Bu iyi bir durum değil elbette…

Bu konuda, Ülkemizde bir kavram kargaşası yaşanmaktadır.

Cumhurbaşkanı mı, Başkan mı, Partili Cumhurbaşkanı mı, tarafsız mı, değil mi? Edilen tarafsızlık yemini ne anlama geliyor… İşte edilen o yemin:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.”

***

Şimdi de Cumhurbaşkanlarına hakaret davaları ve sonuçları konusunda kısa bilgiler verelim.

Adalet İstatistik verilerine göre bu konuda 2019 yılında 36.066 kişiye işlem yapılmış ve 2019 yılında sonuçlanan davalarda hakkında mahkûmiyet kararı verilen sanık sayısı 3.831, beraat kararı verilen sanık sayısı da 1.649 olarak açıklanmış. Mahkûmiyet kararlarının bir alt başlığı kabul edilebilecek ve Cumhurbaşkanına hakaretten ötürü hapis cezası alan sanık sayısı ise 2019 yılında 1.088 kişi…

Diğer taraftan:

CHP, Cumhurbaşkanlarına hakaret davalarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Genel Başkan yardımcısı Gülizar Biçer Karaca tarafından hazırlanan raporda, Kenan Evren'den Recep Tayyip Erdoğan'a kadar olan dönem incelendi.

1994- 2014 arasında, “Cumhurbaşkanı'na hakaret” suçlaması ile hakkında dava açılan kişi sayısı 1.138 oldu. 2014–2020 yılları arasında Erdoğan döneminde ise bu sayı adeta zirve yaparak 38 bin 581'e ulaştı.

2018'de ise 6 bin 270 sanıktan 2 bin 775'i, 2019'da 13 bin 990 sanıktan 4 bin 291'i, 2020'de ise 9 bin 773 sanıktan 3 bin 655'i hakkında mahkûmiyet kararı verildi.

Dö­ne­min­de en çok dava açı­lan cum­hur­baş­kan­la­rı şöyle sı­ra­lan­dı:

Erdoğan:38 bin 581

Abdullah Gül: 848

Kenan Evren: 340

Turgut Özal: 207

Ahmet Necdet Sezer: 163

Süleyman Demirel: 158

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde davaların çokluğu; Dünya basının gözünden de kaçmıyor:

Almanya’nın önemli siyasi haftalık gazetelerinden ‘Die Zeit’ yayınlanan 25 sayfalık özel ekinde Türkiye’de aralarında çocuk, yaşlı, sendikacı, komünist, üniversite öğrencisi, muhalifler, güzellik kraliçesinin de bulunduğu resmi kayıtlarda geçen 286 kişinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaretten soruşturma, gözaltı, tutuklama gibi vakaların olduğunu yazdı.(17 Haziran 2016 ODA TV)

25 Sayfalık özel haber ekinden birkaç örnek şöyle:

- Erdoğan yüzünden evli bir çift boşandı. Türkiye’de TIR şoförlüğü yapan D. ‘ Erdoğan’a hakaret etti’ deyip ses kayıtlarıyla eşini ihbar etti, çift boşandı ve Erdoğan’a küfür ettiği gerekçesiyle de eşi hakkında suç duyurusunda bulundu. ( 22 Şubat 2016)

- Kocaelin’de bir öğrenci, Recep Tayyip Erdoğan afişinden dolayı 220 gün tutulu kaldı. ( 13 Haziran 2014)

- Erdoğan başbakanlığı döneminde İzmir’den seçim otobüsüyle geçerken bir kadın orta parmak işareti yaptığı iddiasıyla 354 gün tutuklu kaldı. ( 16 Mayıs 2014)

- İstanbul’da Ateistler Derneği Başkanı Facebook sayfasında paylaşımlarından dolayı 57 ay hapis cezasına çarptırıldı. (Mayıs 2015)

***

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde bu tür davaların birden artmasının nedenleri üzerinde durmak gerekiyor… Tüm vatandaşlarını ayrım yapmadan kucaklaması beklenen Cumhurbaşkanının vatandaşlarıyla kavgalı- davalı- olmasının nedeninin tek taraflı olmadığını düşünenlerdenim… Cumhurbaşkanının, tavırları, davranışları, söylemleri, tarafsız olmayışı, bu tür hakaretlere davetiye mi çıkarıyor diye düşünmek gerekiyor… Diğer önemli bir sorun da neyin, nelerin hakaret sayıldığı konusunda sağlam ölçütler yok…

Dünya’da da hakaret ve hakaretvari davranışlar olmuyor değil, çoğunda Cumhurbaşkanlarının hoşgörülü tavırları nedeniyle dava konusu olmuyor… Dava konusu olsa da yasaların daha hoşgörülü olduğu görülüyor… Macaristan ve Çek Cumhuriyetinde Cumhurbaşkanına hakaret suç olmaktan çıkarılırken, Hollanda, Yunanistan, ,Portekiz, İspanya, Belçika gibi ülkelerin yasalarında –ceza kanunlarında bu hüküm olsa da uygulanmıyor…

Fransa Cumhurbaşkanının 28 Ağustos 2008 tarihinde yaptığı Laval ziyareti sırasında “tam cumhurbaşkanlığı kortejinin geçeceği sırada bir Fransız üzerinde “defol git, geri zekâlı!” yazan bir levha kaldırır. Fransa’da yapılan yargılamada Laval Asliye Hukuk Mahkemesi “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçundan kişiyi mahkûm eder ve 30 EURO para cezası vererek bu cezayı erteler. Verilen bu ceza üzerine başvurulan AİHM: “10. maddenin 2. fıkrasına göre değerlendirme yaparak: siyasilerin eylemleri, davranışları vatandaşların ve gazetecilerin dikkatli bir kontrolüne açıktır. Siyasilerin daha fazla hoşgörülü olması gerekir der. Fransa 2000 yılında Cumhurbaşkanına hakareti hapis cezası kapsamından çıkardı ama mevcut uygulamalar yüzünden örnek davada olduğu gibi AİHM tarafından cezalandırıldı…

Bizim yasalarımızda Cumhurbaşkanına hakaret TCK’nın 299. Maddesinde düzenlemiş:

Cumhurbaşkanına hakaret Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

Avrupa Konseyi ülkemizdeki Cumhurbaşkanına hakaret davalarını da yakından izlemektedir ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen 299’uncu maddenin kaldırılmasını istiyor. Bu yönde Avrupa Konseyi anayasal konuların uzman organı Venedik Komisyonu Türkiye’den bu yönde istekte bulunuyor.

Bu yasal konuların gelişim sürecini bir tarafa bırakarak, ülkemizde Cumhurbaşkanına hakaret boyutlarının neden bu kadar yüksek olduğu, hakaret boyutlarını, sosyal psikoloji- toplum psikoloji- açısından bir değerlendirelim.

1- Cumhurbaşkanının tarafsız olmadığı, ettiği yemine uymadığı konusunda vatandaşların önemli bir kesimi hemfikirdir…

2- Geçmiş dönem Cumhurbaşkanlarının ayrım yapmadan tüm vatandaşları kucaklayan, tavır ve davranışlarını yeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da göremedikleri algısının yaygınlaşması…

3- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıya müdahale ettiği, Anayasayı çiğneyen davranışlar sergilediği, çoğu konularda tek karar verici ve tek seçici durumuna geldiği algısının toplumun önemli bir kesimi tarafından algılanır hale geldi…

4- Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanlığı döneminden önceki siyasal yaşamındaki birbirinden farklı, çelişkili, tutarsız söylemlerinin yarattığı huzursuzluk ve güvensizlik duygusu…

5- Cumhurbaşkanlığı döneminden önce söylediği taraf olmayan bertaraf olur, yüzde elliyi evinde zor tutuyorum gibi söylemleri toplumda duygusal kırılmalara neden oldu…

Kısacası daha çoğaltacağımız nedenler yüzünden toplumumuzda geçmişte saygın bir yeri olan Cumhurbaşkanlığı makamı Recep Tayyip Erdoğan döneminde erozyona uğramıştır.

Bu durum, Cumhurbaşkanına hakaret edildiği gerekçesiyle açılan davaların çokluğu, ayrıca halkın, gazetelerin, kuruluşların Cumhurbaşkanının tarafsız olmadığı, ayrımcı olduğu yönündeki tepkileri, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını tartışmalı hale getiriyor. Neticede de çok sayıda davalık durum oluşuyor. Bu durumda da Cumhurbaşkanına hakaret boyutunda (hakaretin boyutları ve ölçeği bilinmiyor) dünya birincisi oluyoruz…

Vatandaşın Cumhurbaşkanıyla, Cumhurbaşkanının vatandaşıyla kavgalı olması hiç hoş bir durum değil…

Yorum sizin…