31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimin üzerinden 3 yıl geçti, o tarihte aday oldukları yerleşim merkezlerinde yapılan seçimde belediye başkanlığını kazanan isimler 31 mart tarihinde aday olarak uyudular 01 nisan tarihinde belediye başkanı olarak uyandılar.

2009 ve 2014 yıllarında yapılan yerel seçimlere o tarihlerde partilerin en azından AK Parti ile CHP’nin üçüncü partilere ihtiyaçları olmadığından böyle olunca da ittifakın akıllara gelmediği dönemlerde var olan siyasi partilerin tamamı yarışa kendi adayları ile giriyorlardı.

2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçiminde “Cumhur ittifakı” şemsiyesi altında birlikte giren AK Parti ve MHP aynı birlikteliği devam ettirme kararı alınca daha çok AK Partili belediye başkanlarının listesinde MHP’li meclis üyesi adayları ile girdiler.

Diğer tarafta da CHP’li belediye başkan adaylarının öncülüğüne İYİ partiden meclis üyeleri yazıldı ve bu birlikteliğe de “Millet ittifakı” ismi verilerek listeler tanzim edildi.

31 Mart 2019 Pazar günü yapılan seçim sonrasında akşam saatlerinde sandıklar açıldığında başta İstanbul-Ankara-İzmir- Antalya-Adana ve Mersin olmak üzere çok sayıda yerel yönetimin “millet ittifakının” adayları tarafından kazanıldığı belli oldu.

Arada tekrarlanan İstanbul seçimlerini saymadığımız takdirde bugün 31 mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimin üzerinden 3 yıl geçti, ancak kabul etmek gerekir ki genel seçimin gölgesinde kalan belediye başkanlığı seçimlerindeki süreç aynı şekilde yani genel siyasetin gölgesinde ömür sürüyor.

Millet ittifakının kazandığı ve aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu belediyelerde meclis çoğunluğu Cumhur ittifakına mensup olduğundan her iki belediye başkanı içinde geçen 3 yılın hiçte kolay olmadığı Cumhur ittifakına mensup genel iktidarın başta İstanbul ve Ankara olmak üzere millet ittifakına mensup belediyelerin işlerini zorlaştırmak adına tüm yolları denediği görülüyor.

31 Mart 2019 tarihinde seçilen belediye başkanlarının bir kısmı dün yani 31 mart tarihinde geçen 3 yıllık sürede yaptıklarını yapamadıklarını anlattılar, bir kısım belediye başkanları da bugün basın toplantısı yaparak gerçekleştirdikleri yatırımları daha çok bir faaliyet raporu halinde kamuoyu ile paylaşacaklar.

Seçmenler kendi yerleşim merkezlerindeki yapılanları yada yapılamayanları birebir yaşayarak görüyor, kendi bölgesi dışındaki belediye yönetimlerinin faaliyetlerini de mensubu oldukları siyasi partilerin yöneticilerinden ve onlardan aldıkları bilgileri medya kuruluşları tarafından öğreniyorlar.

İşin garip tarafı Cumhur ittifakına mensup bir seçmen “-Abi Millet ittifakının yönettiği belediyeler perişan seçmen bunlara oy verdiğine pişman” derken Millet İttifakını savunan seçmende “-Hocam seçmen yakasını Cumhur ittifakına mensup belediye başkanlarından kurtardığı için çok mutlu, bizim başkanların yönettiği belediyelerde mucizeler gerçekleştiriliyor” şeklinde görüş belirtiyorlar.

O tarihte seçilen belediye başkanlarının 2 yılı kaldı, son bir yılın yeni seçim dönemi için talebi olanların adaylık çalışmaları ile geçecek olduğunu düşündüğümüzde belediye başkanlarının hizmet için 31 mart 2023 tarihine kadar bir yıl zamanı kaldı.

Mevcut belediye başkanları için kim ne söylerse söylesin kim ne kadar olumsuz propaganda yaparsa yapsın kendileri ile ilgili son sözü 2 yıl sonra sandık başına gidecek olan seçmen söyleyecektir.

Bununla birlikte 2023 yılının haziran ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçiminin 2024 yılında yapılacak olan belediye başkanlığı seçimini de direk olarak etkileyeceğini söylememiz gerek.

Zira bizim seçmen “daha fazla hizmet gelsin” düşüncesi ile daha çok iktidarda bulunan siyasi partinin belediye başkan adaylarına oy verir.

Dolayısı ile “2024 yılında aday olacak belediye başkan adaylarının kaderi 2023 yılında seçilecek milletvekillerine bağlıdır”  şeklinde bir ifade kullanmak yanlış bir tanımlama olmayacaktır..