Millet iradesi kavramından yaygın olarak söz edilir. Bazan öğle olur ki; aynı olayın karşıt tarafları aynı anda milli irade gereğinden söz edebilir. Aslında millet iradesi yaşamın her alanında ve her anında hep vardır; fakat, kritik dönemeçlerde öne geçer. Sağlıklı ve bilimsel analizler, millet iradesini toplumsal uzlaşı temelinde ortaya koyabilir. Bunun için; kurumlar, kurallar, adetler, yasalar ve kanunlar dayanak noktalarıdır.
Toplum çok farklı gruplardan meydana gelen bir yapıyı yansıtır. Burada önemli olan, farklılıkların farkında olarak birliktelikleri örebilmektir. Her farklı kesim kendi çıkarının gerektirdiği gibi davranırsa, bundan öteki kesimler zarar görür. Bunun için uzlaşı bir olmazsa olmazdır. Uzlaşmanın tescili ise, özgür iradi tercihlerdir. Seçme ve seçilme hakkı eşitlik ilkesi temelinde yapılırsa, toplumsal uzlaşı tescil edilmiş olur. İktidarın seçim yoluyla el değiştirmesi milli iradenin tescil edilmesidir ve hiçbir kesim bu doğal oluşumu darbe olarak niteleyemez!
Niyetlerine uygun ortam hazırlama görevlileri, toplumun algısını çarpıtmak için, en zayıf noktalardan saldırırlar(!) Amaçları, baskın çıkarları korumaya dönüktür. Genel çoğunluğu, kendi çıkarlarını güvenceye alacak biçimde yönlendirmek isterler. Bu doğrultuda, paylaşımda etli kısımları alanlarla, kendilerine atılan kemiklerle idare edenlerin iğreti birlikteliklerine tanık oluruz. İnançlar, onu çıkarları için kullananlar tarafından, uydur söyle alanına çekilir. Bu süreçte görünür hale gelen iki sınıfın yaşamda yer bulduğunu görürüz; ruhbanlar ve aracılar…
Tolumda oyun kurma konumunda olanlar, çıkarlarını güvenceye alan oyunları yeğler. Adaletsiz paylaşımlardan kazandıklarıyla kamu kaynaklarını yağmalamaya yönelirler. Bu süreçte muhalefette olanlara karşı düşman hukuku uygulayanlar, yasaları silah olarak kullanırlar. Haksızlıklar karşısında tepkisiz kalan yığınlar, istemeseler de haksızlık yapanlara katkı sunmuş olurlar!
Yasalar hukukun üstünlüğü temelinde; toplumun istem ve beklentilerini gerçekleyen düzenleyici metinlerdir. Kanun topluma rağmen çıkar gruplarının veya kişilerin yasal olmayan ve hukuka aykırı çıkarları güvenceye almayı amaçlayan ve genellikle kısa ömürlü düzenlemelerdir!
Toplumdaki en güçlünün, daha güçlü olma çaba ve girişimleri, toplumun istemeyeceği değişiklikleri sağlıyor ise; bunun adı halka rağmen yapılan sivil darbedir! Darbe güçler dengesini, kalkışmacılar lehine çevirme çabasıdır. Darbeciler lehine olan her gelişme, sonuçları itibariyle genel çoğunluğun aleyhine olur! Darbeden zarar görecek olanların başında sıradan dediğimiz kesimler yer alır. Olaylar sürecinde ayak altında kalanlar onlardır. Darbe planlayanlar ile onların hedefinde olanlar arasında örtük bir çatışma olur, bu çatışmaların sonuçları ortaya çıkmadan kesin olan sonuç; darbelerden dolayı ve her koşulda halk kaybeder!
Toplumdaki güç odakları, paylaşım temelli çatışmalara girerler. Darbe sınıflar arası olmayıp, sınıf içi çıkar temelli çatışmalardır. Çatışmalar sonucunda kaybeden kesimler, sadece kardan zarar etmiş olurlar!
Bir yapıda güce kavuşanların çıkarları, en güçlü çıkarları olanlara karşı mücadele etmeyi kaçınılmaz kılar. Bu durumda kalkışmalar isyan, başarı ise darbedir. Yani darbe aynı sınıf yapısı içindeki güç odaklarının paylaşım temelli mücadelesidir. Yönetenlerin demokrasiden uzaklaşmaları, kendi sınıfları lehine ve emekçi kesimler aleyhine olur. Halka rağmen uygulanan kararlar, onlara karşı uygulanan sıradan ve sivil darbelerdir(!) Genel çoğunluğu oluşturan emekçilerin, yerlerini ve sınıfsal konumlarını bilmeleri gerekir. Eğer bu konuda yeterli bilinç ve örgütlülük yok ise; emekçiler darbe tepişmelerinden zarar görürler! Kendini bilmeyen varlığının uzağına düşer!
Bir sarmaşık dokunur yüreğin bam teline,
Filizlere seğirir dal sürgünleri yeşilce…
Çiçeğe durur güneşe belenen kuşun kanadı;
Düşlere kucak açan sürgünler hep yollardadır!