Kulak ver sönmüş denizin inlemelerine,
Yürür dağın gölgesi güneşle birlikte.
Savrulur parçalanmış ayrılığın tozları;
Sorumsuz rüzgâr üfler özlemin közlerine!

Her birey için farklı bir istemi yansıtır özlemler. Bu görecelik gerekliliklerin zorunlu sonuçlarıdır. Bizim için asıl olmazsa olmaz olan fırsat eşitliğidir. Fırsat eşitliği bir toplumu değerlendirmede en önde gelen parametrelerden biridir. Fırsat eşitliği toplumların gelişmişlik düzeylerini gösterir. Bir bayram mesajı ile anlatmaya çalışayım: “Dostlarınız, tanıdıklarınız ve yakınlarınız için istediklerinizden fazlası, sizin de olsun ve her şey gönlünüzce olsun. Bayramınız size mutluluklar getirsin.”
Bu bayram istemi bir uzlaşma, özveri ve hoşgörü sunuyor. Eşitlik duygusu ve algısı yaşama, varlıklara ve gerçeklere saygının gereğidir. Paylaşmasını bilmeyenler, uzlaşmayı da bilmez. Ayrıksı yaşamlar, yaşamın bütünlüğüne zarar verir. Dünya üzerindeki paylaşımlar, zorbalar daha fazla alsın mantıksızlığı üzerine kurulmaz! Bu ve benzeri yaklaşımlara karşı duyarlı olan insanlar, yaşamların güvencesi olarak devletin kurulmasını istemiş ve sağlamışlardır. 

Hüzünlü eser ayrılığa dokunan seher yeli,
Yüreğimin gurbetinde büyüyen yalnızlığımdır!
Titrer can havliyle dala tutunan yaprak,
Gün batarken, umudun bakışları da söner!

En büyük fırsat eşitliği, olanakların adil paylaşımıdır. Hatta gerektiğinde kayırmacı ayrımcılıklar(pozitif) uygulanmalıdır. Demokratik rejimler ve hukukun üstünlüğünü yaşama geçiren sistemler, fırsat eşitliğinin güvencesi olur. Bu bağlamda demokratik kurumlar ve laiklik, fırsat eşitliğinin temel güvenceleridir. Laikliğe vurgu, paylaşım ayrıcalıklarında inanç veya etnik kökenin gözetilir olmasıdır. Etnik veya inanç temelli ayrımlar, temel hakların ihlali ile sonuçlanır. Yasalar önünde ayrımsız eşitlik bunun temel güvencesidir. En büyük fırsat eşitliği yıkıcısı; kayırmalar ve ayrımcılıklardır. Erk kullanıcılarının ayrımcı yaklaşımları, taammüden işlenmiş bir suç olarak görülmelidir.
Fırsat, doğal yaşamın sınırlarını aşan bir olgudur. Demokratik yapılarda genel ve yaygın, otokratik yapılarda sınırlı sayıda sınırsız yararlanma hak/sızlığıdır(!) Yararlanma biçimi; yasa, kurum ve kural tanımaz!
Fırsat; demokratik olmayan yapılarda sınırlı sayıda kişinin, sınırsız olarak yararlanma hakkına sahip olmasıdır(!) 

El atıp yüreğine yediveren maviliklerin,
Özgür bir güneşi tutmak avuçlarında…
Ve yeşilliklerle birlikte soluk soluğa.
Yakamozlarla teyellenip engin denizlerinde.

Kayırmacılık bir noktada başlar fakat orada kalmaz. Haksız kazanımlar, hukuksuzluk makasının açılmasına neden olur. Ayrıcalıkla kazanılan konum, başladığı noktayı aşar. Maddi olanaklar, siyasi sosyal konumun temel dayanağıdır. Bu alanlarda güçlenmek, genellikle yönetime ve yönetmeye yaklaşır. Yönetimler genellikle siyasetin finansmanına katkıda bulunanlara olanaklar sağlar. İşte burası; “Parayı veren düdüğü çalar(!)” noktasıdır! Ülkenin olanakları, yönetenlerce ve paylaşımdan yana kayrılan kesimlere aktarılır. Devletin tüm akçalı işleri, bu ayrıcalıklı kesime yaptırılır(!) Yaptırılan işler sorunları çözmek için değil, kaynak aktarımına meşruiyet kazandırmak için yapılır. İş yapımından dolayı verilen güvenceler ve ödenen fahiş fiyatlar bunun içindir. Bir birim değerle yaptırılacak olan iş, beş birime yaptırılınca; kamu bu işten dört birim zarar eder(!) Yandaşların kazanımıyla sonuçlanan işlemlerin faturasını sıradan vatandaşlar öder. Fiilen ödenenler yetmez ve gelecekteki kazançlar da borçlara gider(!) İşte bu ve benzeri işlemler (denetimin ve katılımın olmadığı) fırsat eşitliğini tahrip eder!

Sana ne söyleyebilirim ki, hoş gördüğüm…
Avuçlarında çırpınan yüreğim iken,
Yoluna kurban etmişim cümle yolları!
Tutunamam ki, boş bıraktığın avuçlarımla!

Şansa şans tanımayan ve el koymalarla sonuçlanan şans oyunları, kelimenin tam anlamıyla ve yığınların kayıpları ile sonuçlanan bir oyuna dönüştürülür(!) İşin temelinde rıza var gibi gözükse de aslında büyük bir yoksulluktan kaynaklanan seçeneksizliklerin belirleyici olduğu görülür. Bu bir saygısızlık ve hukuksuzluktan başka bir şey değildir! Kitlelerin öfkesini ve birlikteliklerini etkisiz kılmak için bu yolsuzluklara başvurulur(!)

Şafak aksak yürüyordu,
Doğmakta zorlanırken güneş…
Söndü eline tutunan eli,
Yaratılar yeşerten yürek susunca!