Koşulların gereği, “Coğrafya kaderdir.” demenin bir başka biçimidir. Koşullar yaşamları sınırlayarak belirler. Bu belirlenen sınırları aşmak, teknoloji kullanımı ile ilişkilidir. Teknoloji sorun çözerken, zamandan ve maliyetten tasarruf sağlar. Bilimsel ve demokratik yönetimlerden uzak olan ülkelerin temel sorunlarından biri tasarruftur. Tasarrufun ikizi ise, akılcı yatırımlardır.

Ülkenin içinde bulunduğu koşullar, ülkesini sevenlerin; kurtuluş ittifakı saflarında yer almalarını zorunlu kılmaktadır. Bu aşamada ayrışma nedenlerini bir kenara bırakmak, benzerlikler üzerinden birleşmeleri ön plana çıkarmak gerekir. Sorunun boyutu, öncelikle ülkeye sahip çıkmayı gerektirmektedir. Ayrışma özgür iradi tercih kullanan bireylerin en doğal hakkıdır. Ülke elden giderse, farklılıkların bir anlam ve önemi kalmaz. Önce ülke kurtarılır ise; farklılıkları savunabilecek bir doğal ortama kavuşulur. Farklılıklar var oluşun doğal halidir. Bu farklılıkların farkına varmak, birlikte yaşamı güvenceye alır. Oysa farklılıklar yok edilmesi gerekenler değil, yaşamın tüm renklerini bir arada tutmak için korunması gerekenlerdir. Toplumları güçlü kılan şey, farklılıkların birlikteliğidir. Bunun için, vatanım diyebileceğimiz bir yerin olması gerekir! Ey yurtseverler, ülkenize sahip çıkın lütfen…

Farklılıkların gözetilebileceği normal koşullara erişmeden farklılıklarda ısrar etmek, su ararken elindeki ekmeği kaybetmeye benzer. O farklılık istem ve beklentilerinin, bizlerin özgürlükleri ile ilişkili olduğu kesindir. Eğer onlara erişmek istiyorsak, önce isteklerimizin gerçekleştirilebileceği bir ortamı yaratmak zorunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Farkındalık, amaca erişmede uygulanabilecek taktiklerle ilişkilidir. Bunun için yapay veya doğal farklılıkların olmazsa olmaz olmadığını, asıl sorunun; farklılıkların özgürce savunulabileceği demokratik bir ortamın yaratılması olduğunu görmek gerekir. Bu yaklaşım kaçınılmaz olarak esnekliği gerektirir. Esnekliğimizin kapsamında; umut, sabır, direnç, güven ve dayanışmanın olması gerekir. Bu gereklilikler bize uzlaşmanın ve birlikteliğin yolunu açar. Bunun için hiçbir kesimin istem ve beklentilerinden vazgeçmesi gerekmez. Onları belirli bir süre için bir kenara koyabilmek, çözüme erişimin süresini azaltır, yolunu kısaltır ve maliyetini düşürür(!)

Birazda kişisel sorumluluklara bakalım. Sorumluluk bilgi ve bilinçle ilişkilidir. Doğal olarak yetkilendirilenlerin sorumlulukları, sıradanlardan daha fazladır. Sıradanların kişisel sorumlulukları, yetkilendirilenlerde toplumsal sorumluluğa dönüşür. Kullanılan yetki, toplumsal rızanın yaşama geçirilmesidir.  Bir atama yapıldığında birden çok neden dikkate alınmalıdır. Hiç kuşkusuz, liyakat bunların önde gelenidir. Atamalarda uyulması gereken yasal ve etik kurallar, görevden alırken de titizlikle dikkate alınmalıdır. Ulusal istenci yansıtmayan atama gibi, görevden alma işlemi de özen gösterilmesi gereken hallerdendir. Özellikle bu konuda olabildiğince taktir hakkı kullanmaktan kaçınmak gerektiği unutulmamalıdır. Çünkü taktir hakkı genellikle objektif olmaktan uzak bir kişisel tercih olabilir.

Her sorun en az bir çözüme kaynaklık eder. Çözümü, çözümlerle birleştirip zenginleştirmek birlikteliklerin yolunu açar. Hiç kuşkusuz önce sorunun varlığı, anlamı ve önemi kavranmalıdır. Sorun bir ülke sorunu ise; bireysel ve topluluk ile ilgili farklılıkları ertelemek öncelikli bir göreve dönüşebilir. Bu özveriyi izleyecek olan eylem birlikteliklerden geçer.