İçerisinde bulunduğumuz temmuz ayına girdiğimiz andan itibaren bütün Türkiye başta çalışanlar olmak üzere emeklilerin maaşlarına ne kadar zam yapılacağı sorusuna cevap bulmaya çalışıyor.

Temmuz ayının yarısına gelmemize rağmen hiç kimse zam yapılıp yapılmayacağına yapılacaksa ne kadar yapılacağına dair en ufak bir bilgiye sahip değil.

Emeklilerin aldığı maaşa yüzde yüz zam yapılsa bile mevcut şartlarda ayın sonunu göremeyeceği gerçeği artık herkes tarafından kabul edilmesine rağmen geçtiğimiz yıl icat edilen “Kök maaş” kavramı ile emeklinin zam alamayacağı da söylentiler arasında.

Önceki gün çarşıda dolaşırken uzun zamandır göremediğimiz bizden 5-6 yaş büyük bir tanıdığımıza denk geldik, Sıcak havadan etkilenmemek adına gölge bir yerde çay içerken dostumuza “-Ne var ne yok.?” diye sorar sormaz aldığımız cevap “-Ölmüşüz ağlayanımız yok” şeklinde oldu.

Bu cevap karşısında muhatabımıza verecek bir cevabımız edecek bir kelamımız kalmadı, Son birkaç yıldır Türkiye’nin içerisine düştüğü ekonomik sıkıntı son günlerde iliklerimize kadar işlemiş durumda.

Yıllar yılı Milliyetçilik ve dini söylemler üzerinden yapılan siyasi propaganda doğrusunu söylemek gerekirse işe yaradı, İktidar partisi de bu durumu son derece iyi bir şekilde değerlendirince sade vatandaş “ Biz kuru soğan yiyelim ezan susmasın, bayrak dinmesin” anlayışı ile bağrına taş basmak zorunda kaldı.

Ancak son birkaç seçimdir vatandaş söz konusu söylemlerin sadece suni gündemden ibaret olduğunun farkına varınca Türkiye’de siyasi dengelerin değiştiğine sahip olduk.

Sayısız kez yazdık, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık Türkiye’nin son yıllarda iki büyük sorunu var, bunlardan birincisi sığınmacılar diğeri de bizi yakıp kül eden hayat pahalılığıdır.

Söz konusu hayat pahalılığını iliklerine kadar hisseden kitlenin başında emekliler geliyor, Hayatının en güzel yıllarını devlete prim olarak ödeyen ödedikten sonrada ömrünün geri kalan kısmını daha rahat bir şekilde geçirmenin hayalini kuran emekliler maalesef şu sıralar resmen hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Geçtiğimiz ay TBMM’de kabul edilen “tasarruf tedbirleri” sonrasına vatandaşı perişan eden pahalılık artık dayanılmayacak bir noktaya gelmiş durumda, Emekliye bilemediniz iki bin lira zammı çok gören zihniyet başta elektrik-Su-Doğalgaz olmak üzere temel ihtiyaçların tamamına nerede ise her gün zam yapmaktan geri durmuyor.

Geçtiğimiz yıllarda daha çok “-Mobilyaya , giyim kuşama yapılan zam hayatımızı zor sokmuyor, temel gıda ürünlerine zam yapılmadığı sürece sıkıntı yok” deniliyordu.

Ancak geldiğimiz noktada bırakın giyim kuşamı başta emekliler olmak üzere toplumun çok büyük bir bölümü beslenebilmek adına gerekli olan gıda ürünlerini bile alamayacak duruma gelmiş vaziyette.

Bu zor durumun devam ettirilmesi artık mümkün değildir, İçerisinde bulunduğumuz günlerde çok büyük bir kitle adeta hayata tutunmaya çalışıyor.

Bu yüzden dostumuzun “-Ölmüşüz ağlayanımız yok” söylemine hiçbir cevap veremedik.

Cevabı olan versin bizde bilelim.