(Yasalara rağmen, Didim Halkını yok sayan, Turizm şirketlerine her türlü serbestliği ve özgürlüğü veren yönetimler, Didim kıyılarının işgal edilmesine göz yumuyorlar…)

***

Yasalarımıza göre: Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.

***

Yasalar böyle diyor ama yasaları dinleyen kim… Güçlü olanlar bir yolla kıyıları rahatlıkla işgal ediyor, yönetimler de mevcut yasalara rağmen, bu durumlara göz yumuyorlar…

Kıyılarda yaşayan halkı dışlayarak, yok sayarak, halka kıyıları yasaklayarak turizmin gelişeceğine sananlar var ülkemizde…

Didim kıyılarından sürekli bir yürüyüş yapamazsanız, ilerde mutlaka önünüzü uyduruk çitler, parmaklıklar, otellere ait kıyılardan denize uzanmış iskeleler karşılar sizi... Tüm bunlara rağmen buradan geçmeye çalışırsanız hop! Nereye gidiyorsunuz diye bir özel güvenlik önünüzü çevirir… Daha çirkini halkın o bölgeye geçmemesi için açılmış derin hendekler ve çeşitli yüksek bariyerler, telörgüler karşılar sizi…

“Esir gibiyiz kendi yurdumuzda haramiler kesiyor yollarımızı”

***

Geçenlerde; bir arkadaş “ne haber Didim’in muhtarı” dedi bana… Doğrusu bu kavrama önce güldüm ama sonrada hoşuma gitmeye başladı…

Yaşadığınız yere sahip çıkma duygusu gerçek anlamda sizi oralı yapar.

Bu duygu ve düşünce içinde yaşadığınız çevrede gezip tozarken; gördüğünüz çirkinlikler, çarpıklar, takılır kalır beyninize… Ve sizi bu konuda yazmaya zorlar… Yazmakla birlikte biraz rahatlarsınız… Yazdıklarınız dikkate alınır mı? Halkına tepeden bakanlar tarafından yazılarımı okuyup “o da kim oluyor” diyenler oluyor elbette… Yazdıklarımdan sonra beni telefonla arayarak konuyu tartıştığımız Belediye başkanlarımız da oldu… Netice bazı projeler Didim kamuoyunda tartışılır hale geldi ve bu sayede halkımız bu konuda bilgilenmiş oldu…

***

Didim Köyhizmetleri kıyıları, Didimliler’in her mevsim piknik yapmak, denize girmek için arabalarıyla gittikleri çok önemli bir kıyı şerididir.

Bu kıyı şeridi oteller yapmak için bir şirkete verilmişti. İnşaatı devam etmekteydi, inşaat makinelerinin çıkardığı gürültüler piknik yaptığımız alana ulaşıyordu.

Bizim gibi piknik yapmak için Didimli aileler buraya piknik yapmak için gelmişlerdi.

Ailemizle birlikte Piknik yerine yerleştikten sonra, meraklıyım ya! Sırt çantama yerleştirdiğim fotoğraf makinemi, birkaç biramı ve olası çöpleri toplamak için aldığım çöp torbamla birlikte her zaman defalarca yürüdüğüm kıyı şeridinden, o zamanlar daha bitmemiş devam eden otel inşaatına doğru kıyı şeridinden “doğa yürüyüşüme” başladım… Bu arada da bir bira açarak susuzluğumu gidermeye çalışıyor hem de yürüyorum.

Ve karşıma bir kulübe, kulübeden de genç bir güvenlik çıktı… Hop! Nereye gidiyorsunuz, elinizde birayla dedi…

Elimdeki biranın farkına vardım. Geçmeme engel olan biraydı galiba… Elimde su olsa sonuç değişir miydi dedim güvenliğe şakavari… Burdan geçemezsiniz burası özel mülk dedi güvenlik…

Eh, bazı zamanlar eylemci yanım ağır basıyor ya…Ben yıllardır buradan geçtim, şimdi de geçerim dedim ve yürüdüm…Arkamdan kararsız bir sesle, “dönmezseniz, şimdi güvenlik merkezine haber veriyorum sizin için çok kötü olur” dedi güvelikçi…Haber ver gelsinler diyerek ve biramdan da bir yudum çekerek yürümeye başladım…Çıkardım fotoğraf makinemi, fotoğraflar çektim kıyı şeridine yerleştirilmiş otele ait iskeleleri, tam kıyı-deniz şeridine sıfır yerleştirilmiş otel müşterilerine ait ahşap görünümlü şezlongvari oturakları…

Oturdum denize sıfır bu oturaklara fotoğrafladım Akbük’ü karşıma alan manzaraları…

Evet, güvenlikçi sözünü tutmuş olmalı ki; biri kravatlı üç kişi birden başımda bitiverdi.

Kısa selam ve sohbet faslından sonra beni yazılarımdan tanıdığını söyledi bir görevli…Sohbet faslında rüzgarın etkisiyle denize doğru eğilmiş ve çok güzel bir görüntü oluşturmuş “ardıç ağacımın yerinde olmasına sevindiğimi söyledim gelenlere ve de yıllardır her gelişimimde fotoğrafladığım bu ağacımdan da kimse ayıramaz beni dedim…”Gördüğünüz gibi ağacınız sapasağlam ve koruma altında ağabey, istediğiniz kadar oturun ve sonra da gidin” diyerek uzaklaştılar benden…İlerde üçlü bir sohbet faslı kurdular, doğrusu ne konuştuklarını çok bilmek isterdim…

Ve kıyılar benim diyerek inadına biraz daha fazla oturdum kıyıda ve sonrada piknik yaptığımız yere döndüm. Piknik sonrası çevre temizliğimizi yaparak dönüşe geçtiğimizde; bir daha bu kıyılara gelemeyeceğimiz hissiyle hüzünlendim. Zaten piknikçiler gelmesin diye yollara kasisler yapmışlardı…

***

Didim, yaklaşık 90km kıyı şeridinde 60 koya sahip…

Kıyı şeridinde, karar vericilerin çokluğu ve kargaşası, bu alanlardaki sorunları artırıyor.

Didim’in merkezindeki, Altınkum sahili bir halk plajı niteliğindeyken, buranın korunması konusunda da sıkıntılar yaşanıyor… Küresel ısınma ile birlikte sanki Altınkum kumsalı küçülmüş gibi görünüyor gözümüze… Bu yetmiyormuş gibi, Altınkum sahilinin iki tarafını da paralı su sporları yaptıranlar işgal etmiş durumda… Bu su sporlarının kiralanmasından, ve güvenirliliğinden tutun da Altınkum’da denize giren ailelerin bu su sporları araçlarından tedirginliği sorun olmaya devam ediyor…

Didim Amfi Tiyatronun yapıldığı 2. koy, Halkın çok yönlü olarak yararlandığı bir koy haline geldi. Amfi Tiyatro ve önünde oluşturulan yeşil piknik alanı halkın önemli bir uğrak yeri olmuştur. Ayrıca piknik alanının altındaki kumsal yeni bir düzenlemeyle halkın hizmetine sunulması Didimlileri sevindirdi.

Ve yine bir gün yolum buraya düştü sırt çantamla… Aylardan Mart güneşlenmek için iyi bir hava var. Bu arada denize girenler de var. Bir arkadaş grubuna rastladım ve bir sohbet faslı başladı…

O da ne, Amfi Tiyatro’nun altındaki bu sahili ellerinde ölçü aleti ve not defterleri olan üç kişi kumsalı ölçüyorlar ve kayda geçiyorlar… Öyle ya meraklıyım ya, kolay gelsin dileğimle yaklaştım onlara, kısa sohbet faslından sonra niçin ölçüldüğünü sordum. Burası Milli Emlak’a ait bu ölçtüğümüzü alana şezlonglarını koymaları için bir otele kiraya veriyoruz dediler…Ne diyeceğimi bilemedim, iyi çalışmalar diyerek ve arkadaşlarımın meraklı bakışlarıyla yanlarına döndüm…

***

Özet olarak; Kıyıların kullanım hakkı yasalarımızın da belirttiği ölçüde herkesindir. Ne yazık ki Didim kıyıları bir düzensizlik ve kuralsızlık içinde işgal edilmiş gibidir… Kıyılar Didim halkına kapatılmış, Didim’e turisttik amaçla gelen beşyıldızlı otellerin müşterilerine açılmış gibidir…

Bu konuda, Didim’i yönetenlere de büyük sorumluluklar düşmektedir.