“Tarihi gerçekler yazılmazsa, zamanla uydurma argümanlar gerçek gibi algılanmaya başlar ve insanları şaşırtır bir niteliğe bürünür”
1861-1865 Amerikan iç savaşında, (Güney-Kuzey savaşı) yaklaşık 500 binden fazla insan öldü, yüzbinlerce de yaralı kaldı. ABD’nin Güney eyaletleri büyük çiftliklerden oluşan dünyanın en büyük pamuk deposuydu. İngiltere güneydeki pamuk, tütün ve şekerkamışı çiftliklerinde çalıştırılacak işgücünü Afrika'dan kaçırıp getirdiği (köleleştirdiği) siyahlarla sağlıyordu.
Bu arada Kuzeyde de sanayi gelişmekteydi ve güneyin pamuğuna ihtiyacı vardı. Silah fabrikalarının da tamamı kuzeydeydi. Kuzey, savaşta kullandığı tüm silahları kendisi üretiyordu. Birçok silah fabrikası vardı. 1859 yılında da Güneyde ilk petrol kuyuları açıldı.
Güney eyaletleri ABD'den ayrılmak istiyordu. Bu yüzden 4 yıl aralıksız kendi içlerinde düzenli ordular kurarak savaştılar. Korkunç İç savaş 600 binden fazla insanın ölümüne mal oldu ve 1865 yılında bitirildi. Bunun neticesinde Güney eyaletlerinin ABD'den ayrılması önlendi.
Savaşın sonunda Güneyin tamamında çalıştırılan kölelere de yeni haklar verildi.
Zaten 1810'da ve 1840'larda kitlesel tehcirlerle doruğa ulaşan ABD yerlisi Kızılderilileri yok etme politikasıyla yerlilerin çoğu katledilmişti. Yani 1865 yılında iç savaş da sona erince ABD'nin elinde çok sayıda silah, savaş malzemesi ve çalışan silah fabrikaları kaldı. Bu da yeni bir ekonomik bunalımdı. Silah üreticileri ve ABD yönetimi buna yeni çareler aramaya başladılar. Tek çare dış satımdı. İşte bu amaçla 1869'da Osmanlı İmparatorluğu ile irtibata geçtiler. Önce Osmanlı İmparatorluğu'na savaş artığı silahları satmaya, sonra da iyice eskiyen bu savaş artıklarını yenilemeye başladılar. ABD ile ilk silah ticareti böylece Padişah Sultan Abdülaziz döneminde başlamış oldu.
OSMANLI-AMERİKAN DOSTLUK ve TİCARET VE SEYR-İ SEFAİN ANTLAŞMASI (7Mayıs 1830)
Osmanlı ve ABD ile yapılan ilk Antlaşma 7 Mayıs 1830 yılında imzalanan "Osmanlı-Amerikan Dostluk, Ticaret Ve Seyr-İ Sefain" antlaşmasıdır. Bu antlaşma sayesinde ABD’den silah sanayisine dair ilk transferler başlamış oldu.
NAVARİN OLAYI
Askeri düzeltim- faaliyetleri, III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde başlamıştı ama ordunun ve donanmanın güçlendirilmesi işi büyük oranda Abdülaziz zamanında oldu. Çünkü NAVARİN OLAYI ve 1821-1830 Yunan Savaşı’nda donanmamız çok büyük kayba uğramıştı. (NAVARİN DENİZ MUHAREBESİ, Osmanlı ve Mısır donanmalarıyla, birlikte hareket eden Britanyalı, Fransız ve Rus donanmaları arasında, 20 Ekim 1827 tarihinde geçmiş olan bir deniz muharebesidir. Bu muharebe Osmanlı tarihinde Navarin Olayı, Navarin Baskını veya Navarin Faciası adlarıyla da geçer.)
Kaynaklara göre ABD ile ilk silah alım anlaşması 1869’larda yapılmış, ABD'nin iç savaştan kalma artık silahları 1869 yılında Amerika Senatosunun onayıyla birlikte 114 bin enfield marka ve 125 bin springfield marka tüfek alımı için Amerika Devleti ile anlaşma sağlanır. Anlaşma karşılığında toplam 239 bin tüfek için 1.351.442 dolar ödenmiştir. Ayrıca yapılan ilk tüfek alımından sonra 1870 yılında tekrardan 100 bin adet springfield marka tüfek siparişi verilmiştir. Bu siparişin diğerinden farkı ise tüfeklerin yeni imal ürün olmasıdır. Alınan ürün karşılığı olarak 700.000 dolar ödeme yapılmıştır.
Bu dönem içinde Osmanlı Devleti’ne en fazla silah malzemesi satan şirket "providence tool company" olmuştur. II. Abdülhamit döneminde 1877-1878 Osmanlı- Rus savaşı (93 harbi) öncesi Amerika ile silah ticaretinin artış gösterdiğini görmekteyiz. Bu dönem içinde 75 bin enfield tüfeği, 689 winchester tüfeği ile 4 milyon winchester fişeği satın alınmıştır.
1870 tarihi itibariyle yıllarından Almanya’nın silah satışı olarak Osmanlı piyasasına girişi ile Osmanlı- Amerika silah ticareti düşmeye başlamıştır. Çünkü Avrupa’da İngiltere ve Rusya’ya karşı Osmanlı ve Almanya ile ittifak haline girmiştir. (II. Wilhelm ile II.Abdülhamit epey sıkı fıkıydı) böyle olunca Almanya’nın silah satışında artış gerçeklemiştir.
1830'da ABD ile ticaret anlaşması imzalanmıştı ama bu ABD' ye ticari imtiyaz şeklindeydi. Silah alım anlaşması 1869' da başladı. Onlar yapıyor, kullanıyor, eskiyince bize satıyor. 1945'lerde de böyle olmuştu. Biz de iktidarların her yaptığını alkışlamaya devam ettiğimizden; neden kendimiz üretmiyoruz, her şeyi üretmemizi engelleyen koşulları neden ortadan kaldırmıyoruz- sorusunu hiç düşünmüyoruz. ABD Emperyalizmi bizi dün olduğu gibi günümüzde de sömürmeye devam ediyor.
Genç Cumhuriyeti’nin Atatürk’ten sonra ki yöneticilerinin çapsızlığı sonucu İkinci Dünya Savaşı sonrası yardım adı altında sömürücülerin kucağına düştük. İlk tuzak Marshall Planı ile başladı. II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, Sovyetler Birliği, resmî adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ya da kısa adlarıyla CCCP ve yandaşlarına karşı yönelik bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
Ancak başta ülkemizde olmak üzere bu yardımlar bizleri ve bizim gibileri ABD sömürgecilerin tuzağına düşmesine sebep olmuştur. Bu yardımlar daha sonraları çeşitli adlarla Türkiye’nin bütün hükümetleri tarafından alınma işlemleri sürmüştür. Bunun sonucu olarak EKONOMİMİZ dışa bağımlı hale gelmiştir. Üreten ekonomi değil ithal ekonomi ile yönetilen ülke olmuştur.
Tek kurtuluş çaremiz var: Kendi silah sanayimizi kurmak(şu anda kısmen var ama yeterli değil) ve her alanda üreten hale gelmemizdir.
Kaynak:
Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Osmanlı -ABD arasındaki ticarî ilişkiler.
Dr. Yavuz Güler, Osmanlı Devleti dönemi Türk Amerikan ilişkileri(1795-1914)
Kenan Özek’in makalesi
Dr. Oral SANDER - DÇ. Kurthan FİŞEK
(Türk-ABD silah ticaretinin ilk yüzyılı 1829-1929 kitabından)