HAMAS sivil, çocuk, kadın gibi toplumun daha zayıf kesimlerinin bulunduğu masum insanları acımasızca katletti. Filistin davasına bundan daha büyük kötülük yapılamazdı. HAMAS’ın açılımı İslami Direniş Hareketi demek. Bunları yapan bir örgütün adında dinimizin olması incitici bir şey. İsmi ile de İslamofobi için çabalayan fanatiklerin eline bulunmaz fırsat verdi. Yaptıklarının hesabı örgüt yöneticilerine ve baskına katılan üyelerine sorulmalı, tüm Filistinlilere değil.

İsrail, Enerji Peşinde

İsrail, dünyanın en kirli en entrikacı devleti, HAMAS sayesinde İsrail’in eline bir fırsat daha geçti, Gazze’yi süpürmek istiyordu, bunu yapıyor. Arapları, Doğu Akdeniz doğalgazının ortak çıkarılması için ikna etti, anlaşmalar yaptı. Gazze şeridinin Filistin toprağı olması nedeniyle uluslararası hukuk gereğince bu gazda Filistin’in de hakkı varken Araplarla beraber Filistin’i yok saydı. Şimdi’de Gazze’yi boşaltarak takiben ilhak ederek Doğu Akdeniz doğalgazında daha çok pay sahibi olmak isteyecektir. Bu durum, Akdeniz doğalgazının paylaşımı yönünden bizi de etkileyecektir. Yüz yıldır bütün önemli savaşların ‘enerji’ için çıktığını unutmayalım.

Propaganda ile Savaşa Giren Zihinlerde de Kazanır

İsrail’in propaganda aracı da çok iyi çalışıyor, bu kapsamda öldürülen insan görselleri dünyaya hemen servis edildi, kahramanlık hikayeleri ile sıradan kişiler yüceltildi. Ülkemizde de kısa süre içinde uzun metinler halinde Filistinlilerin bizi arkadan vurduğuna ilişkin sosyal medya ortamında üretilen paylaşımlar servis ediliyor, bunu farketmeyen insanlar milli duygularla bunları paylaşıyorlar.  Kaotik ortamlarda insanların önüne doğrular konursa bunun ne amaçla ve neden şimdi önlerine konduğunu algılayamazlar ve doğru muhakeme yapmaları çok zor olur. O yüzden İsrail, ölçüsüz karşılık vererek savaş suçu işleyecek ama bilinçlerde kınanmayacak veya kınanmada geç kalınacaktır.

Arap Ülkeleri Yılgın ve Ayrışmış Durumda

Arap Ülkeleri geçmişte yaşadıkları İsrail’e karşı yenilgilerden duyulan yılgınlıklarının yanında İsrail, Amerika ve Avrupa ile yaptıkları ticaret ve enerji antlaşmalarından sonra artık Filistin davasını kendi davaları olarak görmeme dönemindeler. Ayrıca, Arapların İslam anlayışı değişik İslami akımlar nedeniyle farklılaşmaya başladı. Çıkar çatışmalarına düşmeleri de bir araya gelmeleri için önemli bir engel. Arap olmayan İran’ın Arapların ortaya çıkardığı boşluğu doldurması ve Filistin’e sahip çıkması ayrı bir boyut.

Yedi Düvel Bir Avuç Filistin’e Karşı

İsrail’in, oluşturduğu imajı kadar güçlü olmadığını ortaya koyan saldırının ardından Yahudi sermayesinin desteklediği ve seçimlerde finanse ettiği politikacılar ABD’den, İngiltere’den ateşler püskürüyorlar. Bu emperyal ülkelerin uçak gemileri, kraliyet gemileri, uçakları, deniz araçları, askerleri küçücük bir toprak parçasının üzerine geliyor. Bir avuç Filistin’in üzerine yedi düvelin devleri saldırı hazırlığında. Tam bir komedi. Adil değil. 

Filistin, Sol’dan Aşırı Dinci Grupların Eline Geçti

Yaser ARAFAT dönemindeki Filistin Kurtuluş Örgütü sol tandanslı bir Filistin için mücadele ediyordu. Son dönemindeki intifada hareketi önemli bir hareketti. ARAFAT’ın (zehirlenerek?) ölümünü ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takiben aşırı dinci gruplar Filistin’de yönetimi ele geçirdi. Filistin mücadelesinin aşırı dinci gruplarca yürütülmesi İslamofobi oluşturmaya çalışanlar için fırsat doğurdu. Görülüyor ki Filistin halkı seçimlerinde çaresiz, seçtiklerinin içinde stratejik düşünen güçlü ve makul liderleri yok.

70’li yıllarda Filistin kamplarında terörist grupların eğitildiğini, bunun ülkemiz için halen devam eden büyük problemler doğurduğunu unutmamak gerekir. Arafat ve takip eden dönemde Filistin, sözde Ermeni soykırımını tanıdı, sözde Kürdistan kurulması için Barzani'ye destek verdi, “Türkler Kıbrıs'tan çıkmalı” şeklinde görüşlerini dile getirdi. Şimdi de aşırı dinci grupların aynı coğrafyada militan yetiştirdiğini görmeli, bunun da ülkemiz için risk faktörü olacağını bilmeliyiz.

Sırada Ne var?

İsrail, durmayacaktır, HAMAS teröristlerinin vahşi eylemlerinden sonra dünya kamuoyunun desteğini de alarak Filistin’i ortadan kaldırmanın son aşamasına  gelecektir. Her türlü savaş suçu işlenecek, yasaklı silahlar kullanacaktır. Gazze’yi boşaltıp işgal etmenin yanında Lübnan’daki Hizbullah gruplarının arasından kendi casuslarına birkaç füze attırıp Lübnan’ın güneyini de işgal edecektir. Batı Şeria zaten işgal altında ve zamanla ilhak edilecektir. İsrail, toprakları artmış bir halde ve doğalgaz yataklarını daha da garantilemiş şekilde bu dönemi kapatacaktır.

Biz, Taraf Olmalı Mıyız?

İsrailli veya Filistinli sivil insanlara karşı yapılan tüm eylemleri aynı güçte kınamak, gündemde tutmak gerekirken; taraf olarak görünmeye, Filistin yanlısı olarak Dünya basınında yer almaya başladık. İsrail’in mağdur görüldüğü ortamda saldırgan HAMAS’ın yanında olduğumuz algısı zihinlere işleyebilir. Söylemlerimiz bu yüzden etkisizleşebilir. Filistin için açıklıkla taraf olarak imajımızın bozulmasına ve konumumuzun zora girmesine neden olamayız. Biz, savaştan “etkilenenlerin tümüne insan olarak bir nazardan bakmalıyız”, bu arabulucu olabilmek için de önemlidir.

Sihamız Düşürüldü ve Tehdit Olarak Görüldük

Kısa süre önce Suriye’de sihamızı düşüren ABD’nin arkasından bu karışık ortamda da Türkiye’yi olağanüstü tehdit olarak gördüğünü açıklaması itici ve düşündürücü olmuştur. İlişkilerin düzeltilebilmesi için  Suriye’den çıkmamız açıkça istenebilir ya da yeni tavizler talep edilebilir. Bu konuda terörle mücadeleden vazgeçmeden kalıcı çözümler üretilmelidir. Stratejik açıdan ve güvenliğimiz için ABD ile dost kalmak zorundayız.

Kaosla Daha Hızlı ve Kolay

İsrail, Doğu Akdeniz doğalgazında büyük pay sahibi olmak ve uzun dönemde Büyük İsrail adlı “vadedilmiş topraklar” diye adlandırdığı yerleri içeren bir ülke kurma hedefinde. İsrail, ülkemizi de etkileyebilecek bu hedeflere, bu tür kaoslarla daha hızlı ve kolay yaklaşacağını hesaplıyor olabilir. İsrail’in genişlemesine karşı durmanın yolu güçlü bir devlet olmak için bilim yolu ile çok çalışmak ve barışı etkili şekilde savunmaktır.