En eski Türkçe kelimelerden biri olan Bilginin sözlük anlamı : “ İnsanın; kendi, kendi dışındaki varlıklar ve oluşlar hakkında aklının kavrayabileceği şeylerin bütününe verilen ad; bir iş veya konu üzerine bilinen şey, malumat; bir şeyi bilme hali veya yargılama yapabilmek için bilinmesi gereken öğelerin her biri.” olarak geçer.
İlk insanın yaratılmasıyla birlikte bilgi toplama ve öğrenme olayı da başlamıştır. Elde edilen bilgiler kendinden sonraki nesillere aktarılmıştır. Her nesil bir önceki nesilden aldığı bilgilere yeni ilaveler yaparak, nesilden nesillere devrede devrede 21.yüzyıla insanlar büyük bir bilgi hazinesi ile girmişlerdir. İnsanlar elde ettikleri bilgileri teknolojiye uygulayarak her alanda üretimi fevkalade arttırmışlardır. İnsan gücünün yerini makine gücü almaya başlayınca insanların hayat standartları daha da yükselmiş, ortalama insan ömrü aşağı yukarı iki misline çıkmıştır. İnsan bilgilendikçe, olup bitenleri anlamaya başladıkça, ruhi olgunluğu da artmıştır. Yalnız yiyen, içen, gezen bir mahluk değil; düşünen, bilgi toplayan, okuyan, ileriye dönük program yapan, hatta dünya dışı akıllı varlıkları arayacak kadar ileri bir seviyeye ulaşmıştır.
Hemen hemen bütün dünya dinleri gibi İslam Dini de bilgiye önem veren bir dindir. Hatta İslamın ilk emri de “ OKU “ dur. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “ Çin de bile olsa bilgiyi arayın, gidin elde edin.” diyerek İslam Dininin bilime ne kadar önem verdiğini vurgulamıştır. Yine bir hadisi şerifte: “Alimlerin mürekkebi şehitlerin kanından ağır gelecektir.” denilerek, alimlere verilen önem belirtilmiştir.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bilgi toplama işi bizzat devletler tarafından itina ile sürdürülmektedir. İstihbarat teşkilatları ülke içinde ve ülke dışında vatanlarının ve milletlerinin birlik ve beraberliğinin korunması; asayişin sağlanması, insanların huzur içinde yaşaması için var güçleriyle bilgi toplamaktadırlar. Savaş halindeki devletler karşı taraf hakkında ne kadar fazla bilgi toplarlarsa savaşı kazanma şansı da o derece yüksek olmaktadır.
Bilgi sahibi insanlar bilgilerinden güç alarak daha cesaretli olurlar. Bilgi insana güven ve mutluluk verir. Kişi bilgisi sayesinde doğru kararlar vererek hem kendisine hem de çevresindekilere faydalı olur. Cahil ve bilgisiz kişiler ise hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verirler. Onun için bilen kişiler bilmeyenlerden daima üstündür. Bilimdeki gelişmeler ileri ülkeleri sanayi toplumundan bilgi toplumuna ulaştırmıştır.
Bireyin ve toplumların daha mutlu, müreffeh bir hayat sürebilmeleri için, kişilerin daha bilgili, kültürlü, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçmiş, daima araştıran, yeni bilgiler peşinde koşan enerjik ve dinamik kişilerin çoğunlukta olma mecburiyeti vardır.
Satırlarımıza Francis Bacon’un şu güzel sözüyle son verelim.
“ Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir; bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir; bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.”
---------------------- ŞİİR KÖŞESİ -------------------
SEVGİ DOLU YÜREĞİM
Hiçbir zaman hoşlanmam canlıya kin gütmekten
İyiliktir herkese ömür boyu ereğim
Sürekli uzak durdum kin ve nefret etmekten
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
Düşmanlık edenlere hayretle şaşmalıyız
Varsa eğer egomuz genç yaşta aşmalıyız
Muhtaç olan herkese yardıma koşmalıyız
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
“Hak bildiğim yollarda yalnız bile yürürüm”
Zor durumda olanın yüzünü güldürürüm
Kim kin beslerse bana yine de hoş görürüm
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
Her geçen gün sevaba sevaplar katmalıyız
Çamura batanların elinden tutmalıyız
İyilik mutluluktur her daim tatmalıyız
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
İnsan olan her insan basit şeylere kızmaz
Allah yolunda olan yiyip içip de azmaz
İnandığım kitapta kötülük yapmak yazmaz
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
Vatan ve millet için askere gitmişimdir
Bütün ömrüm boyunca kendime yetmişimdir
Kötülük edene de iyilik etmişimdir
Kin ve nefretle değil sevgi dolu yüreğim.
Şükrü ÖKSÜZ
---------------------------------------------------
SULTANIM
Türlü derdi hep üstüme yükledin
Ağır gelir, taşınmıyor sultanım
Mademki sevmedin, niçin sakladın
Sevgisiz de, yaşanmıyor sultanım.
Sen benden kaçarsın, hep köşe bucak
Bilmiyorum, halimiz ne olacak
Benim kurtuluşum, ölüm olacak
Dertler benden, boşanmıyor sultanım.
Ne kadar uğraşsam, kurtulmak için
Bir nefes alıp da, oturmak için
Ant içmişler, kabre, yatırmak için
Dert yakamı, bırakmıyor sultanım.
Allah’ım övüp de yaratmış seni
Kapında hep kul köle etmiş beni
Şaban gibi, ölümüne seveni
Hor görüp de, kınama sen sultanım.
Şaban KAHRAMAN - YOZGAT
-------------------------------------------------
KESMEDİM ÜMİDİMİ
Seni senden bile çok bir seven bulamazsın
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum
Güzelliğin geçici hep böyle kalamazsın
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum.
Yazık etmişim yazık akan şu gözyaşıma
Ümitsiz bir aşk için neler geldi başıma
Yıllar geçti aradan tekrar çıktın karşıma
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum.
Mazinin gizlerinde hatıralar duruyor
Anılar kurşun olmuş birer, birer vuruyor
Neredesin nerede herkes seni soruyor
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum.
Dön artık diyorum bak olmak üzere sabah
Bir zaman pişman olur sonra da dersin ki ah
Yazık etme aşkıma aşka işkence günah
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum.
Genç Aşığın yazısı karadan daha kara
Bir haber bekliyorum gönderirsen bir ara
Sensizlikten beslenir sinemdeki bu yara
Kesmedim ümidimi hayalle yaşıyorum
Savaş SARIKAYA – AYDIN