Büyük bir deprem yaşadık ve acılar içindeyiz…
Bilime ve bilim adamlarının uyarılarına kulak asmayan kaderci yönetimlerin katkısıyla ülkemizin %13’ü mezarlığa ve enkaza dönüştü…
Depremin değil, çürük binaların öldürdüğü gerçeğini; yaşadığımız depremlerde hep gördük. 1999 Gölcük depreminin bize önemli bir ders vermiş olması gerekirken; 24 yıllık süreçte bu depremlerden ders almadığımızı bu acı depremle birlikte görmüş olduk…
***
AKP iktidarı 21 yıldır iktidarda; bu gibi süreler ülkelerin tarihleri içinde çok önemli sürelerdir. Çok zor şartlarda ülkemizi Kurtuluş Savaşımızla emperyalistlerden kurtarmış, Cumhuriyetimizi kurmuş, ülkemiz adına çok önemli çalışmalar yapmış Mustafa Kemal Atatürk’ün iktidar süresi sadece 15 yıldır. AKP bir öngörüsüzlükle; iktidarı sürecinde ülkemizin tarım arazilerini, ovalarını, dere kenarlarını, zemini çürük olan alanları betonlaştırdı… Hâlâ yaşadığımız bu acılardan ders alınmamış olmalı ki; acelece bir yapılaşmanın içine girerek; deprem bölgesinde yer seçimlerine başlandığı hatta bazı yerlerde ihaleye de çıkıldığını haber kaynaklarından öğreniyoruz… AKP, depreme hazırlıksız yakalandı, krizi yönetmekte kurumlarıyla birlikte başarısız oldu. Deprem sonrası yapılaşma, kader planı anlayışıyla değil, bilimi, deneyimi, aklı öne alan çağdaş bir anlayışla yapılmalıdır…

Şimdi gelelim, yaşadığımız Didim ilçemizin olası bir depreme hazır olup olmadığına…
Yaşadığımız büyük bir depremden sonra vatandaşlarımız, yaşadıkları yerleri deprem açısından sorgulamaya başladılar. Evlerinin sağlam olup olmadığını düşünmeye, gerekli testleri yaptırmak için girişimlerde bulunmaya başladılar…
Deprem konusunda uzman olan akademisyenler hep televizyonların ekranlarındaydılar. Vatandaşlar bu tür programlara yoğun ilgi gösterdiler…
***
Yaşadığı yeri sorgulamak, gerçek anlamda sizi oralı yapar.
Yaşadığımız Didim ilçemizi de deprem yönünden sorgulamak bir vatandaşlık görevimiz olması yanında yaşadığımız yere sevgimizin de bir işaretidir.
Hele ilçenizde gazetelerde yazılar yazan, sosyal medya üzerinden Didim’in gündemini halka ulaştıran biriyseniz; sizin üzerinize de büyük sorumluluklar düşüyor…
***
Didim ilçemiz deprem bölgesinde…
Yakın geçmişinde 1955 yılında Didim Balat merkezli 6.8-6.9 şiddetinde yıkımlara ve ölümlere neden olan bir deprem yaşamış. 1955 yılında yörede yaşanan deprem felaketi sonrasında “Hisar” olarak adlandırılan Apollon Tapınağı çevresindeki yerleşim yeri 1961 yılında dağıtılan Afet evleriyle 1 km güneyindeki alana taşınmış.(Şimdiki merkez, merkez cami ve çevresi)
***
Aydın ilimizde önemli diri fay hatları var. Her ne kadar Didim ilçemizde diri deprem fay hatları gözükmüyorsa da; Didim ilçemiz Söke- Kuşadası- Milas – Ege Denizi ve Adalarda bulunan diri fay hatlarıyla çok yakın komşudur… Bu faylarda olacak depremler; Didim’i de çok etkileyecektir…(Örneğin: Adana ve Diyarbakır deprem faylarında olmadığı halde; çevresindeki şiddetli depremden çok etkilendiler)
Didimli Gazeteci Umut Kaşan’ın Deprem Bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un Didim üzerine mesajlarını paylaşmış.
ÜŞÜMEZSOY:“ İkaria, Sisam, Kuşadası, Söke, Aydın'a uzanıyor. Nazilli'ye devam ediyor. Fay İkaria tarafından kırılırsa zarar daha az olacaktır. Fakat Aydın tarafından kırılırsa zarar büyük ölçüde olur. Kuzeyde Selçuk ve Güneyde Didim de etkilenir." Demiş.
Zaten yaşadığımız süreçte, Didim ve çevresinde olan depremleri önemli şekilde hep hissediyoruz…
Öte yandan yine yakın tarihte yaşadığımız ve Didim ilçemizde de şiddetli olarak hissettiğimiz; Sisam adasında meydana gelen ve İzmir'de büyük yıkıma yol açan 6.9 büyüklüğündeki deprem sonrası Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, dikkatleri Aydın'ın Efeler, Nazilli ile Kuşadası ilçelerine dikkat çekerek “Bu üç yerden birinde yıkıcı bir deprem olması şaşırtıcı olmaz” demişti.
***
Didim’in geçmişinde yaşadığı yıkıcı depremler, yakın çevresindeki diri fayların şiddetli depremler üretme olasılığı ve bilim adamlarımızın da bölgemize dikkat çekmeleri bizi Didim ilçemizde olası deprem gerçeğiyle baş başa bırakıyor…
***
Hız kesmeden, yerel ve genel anlamda hızlı bir betonlaşmanın içinde olan Didim İlçemizde depremlere yönelik bir çalışma, bir öngörü, depreme dayanıklı ev yapma, Yapı stokunun depreme dayanıklılığı yönünde yerel yönetimin elinde bir yapı envanteri var mı yok mu merak ediyoruz…
Ülkemizin yapı müteahhitlerinin cenneti olduğu söyleniyor ya; Didim yereli de herhalde birinciliği alır…30 yıl öncesinin köyünü, ülkemizin dört bir yanından gelerek ve adlarına müteahhit denilen, vasıfları tam olarak bilinmeyen kişilerce Didim beton yığınına çevrildi. Bu yapıların ne kadarı depremlere dayanıklı, ne kadarının hemen yıkılması, ne kadarının güçlendirmeyle kurtarılacağına, ne kadarının kentsel dönüşüme uğrayacağına yönelik Belediyemizin bir envanteri var mı? Ya da bu konuda bir çalışması var mı bilmiyorum. Öğrendiğim ya da bu yönde bir açıklama yapıldığı zaman sizlerle paylaşacağım…

DİDİM TALAN EDİLİYOR…
Didim’in zeytinlikleri, makilikleri, dağı, taşı, sahil boyları; merkezi hükümet tarafından Ankara’da masa başında parsel parsel, Didimliler’in geleceği düşünülmeden, deprem gibi felaketler göz ardı edilerek, toplanma alanları bile bırakılmadan talan edilircesine betonlaştırılmak üzere satılıyor… Tanrının elinin değdiği bu güzel alanlar, plansız, programsız, para hırsıyla doğayı katleden insanların eliyle git gide çirkinleşiyor…
Sahil bandındaki, kamu kuruluşlarına ait alanlar, boş hazine arazileri , Akbükten, Manastır koyuna, Fevzi Paşadan Balat’a kadar uzanan alan içindeki doğal bitki örtüleriyle, delice zeytinleriyle özelleştirme dairesi aracılığıyla betonlaştırma planlarıyla satılıyor…
Bu gidişle, sahil bandında halkın denize gireceği bir yer kalmayacak, bu bant Ankara’dan planlanmış otellerle dolacak… Didim susuz, yeşilliksiz, bir felaket halinde toplanma yeri bile bulamayacak bir çaresizliğe düşecek…
***
SİYASET, İNŞAAT SEKTÖRÜNDEN NEMALANIYOR…
Bu yazıyı okurken, bana kızıyor, beni felaket tellalı olarak da suçluyor olabilirsiniz. Canınız sağolsun… Ben de bir öngörüyle yazıyorum bu yazıyı ki; gelecekte başımıza gelmesin diye…
Didim ilçemizden öncelikle özelleştirme dairesi elini çeksin. Kıyılarımızı, zeytinliklerimizi, makiliklerimizi betonlaştırmasın. Zaten betona boğulmuş bir kent görünümündeyiz. Bu haliyle buraya turist gelemeyeceği gibi Didim halkını da zor günler bekliyor olacak…
Şimdi diyeceksiniz ki; bu betonlaşmaya, yeşil alanların, sahil kıyılarının betonlaşmasına dur diyecek bir örgütlenme yok mu?
Ülkemizde yerel yönetimler yani Belediyeler inşaat sektöründen nemalanıyorlar. Para gelen yere belediyeler de göz yumuyorlar. Zaten şöyle bir Belediye meclis üyelerine ve Siyasi partilerin il ilçe yönetimlerine bir bakınız çoğu inşaat müteahhitlerinden oluşuyor… Belediyeye ait spor kulüplerine de bu şirketler, finansör olarak bir imtiyaz- bir kolaylık- sağlıyorlar kendilerine… Bu açıdan bakıldığında Belediyeler beldelerinin betonlaşmasına, doğal dokuların, yeşil alanların yok olmasına fazla kulak asmıyorlar…
Didim yerelimizde doğa katliamına, çarpık plansız, betonlaşmalara, çevre kirliliği yaratan işletmelere, planlara, uygulamalara ve kıyı yağmalarına karşı toplumun yararlarını gözeterek mücadele eden bir DİDİM DERNEĞİMİZ var.
Didim Derneği; bu yönde Didimlilerin katkılarıyla çok sayıda dava açtı bu davaların bazılarını kazandı; bazılarında yürütmeyi durdurdu. Bazılarını kaybetti ve bazılarını da üst mahkemeye taşıdı. Devam eden dava süreçlerinin yanında yeni davalar açmanın da hazırlığı içinde… Didim Derneği gücünü, Didim sevgisinden, Didim halkından ve doğa ve çevre sevgisinden alıyor. Partiler üstü bir anlayışla Didim’in doğasını korumak, çevre sorunu yaratan kuruluşlarla, mücadele ediyor. Çarpık plansız, sağlıksız yapılaşmalara, kıyı talanlarına, denizi kirleten balık çiftliklerine, denizin çöpçüsü Deniz patlıcanları talanına karşı bir mücadelenin de içinde… Didim Derneği gibi yaşanılası bir çevre için mücadele eden derneklere her zaman yardımcı olmak bir görevimiz olmalı…

Yazarın biri “vaktim olsaydı, daha kısa yazardım” demiş. Benim fazla bir zamanım olmadığı için biraz uzun yazdım.
Yaşanılır bir çevrede, korkusuzca, sağlıklı olarak, birbirimizle, barışık kardeşçe yaşamanın yollarını bulmak hepimizin görevi olmalı…
Yaşamımızı zora sokan, bizleri sömüren sömürgenlere, para pul uğruna doğamıza, canımıza, sağlığımıza zarar verenlere karşı hep sorgulayıcı olmalıyız…
Yaşadığımız yerelin yönetimini de hep sorgulayarak; yaptığı çalışmaları, planları, programları zihnimizde değerlendirmeyiz…
Didim deprem bölgesinde; Didim’de ve çevresinde olacak bir deprem Didim’e büyük zarar verebilir. Didim Belediyesinin bu yönde yaptıkları çalışmaları bilmek istiyoruz. Konut stokundaki tüm yapıların deprem riski yönünden değerlendirilerek bir envanter çıkarılmasını istiyoruz.
Ayrıca; Didim Belediyemizin bu betonlaşma hızını kesmesi yönünde bir çalışmanın içinde olmasını da umuyoruz…
Görüşmek üzere…