Şey­ta­na pa­bu­cu­nu ters giy­di­ren pra­tik akıl­dır. Şey­ta­nın bile ak­lı­na gel­me­yen şey­le­ri dü­şü­ne­bil­mek­tir. Pay­la­şım­cı ol­ma­yan bir bi­rey­ci­lik söz ko­nu­su­dur. Ken­di­si­ni akıl­lı gör­dü­ğü gibi, her şeye sahip olma ay­rı­ca­lı­ğı­nın ol­du­ğu­nu dü­şü­nür. “En­le­rin” top­la­mın­dan oluş­tu­ğu­nu var­sa­yar, bunun için kı­lık­tan kı­lı­ğa gir­me­yi be­ce­rir. Lafın özü şu; ki­şi­sel çı­ka­rı için yap­ma­ya­ca­ğı şey yok­tur. https://​forum.​donanım­ha­ber.com si­te­si ko­nu­yu şöyle de­tay­lan­dı­rı­yor:
“Şark kur­naz­lı­ğı ya­lan­cı­lık­tır, sah­te­kâr­lık­tır, ah­lak­sız­lık­tır, men­fa­at­çi­lik­tir, ben­cil­lik­tir.

Şark kur­naz­la­rı ge­nel­lik­le eği­tim­li ve kül­tür­lü de­ğil­dir.

Ama onlar "kıv­rak zekâ" sa­hi­bi ol­ma­la­rı­na gü­ve­nir­ler.

Adı üze­rin­de, kur­naz­dır­lar.

"Şark kur­na­zı" kav­ra­mı, biri Arap­ça öteki Fars­ça iki ke­li­me­den olu­şur zaten: Şark (doğu) ve kur­naz (kolay kan­ma­yan, baş­ka­la­rı­nı kan­dır­ma­sı­nı ve ufak tefek oyun­lar­la ama­cı­na eriş­me­si­ni be­ce­ren, açık­göz, hin).

Şark kur­naz­la­rı­nın ço­ğu­nun al­dı­ğı eği­tim, ye­ter­siz ve ka­li­te­siz­dir.

Bazen "hayat üni­ver­si­te­si­ni bi­tir­mek­le" övü­ne­rek komp­leks­le­rin­den sal­dır­gan­lık üre­tir­ler.

Onlar için önem­li olan şey, teori değil pra­tik­tir.

En büyük özel­lik­le­rin­den biri "pra­tik ze­kâ­lı" ol­mak­tır.”
Şunu vur­gu­la­ma­mız ge­re­kir, “kur­naz­lık” iyi bir ni­te­lik de­ğil­dir(!) Bu ni­te­lik, doğ­ru­luk­la, dü­rüst­lük­le da­ha­sı; ahlak ile bağ­daş­maz! İnsan­la­rın za­fi­yet­le­rin­den fay­da­lan­mak, hile yap­mak, yalan söy­le­mek ve pusu kur­mak gibi yol ve yön­tem­le­rin iz­len­me­si, ön­ce­lik­le in­san­lık­la bağ­daş­maz! Yalan te­mel­li al­dat­ma, en çok kul­la­nı­lan bir si­lah­tır. Al­da­tı­lan in­san­lar ge­nel­lik­le inan­ma ve gü­ven­me ih­ti­ya­cı du­yan­lar­dır. Bu du­rum­da olan­la­rın iyi ni­yet­le­ri­ni is­tis­mar ede­rek çıkar sağ­la­mak dü­rüst­lük­le bağ­daş­maz!
Kur­naz­lık, inan­ma ih­ti­ya­cı olan­la­rın (eği­tim­siz ve kül­tür­süz bı­ra­kı­lan yı­ğın­lar) za­fi­yet­le­rin­den ve ça­re­siz­lik­le­rin­den ya­rar­lan­mak­tır. İnanma ge­re­ği bir kendi ken­di­ne yet­me­me so­ru­nu­dur. Ay­rı­ca, ay­rın­tı­la­rı bil­me­den daha fazla ka­zan­ma hırsı için­de olan­lar daha kolay tu­za­ğa dü­şer­ler. Sa­de­ce kendi ka­zan­cı­nı temel alan, öteki şey­le­ri ve ay­rın­tı­la­rı gö­re­mez.
Kur­naz­lık, gö­re­ce zeki bir in­sa­nın, ken­di­ne ye­te­me­yen­le­rin za­af­la­rın­dan ya­rar­la­na­rak ki­şi­sel çıkar sağ­la­ma­sı­dır. Çı­ka­rı­nı meşru kav­ram­la­rın ar­ka­sı­na giz­le­me­yi ve onu da meşru gibi gös­ter­me­si­dir. Şark kur­naz­lı­ğı, do­ğu­lu top­lum­la­ra özgü bir özel­lik­tir. Bi­lim­sel yak­la­şım­la­rın ye­ri­ni mer­di­ven altı inanç söy­lem­le­ri al­dı­ğı için; olay ve ol­gu­lar kar­şı­sın­da bi­rey­ler, araş­tı­rıp so­ruş­tur­ma­dan ka­bul­le­nir­ler. Özün­de bu, zor­dan kaçış tem­bel­li­ği­dir. Şey­hi­nin ete­ği­ne ya­pı­şan, cen­ne­te gi­de­bi­le­ce­ği­ni var­sa­yar(!) Bu tür yak­la­şım ve ön ka­bul­ler, kur­naz in­san­la­rın eylem ala­nı­nı ge­niş­le­tir­ler(!)
Gö­re­rek ina­nı­lan büyük ço­ğun­lu­ğu yaşam sür­dür­me te­mel­li ve tak­lit edi­len şey­ler­dir. Bu alı­şıl­mış dav­ra­nış­la­rın doğ­ru­lu­ğu ve ge­rek­li­li­ği test edil­mez ise; yaşam tek­dü­ze ak­ma­ya devam eder. Bu alı­şıl­mış dav­ra­nış­lar­da hata ve nok­san­lar var ise, on­lar­da devam et­ti­ri­lir. Şark kur­naz­la­rı­nın etki ala­nı­nı ve et­kin­lik­le­ri­ni sı­nır­lan­dı­ran­lar, ge­nel­lik­le fark­lı ve hatta ay­kı­rı olan­lar­dır. Bu ne­den­le ön ka­bul­le­re tem­kin­li yak­la­şır­lar. Bu gibi po­zi­tif in­san­lar, kur­naz­la­rın, ca­hil­le­rin, yo­baz­la­rın ve çı­kar­la­rı­nı her şeyin üs­tün­de tu­tan­la­rın
(Sta­tü­ko­cu­la­rın) he­de­fin­de olur­lar. On­la­rı bö­lü­cü, boz­gun­cu, is­yan­cı hatta hain ola­rak suç­lar­lar. Ger­çe­ğe, iyi ve gü­ze­le eriş­me po­tan­si­ye­li olan­lar iti­bar­sız­laş­tı­rı­la­rak çı­kar­la­rı­nı ko­rur­lar(!)
Tüm al­dat­ma­la­rın te­me­lin­de ya­lan­lar yer alır. İnanç­la­ra iliş­kin yalan ve yan­lış­lar asır­lar­ca sü­re­bi­lir. “Dün­ya­nın en güçlü or­du­la­rı bile inanç­la­rı ye­ne­mez!” sözü bo­şu­na söy­len­me­miş­tir. İnanca iliş­kin söy­lem­ler ta­bu­ya dö­nüş­tü­ğün­de bir do­ku­nul­maz­lık zır­hı­na bü­rü­nür. Bu olu­şu­mun man­ye­tik ala­nın­da şark kur­naz­la­rı al­dat­ma ey­le­mi­ni sür­dü­rür­ler. Muska ya­zı­mı­nı ran­de­vu ile ger­çek­leş­ti­ren kişi ayda bir mil­yon lira ka­zan­ca ka­vuş­tu­ğun­da onu et­ki­siz­leş­tir­mek güç­le­şir. Ken­di­si­ne karşı olan­la­rı bir bi­çim­de et­ki­siz kıl­ma­nın yo­lu­nu bu­la­bi­lir. Hak­sız, hu­kuk­suz ve ada­let­siz ola­rak ka­zan­dık­la­rı on­la­ra yeni ka­zanç­la­rın ka­pı­la­rı­nı açar. Ar­ka­la­rın­da ken­di­le­ri­ni des­tek­le­yen veya göz yuman bir yö­ne­ti­min ol­du­ğu­nu an­la­dık­la­rın­da, on­la­rın önüne ge­çecek bir kuv­vet kal­maz. “ŞARK KUR­NAZ­LA­RI” ka­zan­ma­ya ve ka­zan­dır­ma­ya devam eder!