Avrupa Birliği’nin (AB) on üç üye ülkede gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, siyahiler en çok Almanya’da ayrımcılığa maruz kalıyor. İkinci sırada Türk adı olan ve Müslümanlar geliyor.Bu gruplara yönelik şiddet olayları ayrıntılarıyla araştırılmıyor, sağcı, ekstrem ve milliyetçiler deniliyor ve olay kapanıyor. Irkçılık ve milliyetçiliğin iç içe olduğu araştırılmıyor, bu nedenle çözüm önerileri yetersiz kalıyor.Siyahi Alman ve kadın olunca ayrımcılık, aşağılama daha da belirgin oluyor.Natasha A. Kelly, Schwarz. Deutsch. Weiblich., başlığıyla yazdığı kitapta bugünü anlamak için geriye, sömürge ve kölelik zamanından daha önceye gidilmeli, diyor.Tarihi siyahilerin yaşadığı açıdan iyi kavramamızı sağlar.

Aşağılanan, ırkçılığa maruz kalan gruplar kendi yaşam şartlarıyla mücadele ettiler. Birbirlerinden haberdar olmaları, Amerika’da siyahi gencin bir Amerikan polisi tarafından öldürülünce, tüm gezegende protest gösterileri yapıldı. İnternet vasıtasıyla artık hiçbir haber tek bir ülkede kalmıyor.Yıl 1973, öğretmenler konferansında spor dersinde, Siyah Adamdan kim korkar, wer hat Angst vorm schwarzen Mann, oynanmamalı diyorum. Beyaz adam, gezegende daha çok kötülükler yaptı. Öğretmenler odasında büyük bir sessizlik oldu.Yıl 1975 yine toplantıda, On küçük Zenci, Zehn kleine Negerlein, şarkısı söylenmesin, diyorum. On çocuk sırayla ölüyor ve sonunda sayı sıfır kalıyor.Yıl 1976, okuluma yakın yolda on, on bir yaşlarında bir öğrenci kola kutusunu top yaparak oynuyor. Arkasından bakan yaşlı Alman kadın çocuğa bağırıyor, geldiğin Afrika’ya defol git. Çocuk Almanya’da doğmuş, Afrika kıtasına ayak basmamış. Şaşkınım, cevap veremiyorum, sözün bittiği yerdeyim.

Yıl 2002 klinikteyim, ses tellerimden ameliyat oldum. Şarkı söylemem terapi metodu. Gruba, Caffee trink nicht so viel  Türkentrank Kaffee, sei doch kein Muselmann, der es nicht lassen kann. Caffee, do la fa fa mi mi Türk içeceği kahveyi böyle çok içme, sakın Müslüman olma, o içmeden duramaz.Bu şarkı ırkçı bir söylem, diyorum. Ama hiçbir şey olmamış gibi devam ediliyor, ben grubu terk ediyorum.Irkçılığa karşı tek tek savaşmaya çalışıyorduk. Bugünkü gibi Bavyera televizyonunda (BR) Özlem Sarıkaya’nın moderatörlüğünü yaptığı ayda bir defa PUZZLE gibi, yarım saatte duyuran, özetleyen yayın yoktu.Aynı şekilde hafta içinde her gün, saat 20:00’de COSMO-Türkçe (WDR) yayın yapan, 20 dakikada Türkiye’den, Almanya’dan Dünya’dan özetle haber veren yayınlar yapılmıyordu.

Türkçe yazan yayın organları Türkiye’de basılıyordu. Almanya ve Avrupa’da okurlar içinde yaşadıkları ülkelerden haberdar olmaları için, ikinci neslin büyümesi gerekiyordu. Konuk işçilerin çocukları yaşadığı ülkelerin dilini, kültürünü okulda öğrendiler. Böylece ilk neslin sözcüsü olup, anlatılmayan, Almanya tarihini yazıp, söylüyorlar.Siyahilerde bu durum 60 yıllık değil, 300 yılı aşkın. Avrupa ve Amerika kıtalarında dünyaya gelmişler. Afrika kıtasını tanımıyorlar, ama defol geldiğin kıtaya Afrika’ya git, sözünü duyarak büyüyorlar.Aşağılanma, dışlanma ve ayrımcılıkta kendilerinde kabahat buluyorlar. Avrupa güzellik formunda olmadıkları için, çoğu aşağılık duygusuyla büyüyor. Bilhassa buluğ çağında şahsiyet krizleri yaşıyorlar.Tiyatro,sinema, televizyon yayınlarında modelleri yok, olsa olsa kötü, negatif rollerde. Masallarda köle ve sömürge tarihinden önce yaşayan prens, prenses, kral ve kraliçeler BATI masallarında görülmüyor.Bugün gezegende değişim rüzgârı var, ama çok yavaş gidiyor. Beyaz egemen paylaşmaya henüz hazır değil. Tekstil firmaları kataloglarında siyahi, bilhassa kadın fotoğrafları görmek mümkün. Sokak söyleşilerinde de görülüyor. Moderatör veya koro şefi henüz yok, yani lider fonksiyonu verilmiyor. Batı müziği konserlerinde siyahilerin yeri yok.Bayan Kelly, bu kitapta tarihi gözler önünde seriyor. Feminizm kazandı, kadın erkek aynı işi yaparken, eşit maaş alırsa, kadın hakkı kazanılır, görüşü hâkim.1960 yılında kadın hareketlerinde siyahi kadınlar yok sayıldı. Kadın, siyah olunca ırkçılık, milliyetçilik ve sınıf zihniyeti konu yapılmadı. Halbuki siyahi kadınlar her dönemde aktif protesto yaptılar. Fakat medyada güçleri olmadığı için, seslerini duyuramadılar.Sevgili okuyucularım, elbette Müslüman ve Türk kimliği BATI’da zor günler geçiriyor. Buna rağmen, bugün ırkçılığa maruz kalan yalnız Almanya’da nüfusun dörtte birini teşkil ediyor. Yani 22 milyon insandan bahsediyoruz. Ten rengi koyuluk nüanslarına göre, ırkçılık ve ayrımcılık da sınıflara ayrılıyor.Yani birlik olmalı, birlikten kuvvet doğar, ilkesine sahip çıkmalıdır.Paylaşım gücü, azınlık beyaz elite grubunda.Yazımın girişinde bahsettiğim araştırma sonucu yalnız Almanya’da değil, diğer Avrupa ülkelerinde de görülüyor.Immanuel Kant ve Friedrich Hegel gibi filozofların köle zihniyetine etkileri yeniden okunmalıdır.Her köle sayı başına satıldığına göre, arşivde bir milyon sekiz yüz bin Afrikalı Atlas Okyanusu’nda yolda can vermiş, denize atılmış, kayda geçme değerinde.Köle ticaretinde Arapların rolü ve bugün Kuzey Afrika’da ayrımcılık ve ırkçılık araştırması, ayrı bir konu olarak ele alınmalı. Sığınmacıları Akdeniz mezarlığına iten tüccarların, etnik kökenleriyle ilgili bilgim yok.

Natasha A. Kelly, 1973 yılında dünyaya geliyor. Almanya’ya Londra’dan göçüyor. Profesör olma yolunda çektiği zorlukları, kendi biyografisinden yola çıkarak siyahi kadınların tarihini yazıyor.Tarih bugünü anlamamıza yol gösterir. Zihniyetin tarihten kaynaklandığı anlaşılırsa, çözüm önerileri gerçek olabilir.Araştırmalarında siyahi kadının tarihi arşivde Afrika’da sıralanmış. Öyle ya Avrupa siyah olamaz. Afrika siyahileriyle beyaz Almanların evlenmeyi yasak eden kanunu, 1902 yılında sanki Almanya’da çıkarılmamış.Umut etmek, rüyaların gerçek olması ancak ve ancak uyanma ile mümkün olur.        

İyi okumalar

Mutlaka okunmalı:

Natasha A. Kelly, Schwarz.Deutsch.Weiblich., Piper Verlag GmbH, München 2023

ISBN: 978-3-492-07114-7

Irkçılıkta Almanya zirvede, haberi, 26.10.2023

https://www.ha-ber.com/irkcilikta-almanya-zirvede/369565/