“Sa­vad­sız­dır /Adını da yaza bil­mir/Menim anam../Ancak mene/Say öğ­re­dib/Ay öğ­re­dib/İl öğ­re­dib/En va­ci­bi dil öğ­re­dib/Menim anam./Bu dil ile ta­nı­mı­şam/Hem se­vin­ci/Hem de gamı/Bu dil ya­rat­mı­şam/Her şi­iri­mi/Her nağ­me­mi,/Yoh men heçem/Men ya­la­nam/Kitap kitap söz­le­ri­min /Mü­el­li­fi Menim anam..

”BAHTİYAR VA­HAB­ZA­DE

Top­lum­sal yönü ağır basan ve eser­le­rin­de ge­nel­lik­le öz­gür­lük, yurt sev­gi­si, din gibi te­ma­la­rı iş­le­yen Azer­bay­can'da "Halk şairi" ola­rak ta­nım­la­nan Bah­ti­yar Va­hab­za­de'nin var olan 40'ı aşkın şiir ki­ta­bı­nın ne­re­de ise ta­ma­mı­nı oku­muş, ken­di­si ile de Lise yıl­la­rın­da ta­nış­ma im­ka­nı bul­muş iflah olmaz bir TU­RAN­CI ola­rak Va­hab­za­de’nin yu­ka­rı­da­ki “Menim Anam” isim­li şi­iri­ni yıl­lar yılı okur du­rur­duk.

An­ne­mi­zin ara­mız­dan ay­rıl­ma­sın­dan sonra “Menim Anam” şi­iri­ni daha duy­gu­sal bir or­tam­da oku­du­ğu­mu­zu ve iç­len­di­ği­mi­zi bi­li­yo­ruz.


Sa­de­ce Tür­ki­ye’de değil dün­ya­nın bütün ül­ke­le­rin­de en çok oku­nan en çok se­vi­len eser­ler “Anne şi­ir­le­ri­dir”,

Sağ­lık­lı, öz­ve­ri­li bir anne ile bü­yü­me­nin dün­ya­nın en muh­te­şem se­ya­ha­ti ol­du­ğu­nu ya­şa­ya­rak bilen bi­ri­si ola­rak yaşı kaç olur­sa olsun hep an­ne­le­rin di­zi­nin di­bin­de ol­ma­nın sı­cak­lı­ğı­nın da paha bi­çi­le­mez ol­du­ğu­nu çok iyi bi­li­yo­ruz.

Çok sevip say­dı­ğı­mız ve belli bir sü­re­de be­ra­ber söy­le­şi­le­re ka­tıl­dı­ğı­mız Yavuz Bü­lent Ba­ki­ler’in “Anam türkü söy­ler­di bana masal ye­ri­ne /Hü­zün­lü, boynu bükük, hep Azeri tür­kü­ler /Yü­zü­me ba­ka­maz­dı, acı­sı­nı an­lar­dım. /Rüz­gâr­lar­la sav­ru­lur, yağ­mur­lar­la ya­ğar­dım... /Ya yer ya­ta­ğım­da, ya serin so­fa­lar­da /Anamı din­ler­ken ağ­lar­dım. “diye baş­la­yan “Ana­mın­Tür­kü­le­ri” isim­li şiiri de Anne şi­ir­le­ri ile il­gi­li bir baş­ya­pıt gi­bi­dir.

Ha­yat­ta iken bütün ıs­rar­la­rı­mı­za rağ­men bi­zim­le bir­lik­te otur­ma­yan an­ne­min evi ile bizim ara­mız­da on met­re­lik bir cadde vardı, do­la­yı­sı ile bizim evin pen­ce­re­sin­den yada bal­ko­nun­dan bak­tı­ğım­da an­ne­mi ya odada namaz kı­lar­ken yada bal­kon­da gü­neş­le­nir­ken gö­rür­dük.

Genç­lik yıl­la­rı­mız­da si­ya­set yü­zün­den evden do­la­yı­sı ile aile­miz­den epey bir süre ayrı düş­müş­lü­ğü­müz ol­muş­tu,

Gün­ler­ce hatta ay­lar­ca eve gel­me­di­ği­miz dö­nem­ler, belli be­lir­siz tu­tuk­lu­luk gün­le­ri, mec­bu­ri yurt dışı ika­met­le­ri der­ken ol­ma­ma­sı ge­re­ken ay­rı­lık­lar zaman zaman üst üste ya­şan­mak zo­run­da kal­mış­tı.

Be­lirt­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız o zor gün­ler­de,yada zor ol­ma­ma­sı­na rağ­men Teş­ki­lat baş­kan­lı­ğı, Be­le­di­ye mec­lis üye­li­ği, mil­let­ve­ki­li aday­lı­ğı dö­nem­le­rin­de gece ya­rı­la­rı­na hatta sa­bah­la­ra kadar dere tepe do­laş­mak­tan bitap düş­müş bir şe­kil­de evin ka­pı­sı­na gel­di­ği­miz­de Rah­met­li Neşet Ertaş’ın “Gönül Dağı” isim­li tür­kü­sün­de var olan “cümle alem uy­ku­sun­da ya­tar­ken “ bi­lir­dik ki saat kaç olur­sa olsun annem pen­ce­re ke­na­rın­da ara­la­dı­ğı per­de­nin ge­ri­sin­den bizi bek­ler, biz eve gi­rin­ce­ye kadar uyu­maz yo­lu­mu­zu bek­ler­di.

Biz Şair Yavuz Bü­lent Ba­ki­ler’in“Ana­mın du­ala­rı ol­ma­sa/ yı­kı­lır sır­tı­mı ver­di­ğim duvar/Kopar, elime gelir tu­tun­du­ğum dal/Ka­pı­mı çal­maz bahar “ şek­lin­de baş­la­yan ifa­de­le­ri­ne çok ina­nır­dık,

İma­nı­mız gibi bi­lir­dik ki an­ne­min bana hiç ara ver­me­den et­ti­ği du­alar bizi, so­ğuk­tan, sı­cak­tan, bil­di­ği­miz bil­me­di­ği­miz bütün kö­tü­lük­ler­den korur, bizi bir zırh gibi çev­re­le­yen An­ne­min du­ala­rı ve­si­le­si ile var olan bütün sı­kın­tı­la­rın üs­te­sin­den ge­le­ce­ği­mi­ze ina­nı­yor­duk.

Annem şimdi yok,

Do­la­yı­sı ile kendi an­ne­miz ile bir­lik­te bugün ha­yat­ta ol­ma­yan bütün an­ne­ler için ya­zıl­mış ve son derce kut­sal ola­rak kabul et­ti­ği­miz Anne şi­ir­le­ri­ni ka­le­me almış kim varsa hep­si­ne büyük bir min­net du­yu­yor, saygı ile anı­yo­ruz.

An­ne­le­rin ol­ma­dı­ğı bir dün­ya­nın ne kadar an­lam­sız bir o ka­dar­da renk­siz ol­du­ğu benim gibi an­ne­si ol­ma­yan­la­rın daha kolay an­la­ya­ca­ğı bir du­rum­dur,

Ço­cuk­la­rı­nın üze­ri­ne kol kanat geren, ye­me­yip ye­di­ren, giy­me­yip giy­di­ren, ço­cu­ğu­nun hafif bir ateşi çıksa uy­ku­yu göz­le­ri­ne haram eden an­ne­le­rin hak­kı­nın nasıl öde­ne­ce­ği ile il­gi­li mil­yon­lar­ca kitap ya­zıl­sa hiç­bir anlam ifade et­me­ye­cek­tir zira anne hak­kı­nın öde­ne­ce­ği bir dün­ya­nın ol­du­ğu­na biz biz­den ön­ce­ki­ler gibi inan­mı­yo­ruz.

Ozan Yener Yıl­ma­zoğ­lu ev­lat­la­rın an­ne­le­re olan muh­taç­lı­ğı­nın an­ne­le­rin ara­mız­dan ay­rıl­dık­tan sonra da devam ede­ce­ği­ni an­lat­tı­ğı ve ço­cu­ğun me­za­rı ba­şın­da an­ne­si­ne yal­var­ma­sı­nı an­la­tan “Anama Layla” isim­li ese­rin­de “Gel­dim kab­ris­ta­na ana, has­ret özüm­de/Uyan­da ba­la­na layla de ana./Yo­ru­lup be­de­nim uyku gö­züm­de/Uyan­da ba­la­na layla de ana./Me­nim­le ağ­lı­yır ana gökte bu­lut­lar/O mah­sun ha­ya­lin kal­bi­mi odlar,/Sa­çı­mın te­li­ne ney­dem ga­rı­şıf otlar/Uyan­da ba­la­na layla de ana./Yıl­ma­zoğ­lu ku­ru­yup­tur dalın bu­da­ğı/Kab­ris­tan olup­tur evin otağı/Gur­bet elde nolup gelip ko­na­ğı/Uyan­da ba­la­na layla de layla.” di­ye­rek muh­te­şem bir tavır or­ta­ya ko­yu­yor.

Allah bütün An­ne­le­rin kab­ri­ni nur etsin…

NOT: Bu ya­zı­yı an­ne­mi kay­bet­ti­ği­miz­de ka­le­me al­mış­tık,

An­ne­ler gü­nün­de bun­dan daha güzel bir yazı yaz­ma­yı göze ala­ma­dık.