İyi Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER, iki yıl önce kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 18 oy alabilecek potansiyele ulaşmışken bu potansiyeli yönetmede gösterdiği başarısızlıklar sonucunda bugünlerde kendisi ve partisi zor günler geçiriyor.

Sayın AKŞENER, duracağı yeri tam bulamadı, masadan kalktı, tekrar oturdu, en sonunda ittifakı dağıttı. Şimdi ise ardarda gelen istifalar nedeniyle partisini de elinde tutmaya zorlandığı hissini uyandırıyor.  İstifalarla İyi Parti’de liberal sağın tasfiye olduğu, milliyetçi sağın egemen olmaya başladığı iyice ortaya çıkmaya başladı.

Alternatifsizlik algısı artabilir

AKŞENER’in, “hataydı” diyerek Millet İttifakı’ndan ayrılma, yerle seçimlerde kendi adaylarıyla yer alma şeklinde benimsediği yeni söylem ve uygulamaları Türkiye’nin geleceği için önemli sonuçlar doğurabilir. Daha sağ, daha milliyetçi, uzlaşmacı olmayan bu tavırları Ak Parti’nin büyükşehirlerdeki belediyeleri geri alabilmesini takiben 2028 seçimlerinde (AK Parti’nin) eline önemli kozlar geçmesine neden olabilir. Diğer yandan “muhalefetin sürekli kaybettiği seçimler” nedeniyle seçmende “alternatifsizlik algısı” artarak Türkiye’nin Atatürkçü çizgiden uzaklaşmasına kadar gidebilecek psikolojik zemin oluşabilir.

AKŞENER’in hesapları milliyetçi sağın liderliğini almak için mi?

Milliyetçi sağın “kurucu” lideri diyebileceğimiz Alpaslan TÜRKEŞ demokratik milliyetçilik adıyla tanımladığı; dil, din, tarih birliğini, bilim, teknik ve demokraside gelişmeyi bir arada hedefleyen bir ideoloji kurmuştu. Bu çerçevede, sloganlaşan milliyetçi söylemler çerçevesinde özellikle gençler üzerinde etkili olmuş, iktidar ortağı olarak devlette de yer almış devlet kadrolarına partililerini yerleştirmeyi başarmıştı. Bu şekilde bir akım oluşturarak teorisyen, ideolojik lider vasfı kazanmıştı.

TÜRKEŞ’in 1997’de ölümünü takiben MHP’yi devralan Devlet BAHÇELİ, ideolojik lider olmaktan çok kadrolarını korumak için devlette kalma gayretiyle DSP-ANAP hükümetlerinde koalisyon ortağı olarak kaldığı dönemde başarılı olamamıştı. 2002 seçimlerinde MHP başarısız olmuş Meclise girememişti.  2007 genel seçimlerinde ise MHP, oyların %14,27'sini alıp Meclise girmişti. Hemen sonra, hükûmet ile terör örgütü PKK arasındaki barış görüşmelerine şiddetle karşı çıkmış ve iktidardaki AK Parti hükûmetini yolsuzluk ve otoriterlik üzerinden şiddetle eleştirmişti. Bununla birlikte MHP, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, başörtüsü yasağının kaldırılmasında ve 2015 TBMM Başkanlığı seçimlerinde AK Parti ile birlikte hareket etti. BAHÇELİ, 2015'ten bu yana da AK Parti'yi açıkça, bugünlerde ise hararetle destekliyor.

AKŞENER de MHP’nin liderliği için ortaya çıkmıştı, ama bu yüzden MHP’den ayrılmak zorunda kalmış, süreç İyi Parti’yi kurarak başına geçmesine kadar gelişmişti.

Bugün “BAHÇELİ, artık yaşlı bir lider”. Birkaç yıl içinde yerine MHP yeni bir lider seçecektir. İşte bu liderliği AKŞENER’in MHP’yi “yine istediğini” düşünüyorum.

İyi Parti MHP’lileştiriliyor

AKŞENER’in, Anıtkabir ziyaretinde BAHÇELİ ile sohbeti, iktidar karşıtı söylemlerini yumuşatması, Bahadır ERDEM gibi liberal demokrat görüşlülerin partiden ayrılmasına ses çıkarmaması, BAHÇELİ’nin İyi Parti’ye karşı söylemlerini yumuşatması gösteriyor ki İyi Parti içindeki liberal sağ düşüncelilerin ayrılması ile MHP ile benzer yoğunlukta milliyetçi sağ bir kitleye sahip olarak bir süre sonra  MHP ile birleşme için bilinçli adımlar atıyor olabilir. Bu şekilde MHP ile kan uyuşmazlığı olmadan kolayca birleşme mümkün olabilir. AKŞENER’in, merkez sağda etkin olamayacağını, bunun yerine milliyetçi sağda yer almasının kendisi için daha garantili olacağını hesapladığını düşünüyorum. AKŞENER, MHP ve İyi Parti’nin birleşmesi ile iktidarda yıpranan Ak Parti’den geleceği düşünülebilecek seçmenlerle 2028 seçimlerinde milliyetçi sağın daha etkin olacağını hesaplıyor olabilir.

Liderlik performansı

Meral Hanım’ın açmazları da var. İyi bir hatip değil, teorisyen ve ideolog değil. Bu güne kadar sergilediği siyasi tavırlarda ise toplumda güven oluşturduğu düşünülemez. Masadan kalkması, tekrar oturması, seçimden sonra tekrar ittifakı sonlandırması, seçimde başarılı olamaması, partisinin büyüyemeyip küçülmesi... bir lider için açıklanabilir şeyler değil. Bu yüzden milliyetçi sağın liderliğini başarıyla yapıp yapamayacağı da tartışılmaya muhtaçtır.

İyi Parti’deki olumsuz gelişmelerin nedenini kendinde aramayıp ittifakta arayan AKŞENER’in ittifak yapmama yönündeki bu tutumu, “ülkemizdeki rejimin geleceği açısından” önemli sonuçlara neden olabilir. Yerel seçimlerde muhalefetin ittifak yapması önemlidir, çok uzun süren, ülkemize verecek bir şeyi olmayan ve artık ekonomide başarısız olan iktidarın seçimle demokratik yollardan değişmesine zemin hazırlayacaktır.

Akşener,  bir daha düşünmelidir.