Bakışların açılır sonsuzluğuma,

Ölesiye sinmiş tenime tenin.

Bilirim yüreğimin el atımındasın ama;

Ben seninle miyim yoksa sen bende misin?...

  Kültür tüm yaşama biçimlerini kavrar bu nedenle bir insanlık birikimidir. Ne yazık ki, bu bakış açısı, insanlık penceresinden görülenleri içerir. Bu nedenle türcü bir yaklaşımdır. İnsanı yaşamın birinci sırasına oturtur. Sığ yaklaşımlar yaşamsal döngüyü kavrayamadıklarından dolayı insanı, varlıkların önde geleni olarak sayar. Bu özürlü bakış hayvanları, bitkileri ve doğayı tam olarak kavrayamaz. Farkındalık bilgi ve bilinçtir. Bu temel unsurlar kültürün omurgasını oluşturur. “Dinlenen beyin yorulur(!)” Böyle bir söz okumuştum. Düşünmenin anlam ve önemini vurgulayan bir saptama.

Kültür ile ilişkili birkaç yazı yazdım. Şimdi yazacaklarımda bir bakıma bir tekrar olacaktır. Kültür, verili koşulların belirlediği yaşamsal olgulardır. Toplumun itici gücü olan bireysel bilinçle gelişir. Yeterli sayıda taraftar bulduğunda toplumsallaşır. Toplumsallaşma olguları gelişim basamaklarını yansıtır. Kültürel gelişim sürekli olarak biriktirme ve ayıklama işlemleriyle yoluna devam eder. Aile ile başlayan bu yolculuk ülke boyutuna erişince; ulusal alandan küresel alana geçer ve dünya insanlık ailesinin birikimlerine katkı sunar. Bu olgu aynı zamanda yurtseverlerin niteliklerini yansıtır.

Kültüre ilişkin yapay zekanın görüşünü okurlarımla paylaşmak istiyorum: Copilot:

Kültür, bir milletin tüm maddi ve manevi değerlerinin aynı çatı altında toplanmasına ve tüm bu değerlerin tek bir kelime ile özetlenmesine denir1. İnsanların yaşayış biçimini oluşturan her şey kültürün bir parçasıdır. Bu, sadece klasik müzik parçaları ve elitlerce üretilip tüketilen sanat eserleri değil, aynı zamanda farklı tabakalardan insanların kavrayış, etkileşim ve var olma biçimidir2Kültür, sanat, inançlar, örf ve adetler, anlayış ve davranışlar gibi unsurları içerir ve bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılar3. Kültür, geçmişten günümüze değişerek devam eder ve kendine özgü bir kimlik oluşturur.”

Ben kültüre ilişkin kısacık bir tanımı yeğliyorum; “Kültür bir yaşama biçimidir.” Kültür yaşama döngüsünde algılama ve algılarını yaşama uyarlama biçimi ve becerisidir. Algıları yeşerten iklim genellikle kapsayıcı değil, dar bakışlıdır. Kültür etkileşime açık olduğu zaman açısı genişler ve kapsayıcılığı artar. Kültür oluşumunu yaşama ilişkin koşullar belirler. Olgu tekrarı aştığında, kendisini geçerek çoğaltır. Yaşamı tekrarlardan oluşan sıradanların kültüre katkı potansiyeli düşüktür. Neden-sonuç, somut-soyut ilişkisini kavrayamayanlar tekrarlarla yetinirler. Kavramak aşmanın ön adımıdır. Konumunu kavrayan bilinçli birey onu aşarak ileriye taşıma ve birikime katkı sunma olanağını yakalar. Tekrarı çok olanın üretkenliği kör olur(!)…

İnsanların kültürel bağları, yaşam kolaylaştırıcılarından oluşur. Kültürel bagajın oluşturulması, yaşama ilişkin koşullarla ilişkilidir. Bagajda yer alan alışılmışların artması, yaşamı geleceksiz bırakabilir. Bir kültürel bagajda üreticilik, yaratıcılık, öngörü, farkındalık ve duygudaşlık yok ise; karanlıkta el yordamı ile yürümeye çalışan yığınlardan söz edilebilir. Muhafazakarlar ve tutucular bu grupta yer alırlar(!) Aktarılmış bilgiler ışığında kendini aşma olanağı tanındığında, özgür birey yaşamın iradi katılımcısı olur. Yaşama ilişkin sorunları aşmak, çözümler üretmekle olanaklıdır. Çözümler, insanlık birikimini oluşturan önceki çözümleri dayanak olarak alır.

Aktarma bilgilerle yaşamı sürdürmeye çalışmak, çıkmaz sokakta tutsak olmaktır(!) Geçmişi kutsamak geleceksiz kalınacağının işaretidir. Oysa öngörü, çıkmaz sokaklara sapmama olanağı sunar. Kazara çıkmaz sokağa girdiğinde ise; sorunu aşma yönünde bir çözüm üretme olanakları sunar. Yaşamak, düşünenler ve düşünmeye ayak bağı olanların oluşturduğu topluluklardır. Bütün varlıkların (canlı-cansız) var olma, varlığını koruma hakkını savunmak, en öncelikli insani görevlerdendir!...

 Yaşamı dokurken yürek sıcağı,

Beden çarptı sevdanın duvarlarına.

Ansızın çözüldü renkleri mutluluğun;

Ve gökkuşağına büründü sevmenin teni…