Kurban ya sıradanlardan olur ya da onları uyandırmak isteyenlerden!

Kurban, amaca ulaşmak için feda edilen şey veya şeylerdir. “Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez!” O zaman kurban, muhasebesi yapılmış olan ödündür. Bir şeyler beklediklerine bir şeyler sunma çıkarcılığıdır.

Bir şey kavramının kapsamında çok şey var. Sunulanların karşılığında yaşam kolaylaştırıcıları beklenir. Yani birtakım güvencelerin başka bir varlık sunumu ile kazanılması ile ilgili, ahlakla bağdaşmayan bir negatif tasarruftur. Sonuçta kurban bir “Al gülüm ver gülüm.” İlişkisidir(!) Net ve açık olarak vurgulamak gerekirse; kurban oportünistçe bir yaklaşımdır. Yaşama hakkı hiçbir varlık için tartışılmamalıdır. Buna karşın birinin yaşamına son vererek bir şeyler kazanmak düşüncesi hiç etik gözükmemektedir. Bu yaklaşım, ahlakla bağdaşmayan bir ilkel yaklaşımdır! Bir şeyler kazanmayı kurgularken, kendisine dokunmayan bir şeyler sunma sorumsuzluğudur.

Değişim kurgulanmış bir yarar sağlama tasarımıdır. Değişim olgusu bir düşünce ile başlar. Bir düşüncenin yaşama geçirilmesi için; karara dönüşen düşüncenin uygulamasını gerçekleştirecek yasal dayanaklı bir kurumun oluşturulması gerekir. Bunun için özel olarak eğitilmiş kadroların yetiştirilmesi zorunludur. Kurumun kural ve ilkelerini yaşama geçirirken, onu engelleyen kurumların ortadan kaldırılması ve gerek duyulan yeni kurumların kurulması gerekebilir.

Devlet tüm vatandaşlarının hak ve menfaatlerini koruyacak çözümler üretmelidir. Sadece bir kısım vatandaşların istem ve beklentilerini genelin çıkarıymış gibi sunmak; gerçekte eşitlikten, hak ve adaletten uzaklaşarak toplumu böler(!) Devlet adına yetki kullananların hukuka aykırı uygulamalarına karşı çıkanlar teröristlikle suçlanabilir. Oysa fiili olan, hukuk dışı kararların zora dayalı olarak uygulanması, terörün ta kendisidir(!) Temel hak ve özgürlüklerinin bilincinde olan ve yasalar uyarınca meşru yollarla haklarını savunanları suçlamak, kesinlikle suç işlemektir.

Her dönemeçte yeniden paylaşım talebi gündeme gelir. Bu talep beraberinde kurumsal değişiklikleri de getirebilir. Yeni kurumların ortaya çıkma süreci, önceki bazı kurumların ortadan kaldırılması ile sonuçlanır. Ayrıca aynı süreçte, kurumlar arası ilişkiler yeniden düzenlenebilir. Kurum, yasal dayanağı olması gerekendir. Özellikle demokratik taleplerin gerçekleştirildiği süreçlerde, temel hakları gözeten kurumlar ve kurallar gerekebilir.

Paylaşımları belirleyen ve etkileyen, toplumsal dinamik odaklarıdır. Bu dinamiklerin oluşumu ne kadar “sivil” ise, o oranda demokratik yapılar ortaya çıkar. Sivil oluşumlar, temel hakları yaşama geçirmek için gereklidir. Sivil olabilmenin zorunlu önkoşulu, yapılanmanın herhangi bir otoriteden emir ve direktif almamasıdır. Buna, inanç temelli oluşumlarda dahildir. Sivil oluşum, bir sorun çevresinde ve çözüm temelinde bir araya gelen, ast ve üst ilişkisi olmayan, özgür iradi eşitlerin katılımıyla oluşan yapılanmalardır. Bu yol, yönetime doğrudan katılımın en kısa ve demokratik yoludur. Sivil oluşumlar bu özellikleri nedeniyle (kuruluş ve kurtuluş süreçleri hariç) yönetimlerle çatışabilirler.

Kurumlar arası çekişmeler ve çatışmalar toplumda sorunların olduğunu işaret eder. Toplumdaki sorunların çözümünü toplumsal dinamikler sağlar. Bireyler kendileri ile ilgili sorunlara sahip çıkmaz ise, yeniden paylaşım sofrasında yer alamaz! Bunun için örgütlenmek gerekir. Siyasi partiler bu mevzilerden biridir. Sendikalar ve derneklerde belirleyici yapılanmalardır. Bunlara kooperatif ve birlikleri de eklemek gerekir. Toplumsal paylaşımların belirlenmesinde toplum dinamiklerinin etkili olduğu unutulmamalıdır.

Toplum geriye doğru gidiyor veya çekiliyor ise; en geri örgütlü yapılar toplumsal dinamikler arasında kendisine yer bulabilir. Bu yapılanmalar paylaşımdan akıl almaz paylar alabilirler. Bu gibi haller toplumun geleceği ile olan bağını koparabilir. Üzerinde önemle durulması gereken “beka” sorunu göz ardı edilmemelidir! Aksi taktirde toplumdaki kurbanların sayısı artabilir(!) Bu dünyada kendi cennetini yaratmak isteyenlerin ötekilere cehennem hayatı yaşatmalarına fırsat tanımamak gerekir!