2018 yılında uygulamaya konulan “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” sonrasında siyaseten taşların bir türlü yerine oturmaması ülke sınırları içerisinde yaşayan hemen herkese zor zamanlar yaşatıyor.

Normal şartlarda yapılan seçim sonunda milletvekili olmaya hak kazanan çoğunluk sağlandığında da o partiden seçilen milletvekilleri arasından oluşturulan bakanlar kurulu vesilesi ile parlamenter sistem yoluna ağır aksak ta olsa devam ediyordu.

Parlamenter sistemde var olan arızaların giderilmesi daha kolay bir yol iken birden bire

“-Türkiye başkanlık sistemine geçmeli

-Türkiye yarı başkanlık sistemine geçmeli

-Türkiye Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmeli”

Tartışmaları arasında Türkiye 2018 yılında ne işe yaradığı belli olmayan “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile tanışmış oldu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde olumsuzluk çok ancak bugün iktidarda bulunan AK Partili milletvekillerinin bile “hiçbir işe yaramıyor, biz neden milletvekili seçildiğimizi ne yapacağımızı da unuttuk, Seçmene cevap veremiyoruz” şeklinde şikayet edip duruyorlar.

Normal şartlarda “ Seçilmişler atanmışlara yem etmeyeceğiz, Cumhurun dediği olacak” şeklinde başlayan tartışma sonrasına hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde seçilmiş vekiller atanmış bakanlara yem edilmiş durumda.

Milletvekili olmanın bedeli olabildiğince ağır, önce bir siyasi partinin kapısından gireceksiniz, o partide ilçe başkanı, il başkanı, Genel merkez yöneticisi, genel başkan yardımcısı olacaksınız.

Seçim dönemi yaklaştığında eğer mensubu olduğunuz parti “adaylarımız ön seçim ile belirlenecek” kararı alırsa bu sefer listenin başında olabilmek adına varınız yoğunuz ile sahaya çıkacak sizi adaylık noktasında ön sıralara taşıyacak kadar zaman ve para harcayacaksınız.

Hadi partiniz sizi listenin başına koydu diyelim o aşamadan sonra seçim takviminin başladığı günden sandıklar açılıncaya kadar uykuyu gözünüze haram edecek, sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar koşup vekil seçilmeye çalışacaksınız.

Verilen büyük mücadele sonunda partisinin birinci sırasına gelebilen varını yoğunu harcadığı halde partisinin uygulamaya koyduğu genel politikalar nedeni ile seçilemeyen dünya kadar siyasetçi tanıyoruz.

Milletvekili seçilmek, seçildiği partinin TBMM’de çoğunluğu sağlayarak iktidar olması da cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde hiçbir şeye yaramıyor.

Aynı zamanda cumhurbaşkanı adayı olan partinin genel başkanı olan siyasetçi cumhurbaşkanı seçildikten belli bir zaman sonra hiç kimsenin aklına gelmeyen “Bundan bakan olurmu” denilecek kimsenin tanımadığı bilmediği zaman zamanda siyaset ile ilgisi olmayan insanları bir toplantı ile kamuoyuna “Yeni bakanlar kurulunu tanıtıyorum” diyerek oluşturabiliyor.

Tamamen milletvekillerinin omuzlarına basılarak hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği bakan seçilenlerin hiç birisinin siyasetten anlaması, siyaset için çaba göstermesi, seçim öncesi çalışması asla gerekmiyor.

Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapılan bakanlar kurulunda olabilmenin tek şartı Cumhurbaşkanı tarafından tanınmak birde Cumhurbaşkanına yakın olanların yapacakları tavsiyelerdir.

Sorumluluğu seçmene değil sadece kendisini o makama getiren Cumhurbaşkanına olan bakan atandıktan sonra kendisini seçmene değil Cumhurbaşkanına yakın olmak zorunda görüyor.

Seçilen milletvekillerinin bir etkisinin olmadığı sadece Cumhurbaşkanlığının istediği bazı kanunları çıkarmak için el kaldırıp indirmekten başka bir görevlerinin olmadığı yani “isim var, yetki yok, etki yok” noktasında bulunan milletvekillerinin bu sistemden memnun olmadıklarını hemen herkes biliyor.

Türkiye bir an önce parlamenter sisteme geri dönmek zorundadır, Parlamenter sistemin elbette ki aksayan yerleri var ancak TBMM’de yapılacak birkaç aylık çalışma ile Türkiye’yi yükseltecek parlamenter sistemi yeniden inşa edebilir.

Aksi takdirde ne işe yaradığı belli olmayan bu sistemin açtığı tahribatlara her geçen gün yenilerinin ekleneceğini hepimiz görüyoruz.

Zararın neresinden dönülürse faydadır..