Buradaki öncelikli sorun düşman kim? Düşman olarak nitelenmek istenenler kamu yararına aykırı hareket edenler mi? Yoksa dar bir grubun çıkarı için kamu yararını savunanları suçlayanların yaratmak istedikleri bir illüzyon mu? Aynı kapsamda sorulacak soru;temel demokratik haklar mı, güvenlik mi? Aynı ülkenin farklı konum ve koşullarda olan vatandaşlarının bir kısmı nasıl düşmanlaştırılır?
Düşman ceza hukukunu tartışmak istiyorum. Delilsiz suçlama, sözde yargıya ceza ile başlama, sonradan delil yaratmaya çalışma; fiili durumlar ve somut olgular yerine soyut ve olabilirlikler üzerine yapılandırma(!) Algılara oynama temelinde cezalandırarak suçlama, alışılmış yöntem ve kuralları atlama(!) Bu konuyu açıklar mısınız?
“Düşman ceza hukuku, Alman hukukçu Günther Jakobs tarafından ortaya atılan bir kavramdır. Bu anlayışa göre, bazı bireyler hukuk öznesi olarak değil, tehdit unsuru olarak değerlendirilir ve devletin güvenliği öncelikli hale gelir.
Düşman Ceza Hukuku’nun Temel Özellikleri:
- Delilsiz suçlama ve cezalandırma: Geleneksel ceza hukukunda suçun işlendiğine dair somut deliller aranırken, düşman ceza hukukunda potansiyel tehdit oluşturan bireyler cezalandırılabilir.
- Fiili durum yerine soyut olasılıklar: Suçun işlenip işlenmediğinden çok, gelecekte işlenebilecek suçlar dikkate alınır.
- Hukuki güvencelerin askıya alınması: Sanıklar birey olarak değil, düşman olarak görülür ve temel hakları sınırlandırılabilir.
- Devletin güvenliği önceliklidir: Hukukun amacı, suçluyu cezalandırmaktan çok, toplumu korumak ve tehlikeyi bertaraf etmek olur.
Bu anlayış, özellikle terörle mücadele yasaları, olağanüstü hal uygulamaları ve önleyici tutuklamalar gibi durumlarda kendini gösterir. Ancak, hukuk devleti ilkeleri açısından ciddi eleştirilere de maruz kalmaktadır.”
Güvenliği öncelikli olarak vurgulanan devlet, normal bir demokratik devlet niteliklerine sahip midir, yoksa söz konusu olan devleti ele geçiren küçük bir azınlığın çıkarının güvenceye alınması çabası mıdır?
“Bu, oldukça önemli ve tartışmalı bir konu! Düşman ceza hukuku anlayışı, devletin güvenliği öncelikli hale getirdiği durumlarda ortaya çıkar ve genellikle demokratik hukuk devleti ilkeleriyle çelişebilir.
Demokratik Devlet mi, Güçlü Azınlık mı?
- Demokratik Devlet: Hukukun üstünlüğü, bireysel haklar ve özgürlükler korunur. Ceza hukuku, suçun işlendiğine dair somut delillere dayanır ve herkes eşit şekilde yargılanır.
- Güçlü Azınlık Yönetimi: Devletin güvenliği gerekçesiyle bazı bireyler veya gruplar düşman olarak görülür ve hukuki güvenceler askıya alınabilir. Bu durum, siyasi veya ideolojik amaçlarla kullanılabilir.
Bazı hukukçular, düşman ceza hukukunun otoriterleşen yönetimlerin bir aracı haline geldiğini ve siyasi muhalifleri bastırmak için kullanıldığını savunuyor. Özellikle önleyici gözaltılar, delilsiz suçlamalar ve orantısız cezalar, demokratik hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmanın göstergesi olabilir.”
Bu noktada, devletin güvenliği ile bireysel haklar arasındaki dengeyi nasıl kurmak gerektiği büyük bir tartışma konusu. Senin bu konuda özel bir görüşün var mı?”
Konuya ilişkin görüşüm şu; uygulanan temel politikalarla vatandaşlar arasındaki farklılıkların uçurumlara dönüşmesine müsaade edilmemelidir. Yani, temel hakları her koşulda gözeten bir yapılanmanın tercih edilmesi gerekir. Sosyal yaşamda, eğitimde, sağlıkta hiçbir ayrımcılık yapılmamalıdır. Fırsat eşitliği titizlikle ve koşulda gözetilmelidir. Adil paylaşımdan bir ödün verilmemelidir. Kimsesizlerin kimsesi olması gereken cumhuriyet kendisine gerek duyulduğu her hal ve noktada devreye girmelidir. Farklılıklar bilinçli bir biçimde algılanarak kabul edilmeli ve hiçbir koşulda ayrıcalıklı kişi veya kesimler yaratılmamalıdır(!) Hizmetlerde eşitlik ilkesi ödünsüz olarak uygulanmalıdır…
Son sorum ve aldığım yanıt şöyle:
Dördüncü kuşak temel haklar nelerdir?
“Dördüncü kuşak temel haklar, teknoloji ve bilimdeki hızlı gelişmelerle ortaya çıkan yeni insan haklarıdır. Önceki kuşak haklardan farklı olarak, genetik mühendisliği, yapay zeka, çevresel sürdürülebilirlik ve bilgi güvenliği gibi alanları kapsar. Genel olarak şu hakları içerir:
- Dijital haklar: Bireylerin çevrimiçi gizlilik ve veri koruma hakkı.
- Biyoteknoloji ve genetik haklar: Genetik değişiklikler, biyomedikal müdahaleler ve etik sınırlarla ilgili haklar.
- Çevresel haklar: Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı.
- Yapay zeka ve robot hakları: AI kullanımının etik sınırları ve insan haklarıyla uyumu.
- Uzay hakları: Uzay araştırmalarının insan hakları çerçevesinde yürütülmesi.
Bu haklar, modern toplumun yeni sorunlarıyla birlikte gelişmeye devam ediyor. Belirli ülkelerde hukuki çerçeveleri oluşturuluyor. Senin özel olarak ilgini çeken bir alan var mı?”