Okul önünde yapılan eyleme bazı vatandaşlar ve öğrenciler katılarak destek verirken bahçe kapısını kapatarak okuldan çıkılmasına izin verilmeyen okul öğrencileri de okul bahçesinde oturma eylemi düzenledi.
Didim İlçe Milli Eğitim Müdürü Şakir Sait Üstündağ ve Şube müdürleri okula gelerek öğrencileri derse girmek konusunda uyarıda bulunurken; okul öğrencileri "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganı atarak eylemlerine devam etti.
DEKAL önünde gerçekleştirilen eylemde konuşan Eğitim Sen Didim temsilcisi Gökhan Gök, ise öğrencilerin yanında olduklarını ifade ederek, rotasyon zamanını eleştirerek bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini söyledi.
ÖĞRENCİLERİMİZ HAKLI TALEPLERİNİN PEŞİNDELER
Gök, açıklamasında "Öğrencilerimiz, öğretmenlerinin istekleri dışında görevlendirilmesine ve tayin edilmesine karşı haklı bir duruş sergiliyorlar. Bu tutumları son derece meşrudur ve bu bilinçli yaklaşımlarından dolayı kendilerini kutluyorum.
Ancak şunu da açıkça ifade etmek gerekir ki; 15-16 yaşındaki çocukları tehdit ederek, korkutarak bir yere varılamaz. Eğer bir sistem, 15 yaşındaki bir çocuktan korkuyorsa, o sistem zaten çökmüştür, tükenmiştir. Bu anlamda, öğrencilerimizin Türkiye genelinde gösterdiği duyarlılığa yürekten "Bravo!" diyoruz.
Öğretmenler olarak, veliler olarak, bizler her zaman çocuklarımızın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Nerede olursa olsun, hangi koşulda olursa olsun onların yanında yer alacağımızı bir kez daha vurgulamak isteriz.
Son dönemde proje okullarıyla ilgili kamuoyunda birçok yanlış bilgi dolaşmaktadır. Gerçek durum şudur: Yıllarca emek vermiş öğretmenlerimiz, liyakate dayanmayan, neye göre belirlendiği belli olmayan atama yöntemleriyle, istekleri dışında başka yerlere görevlendirilmektedir. Bu uygulamalar kabul edilemez.
Medyada yer alan “Atamalar iptal edildi” şeklindeki ifadeler ise yanlış anlaşılmalara yol açmaktadır. Söz konusu atamalar iptal edilmemiştir, sadece Millî Eğitim Bakanlığı'nın iç işleyişi gereği geçici olarak ertelenmiştir. Yani, Ağustos veya Eylül ayında bu uygulamaların yeniden gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bizler, hiçbir öğretmenin veya kamu görevlisinin kendi iradesi dışında yer değiştirmesini kabul etmiyoruz. Bu bizim için açıkça bir "sürgündür" ve asla onaylamıyoruz.
Bilgi eksikliği olanlar için belirtmek isterim ki, bu görevlendirmeler "resen atama" olarak tanımlanmakta ve geçici olarak ertelenmiştir. Dolayısıyla “kesin olarak iptal edildi” söylemlerine itibar edilmemelidir.
Kendi iradeleriyle demokratik bir tutum sergileyen tüm öğrencilerimize saygı duyuyor, her birini sevgiyle selamlıyorum." ifadelerini kullandı.
BİLİNÇLİ BİR ADIMIN GÖSTERGESİDİR
DEKAL mezunlarından Mertcan Aksöz ise grup adına basın açıklaması yaparak, "Bizler, DEKAL mezunları olarak, eğitimde bilimsel, laik ve demokratik değerleri savunan öğretmenlerimizin haksız ve hukuksuz şekilde Proje okullarından sürgün edilmesine sessiz kalamayız. Lise yıllarımızı şekillendiren, bizleri sadece sınavlara değil hayata hazırlayan bu kıymetli öğretmenlerin cezalandırılması; eğitim sistemimizin içinin boşaltılmasına yönelik bilinçli bir adımın daha göstergesidir.
Bu sürgün kararı neden yanlıştır?
1. LİYAKATİN YOK SAYILMASI
Sürgün edilen öğretmenlerin büyük çoğunluğu, yıllarını eğitimine adamış, yüksek lisans ve doktora gibi akademik nitelikleri bulunan, çeşitli ödüllere ve başarı belgelerine sahip isimlerdir. Öğrencilerinin ulusal ve uluslararası düzeyde başarılarına doğrudan katkı sunmuş bu eğitimciler, herhangi bir objektif performans değerlendirmesi olmadan görevlerinden alınmış, sürgün edilmiş ve emekli olmaya zorlanmıştır!
2. PROJE OKULLARI AMACINDAN SAPTIRILIYOR
Proje okullarının varoluş amacı, özgün müfredatlar ve nitelikli kadrolarla eğitimde öncü modeller yaratmaktır. Ancak son yıllarda bu okullar, merkezi yönetimin kadrolaşma politikasına kurban edilmektedir. Deneyimli öğretmenlerin yerine, siyasi referansla atanan isimlerle bu kurumların niteliği hızla düşürülmektedir. Bu yalnızca öğretmenlere değil, doğrudan öğrencilere de zarar vermektedir.
3. HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN BİR KARAR
Öğretmenlerin tayinleri, 652 sayılı KHK’ya dayandırılmakta; ancak bu tür tasarrufların “hizmet gereği” veya “zaruret hali” gibi açık ve somut gerekçelere dayanması gerekmektedir. Oysa bu öğretmenlerin hiçbir disiplin suçu, idari kusuru ya da başarısızlığı yoktur. Keyfi şekilde alınan bu karar, Anayasa’nın 128. maddesindeki “güvence altında kamu hizmeti” ilkesine açıkça aykırıdır.
4. PEDAGOJİK SÜREÇ ZARAR GÖRMEKTEDİR
Bir öğretmenin bir okulda yıllar içinde oluşturduğu eğitimsel bağ, sadece ders anlatımıyla sınırlı değildir. Öğrencileriyle kurduğu güven ilişkisi, rehberlik desteği, okul kültürüne yaptığı katkılar yok sayılmış; bu bağlar siyasi bir kararla koparılmıştır. Öğrenciler açısından bu karar, psikolojik ve akademik anlamda bir travmadır.
5. EĞİTİMİN ÖZERKLİĞİNE MÜDAHALE
Bu uygulama, Türkiye’de eğitimin özerkliğine açık bir müdahaledir. Öğretmenler; düşünceleri, yöntemleri ya da duruşları nedeniyle değil, yalnızca iktidarın hoşuna gitmeyen bir eğitim anlayışını temsil ettikleri için hedef alınmaktadır.
Biz, bu ülkenin öğrencileri olarak şunu açıkça söylüyoruz:
Öğretmenlerimizin haksız yere sürgün edilmesini kabul etmiyoruz.
Bilgiye, özgür düşünceye, nitelikli eğitime yapılan bu saldırıya karşı ses çıkarıyoruz.
Çünkü biliyoruz ki bir ülkenin geleceği, öğretmenlerine verdiği değerle ölçülür.
Sürgün değil, liyakat istiyoruz.
Baskı değil, adalet istiyoruz.
Sessizlik değil, dayanışma büyüsün istiyoruz.
Haksız yere görevlerinden uzaklaştırılan öğretmenlerimizin yanındayız. Onlar bize yalnızca edebiyatı, tarihi, bilimi öğretmediler; adaleti, onuru ve mücadeleyi de öğrettiler. Şimdi onların bize öğrettiklerini savunma sırası bizde.
Öğretmenlerimize yapılan bu haksızlıktan derhal vazgeçilsin.
Karar iptal edilsin, öğretmenler görevlerine iade edilsin.
Eğitim, siyasi hesaplaşmaların değil; toplumun ortak vicdanının alanı olmalıdır.
Beni dinlediğiniz için şahsım adına teşekkür eder, yarınlara umutla bakacak yeni nesillerin teminatı öğretmenlerimizin yanında olduğumu belirtmek isterim." dedi.