Taşırma yüreğimi, denizler boğulmasın…

Karanlığı yırtan düşlerimiz, umutlarımızda kalsın!

Mevsimsiz bahar ne zaman gelirse, başımız gözümüz üstüne…

Sürgünler filizlensin, tomurcuklar güle dursun…

Aydın olmak, yaşama, doğaya ve tüm varlıklara karşı sorumluluklarının bilincinde olmaktır. Konuşması gereken yerde susmamaktır!                                                                                                                                      

 Dik duranlar, menfaati için eğilenlere batar! Dik durmak aydınlara, dürüst ve namuslu insanlara özgü bir niteliktir.

Aydınlara özgü nitelikleri sıralamaya çalışalım:

-Aydın, vicdanı ve ahlakı olan kişidir.

-Aydın bilimden yana olup, bilimin yol göstericiliğini rehber kabul eden, özgürlüklerden ve bağımsızlıktan yana olandır. (Hayatta en hakiki mürşit ilimdir-Atatürk)

-Yaşamın ve yaşama ilişkin sorunların nedenini araştıran ve yaşam kalitesini artırarak toplumun refah düzeyinin yükselmesine katkılar sunandır. (Herhangi bir ayrım yapmaksızın)

-Otoriteye boyun eğmeyen, her türlü baskı ve şiddete karşı çıkan (şiddet kimden gelirse gelsin), bilgisini toplum ve tüm varlıklar yararına kullanan kişidir.

-İnsan onurunu koruyan ve kollayan ve bu doğrultuda düşünce özgürlüğünün, inanç ve ifade özgürlüğünün güvenceye alındığı güvenli yaşam ortamlarının sağlanması doğrultusunda çaba harcayandır. Bu noktada Voltaire’in söylediği tümceyi anımsayalım: “Senin düşüncelerine katılmıyorum ama; onları özgürce ifade edebilmen için hayatımı bile verebilirim.”

-Aydın, dünyayı olumlu yönde değiştirmek isteyen ve o doğrultuda çaba harcayan kişidir.

-Aydın insan, insanlığa ait tüm değerleri koruyan; aydınlıktan, özgür düşünceden yana olup, kendi dilini (ana dili ana sütü gibi helaldir), ulusunu ve topluluğunun varlığını daha iyi koşullarda sürdürmelerine katkı sunandır.

Yaşama ilişkin bazı soruları kendimize sorarak yanıtlamaya çalışalım:

-Çöpten yiyecek toplayanları gördüğünüzde yüreğiniz kanıyor mu?

-Temel haklara ve özgürlüklere kıymak bu kadar kolay mı?

-Ülkesini terk eden yetişmiş insanların ayrılışının, bir kan kaybı olduğunu görmek bu kadar zor mu?

-Sınırlarımızın kalbura çevrilmesi ile, ülkenin işgalinin başlatılmış olduğunu görmek çok mu zor?

-Onurlu bir dik duruşu gerçekleştirmek bu kadar zor mu?

-İnsan olmak bu kadar mı zor?

-Siz nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz?

-Nasıl bir yaşam istiyor ve tasarlıyorsunuz?

-Yaşama ilişkin kararlarınızı vicdanınız onaylıyor mu?

-Hukukun üstünlüğü karşısında eziliyor musunuz?

-Yüreğiniz, kul olmaktan öteye gitmenize yetmiyor mu?

Yaşamı yaşanılmaz kılmadayken çıkarcılar;

İnsan, yaşam hakkını savunurken insandı!

Yorgun sözcüklerde; kelimeler kör ve topal kaldı.

Duyarsızlıklarda, anlamı söndü acının kahrından!