Kağıt fabrikasındaki yangın söndürülemiyor Kağıt fabrikasındaki yangın söndürülemiyor

Sendikal faaliyetleri suç sayılarak sürgün edilen üç öğretmenden ikisi mahkeme kararıyla okullarında göreve başlarken İstinaf Mahkemesi'nin kararıyla yeniden sürgüne mahkum edildi. Geçtiğimiz dönem Eğitim Sen Didim Baş temsilcisi Belkıs Kahraman, yönetici Emine Olcay ve Gülay Sezer sürgün edilmişti. Öğretmen Olcay ve Sezer, Aydın İdare Mahkemesi kararıyla yeniden kendi okullarında göreve başlarken Kahraman’ın sürgün kararı mahkeme tarafından onaylanırken, gelinen son süreçte ise; Belkıs Kahraman adına yerel mahkemenin atama iptali adına verdiği red kararı İzmir Bölge İdare Mahkemesine taşınmıştı. Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü de Gülay Sezer ve Emine Olcay lehine çıkan yerel mahkeme kararını bozma talebiyle İzmir Bölge İdare Mahkemesine taşınırken, 10 Ekim günü Belkıs Kahraman’ın kararı sisteme düşerken yargı yolu kapalı olarak istinaf başvurusunun reddine karar verilmişti. 2 gün önce ise Gülay Sezer ve Emine Olcay’ın da istinaf kararları da onaylanarak, üst mahkeme yolu da kapalı olarak sürgünleri kesin bir şekilde onayladı.

Sürgün kararlarıyla ilgili Eğitim Sen Didim temsilciliği binasında basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında Emek ve Demokrasi Platformunun bazı bileşenleri de destek verdi. Basın açıklaması geçtiğimiz haftalarda göreve başlayan Eğitim Sen Baş Temsilcisi Gökhan Gök tarafından gerçekleştirildi. Gök, basın açıklamasında “Uzun süredir hukuksuz uygulamalarla sendikal faaliyetimizi suç gibi göstermeye çalışan, sendikal hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, yargı kararlarından dahi ders çıkarmayarak hukuksuz uygulamalarda ısrar eden MEB, bir kez daha üyelerimizi yıldırmak ve sindirmek istemektedir. Üç üyemiz bu nedenlerle sürgün edilmiştir.” İfadelerini kullanarak, sürgün kararına tepki gösterdi.

eğitim sen (4)-1

HUKUK, İKTİDARIN SOPASINA DÖNÜŞTÜ

Eğitim Sen Baş temsilcisi Gök, hukukun iktidarın elinde bir sopaya dönüştüğü ifade ederek, “Kendileri gibi düşünmeyenleri bertaraf etmek için sadece hukukun evrensel ilkelerini değil, aynı zamanda insan aklını zorlayan kararlar ile kamuoyunda sendikamıza yönelik baskı oluşturulmak istenmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim ve hukukla zayıflayan ilişkisini iyice koparmış ve hükümetin eğitim alanındaki ceza infaz kurumu gibi hareket etmeye başlamıştır.

Uzun süredir hukuksuz uygulamalarla sendikal faaliyetimizi suç gibi göstermeye çalışan, sendikal hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, yargı kararlarından dahi ders çıkarmayarak hukuksuz uygulamalarda ısrar eden MEB, bir kez daha üyelerimizi yıldırmak ve sindirmek istemektedir. Üç üyemiz bu nedenlerle sürgün edilmiştir. Üstelik benzer sürgün kararlarının hukuksuzluğu defalarca AIHM, yüksek yargı ve mahkemeler tarafından tespit edilmiş ve kimi zaman da üyelerimize tazminat ödenmesine hükmeden kararlar verilmiştir. Buna rağmen Bakanlık, eğitim sisteminin içine gireceği krizi, öğrencilerin nitelikli eğitim hakkını ve öğretmenlerin emeğini değil, kindar biçimde siyasi hesaplar gözeten bir tavır içine girmiştir.” dedi.

Gök, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

Belirtmek isteriz ki devlet kurumları kararlarını alırken ve uygularken hukuk ilkelerine bağlı kalmak zorundadır. Ancak Türkiye'de yaşananlar, idarenin kararları ile hukukun nasıl katledildiğini göstermektedir. Artık en temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması bile "suç" kapsamına alınmakta ve bunun üzerinden siyasi talimatlarla cezalar verilmesi sağlanmaktadır.

ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ ENGELLENMEK İSTENMEKTEDİR!

Şüphesiz ki bunun ardında yatan en temel etken, hükümetin yıllardır izlediği eşitsiz, ayrımcı, otoriter, baskıcı ve yasakçı eğitim politikasına karşı kamusal, parasız, laik, bilimsel, nitelikli, demokratik ve anadilinde eğitim mücadelemizin verdiği rahatsızlıktır. Savaşa karşı barışın, her türlü ayrımcılığa ve yok saymaya karşı eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin sesi olan sendikamızın mücadelesinden rahatsızlık duyanlar, iktidarın politikalarına itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği bir dönemde sendikamız Eğitim Sen'i de hedef alarak örgütlü mücadelemizi engellemek istemektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı kararın alınmasında ve uygulanmasında rol alanlar, işledikleri suçlar nedeniyle bir gün mutlaka hukuk önünde hesap vereceklerdir. Ve bilinmelidir ki hiçbir üyemiz, bu baskı ve hukuksuzluk karşısında yalnız kalmamış ve kalmayacaktır!

eğitim sen (4)

Eğitim Sen olarak, üye ve yöneticilerimize yönelik her türlü baskı, soruşturma ve sürgünlerin durdurulması için, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin eğitim hakkı için, tüm gücümüzle örgütsel ve hukuksal mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir!

Son yıllarda sendikal faaliyetler zorlama yorumlarla suç kapsamına alınırken, hukukiliği tartışılan yargı kararları ve fiili baskılarla en temel sendikal faaliyetleri engellenmeye, sendika yöneticileri ve üyeleri ihraç ve sürgün cezaları ile sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu durumun son örneği ilçemizde yaşanmıştır.

HABER: ELİF DİKBAŞ 

Editör: Ergun Korkmaz