Türkçe kelimelerimizden biri olan çalışmak kelimesinin lügat anlamı : “Çalışmak, gayret etmek, emek harcamak; işlemek, iş görmek, uğraşmak; işe yarar, işler durumda olmak; bir şeyi yapmak için gereken çarelere baş vurmak; iş üzerinde bulunmak.” olarak geçer.
    Dünyaya gelen tüm canlılar belli bir zamana kadar anne ve babalarına bağımlı olarak, onların himayesinde yaşamak mecburiyetindedirler. Belli bir süre sonunda her canlı kendi hayatını çalışarak devam ettirmekle mükelleftir. İnsanlar da anne ve babalarının yanından zamanı gelince ayrılarak ayrı bir aile oluştururlar. Kişi bilgili ve müreffeh bir hayat sürebilmesi için daima çalışmak zorunda kalacaktır. Aksi takdirde hem bilgisiz hem de ekonomik yönden güçlü olamayacağından yoksulluk içinde hayatını idame ettirmek mecburiyetinde kalır.
    Yüce Atatürk Cumhuriyetin onuncu yıl nutkunda : “Türk Milleti zekidir. Türk Milleti çalışkandır.” demiş olmasına rağmen millet olarak Atatürk’ün övdüğü seviyeye bir türlü ulaşamadık. Osmanlı döneminde toprakların tamamı ekilip biçilerek üretimde fevkalade yükselme olmuştur. Hatta bazı zamanlarda zekat kabul edecek fakir insan bulmak imkansız hale gelmiştir.
    Çalışan insanlar genelde sağlıklı olurlar. Atalarımız: “İşleyen demir pas tutmaz.” demişlerdir. Kişi çalıştıkça canlılık, hareketlilik, dinçlik, sağlık ve sıhhate kavuşur. Bununla ilgili olarak Andre Maurouıs: “ Yaşlılık kötü bir alışkanlıktır. Çalışan bir kimse böyle bir huy edinmeye zaman bulamaz.” diyerek bir gerçeği dile getirmiştir.
    Birinci Dünya Savaşından mağlup olarak çıkan Almanya ve Japonya’nın tamamı harabe haline gelmiş, taş üstünde kalmamış, genç nüfusun % 90’ı savaşlarda kırılmış olmasına rağmen geride kalanların olağanüstü çalışmaları sayesinde dünyaya yön veren devletler haline gelmesini bilmişlerdir. Bütün bunları milletçe birlik ve beraberlik içinde çalışmakla, örf ve adetlerine bağlı kalarak gerçekleştirmişlerdir.
    Gerek millet olarak gerekse fert olarak başkalarına muhtaç olmadan, onlara el, avuç açmadan, kula kulluk etmeden özgürce , müreffeh bir hayat yaşayabilmemiz için şu üç şeye ihtiyacımız vardır. Çalışmak, çalışmak, yine çalışmak.
    Satırlarımıza Bacon’un şu güzel sözüyle son verelim.
    “ Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.”    

---------------------------- ŞİİR KÖŞESİ -------------------------------

BİTPA­ZA­RI

Elim­de at­la­sın yır­tık say­fa­sı
Yan­gın­lar­dan ge­li­yo­rum
Be­de­nim çok­tan unut­tu acıyı..

İnsan­lı­ğın irin kok­tu­ğu yer­de­yim
El kiri para ile yı­ka­nı­yor
Üç ku­ru­şa te­mi­ze çe­ki­li­yor gü­nah­lar.

Kol­tu­ğun­da babam kadar güçlü
Ci­ğer­ci­nin ke­di­si.

Çocuk gelin ma­sum­lu­ğun­da
Ku­lak­tan dolma ina­nı­yor Tanrı’ya
Kitap oku­ma­yan­lar.

El ka­pı­sı ar­dı­na ki­lit­len­miş
Kay­bet­ti­ğin sevda.

Za­ma­ne aşk­la­rı­nın ikin­ci ele düş­tü­ğü
Baş­ka­sı­na ait düş­ler sa­tı­lı­yor
Alı­cı­sı bol bit­pa­za­rın­da.

Bit­pa­za­rı mey­ha­ne­sin­de
Bir kadeh ra­kı­da pat­la­yan eski tü­fek­le­ri
Dok­san­lı yıl­lar­dan kalma bir şarkı sus­tu­ru­yor
”Seni gör­mem im­kân­sız rü­ya­la­rım ol­ma­sa”
Rü­ya­ya gir­di­ğin ge­ce­ler ışık hızı ile ge­çi­yor.

Erkan ACAR - ÇİNE

------------------------------------

  SAZIM 

Söyle bana benden divane sazım
Söyle benden başka kim anlar seni
Sen de benim gibi daldın düşlere
Uğraşırsın olur olmaz işlerle. 

Söyle bana dertli divane sazım
Mızrabımdan başka kim çeker seni
Söyle bana benden divane sazım
Tellerinden başka kim anlar seni?

Öyle asi asi sözler söylersin
Gerçekleri söyler söyler inlersin
Her sözünle bir yalanı yıkarsın
Zalimin çarkına çomak sokarsın.     

Söyle benim dertli divane sazım
Söyle benden başka kim anlar seni
Söyle benim dertli divane sazım
Güllerden başka kim anlar seni. 

Bülbül avazlısın gülden nazlısın
Ne söylesen her sözünde haklısın
Sevimim çekerim her gün nazını
Çekerim bıkmadan ahu zarını. 

Söyle bana mecnun dolaşan sazım
Benden başka nazın kim çeker senin
Söyle bana dertli divane sazım
Dosttan gayrı zarın kim çeker senin. 

Sevim KILIÇ ÖZKAN – ALMANYA

--------------------------------------------------------

  ŞAİR   

Geçmişten geleceğe seyrederken âlemi
Şair gönül gözüyle gerçekleri görendir.
Doğru bildiği yolda -ecel olsa kalemi-
Kendi darağacının urganını örendir!

Şair, yanlış ne varsa acımaksızın yeren
Dokuz köyden kovulan bir Doğrucu Davut’tur!
Şair, tüm mazlumlara direnme gücü veren
Daimî karalanan(!) cümlelere umuttur.

Şair, Leylâ diyerek Mecnun’ca çöle düşen
Aslı’sına sorgusuz Keremce kül olandır…
Şair, aşkı uğruna kıyasıya dövüşen
Şirin’e ermek için Ferhat’ça dağ delendir.

Şairler bilecendir, ukala değil asla
Baştan ayağa hüzne kesmiş bir büyücüdür!
Şairler sevecendir; ömrünce, ihtirasla
Hisleri betimleyen en harbi öykücüdür!

Gündüzün düşüncesi gecesine karışır
Bir kez olsun deliksiz uyku haramdır ona
Kurdun kuşun derdiyle zaman ile yarışır
Gariplerin çilesi ebedî gamdır ona.

Şair, halkın elidir; şair, halkın dilidir
Ki, toplumun silinmez belleğine yazılır
Şairler insanlığın sönmeyen kandilidir
Hatırası sevgiyle gönüllere kazılır! 
                 
      Salih ERDEM - AYDIN

--------------------------------------------------------

KÖLEN OLAYIM

Gönül kafesinde kuşun olayım
Aşkın hamurunda unun olayım
Bırakma beni sen yarim bırakma
Bir ömür boyu ben kölen olayım.

Döndüm derbedere yaktın sinemi
Viran edip vurdun gel gör çilemi
Söyle yarim söyle kalbim sendemi    
Bir ömür boyu ben kölen olayım.

Sarmış delice bak sevgin kalbimde
Alna yazmış kader. mecnun halimde
Derdi ortağım ol dönme zalime
Bir ömür boyu ben kölen olayım.

Aslanoğlu durma kafes açıldı
Gönül deryasında güller saçıldı
Bülbül olan kalbin aşka seçildi
Bir ömür boyu ben kölen olayım.

Çetin ASLAN – AYDIN