Konuyla ilgili TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilcisi Hasan Kuru ile röportaj gerçekleştirdik.


Son aylarda bölgemizde gerçekleşen depremlerle ilgili bilgi verebilir misiniz?
 Dünyanın devinimi için depremler olması gereken doğal bir olaydır.  Doğa olaylarının  afet olabilmesi, insan ve canlı üzerindeki etkisi ile alakalıdır. İnsanların yerleşim yerlerinde yaptıkları imalatlar, yerleşim yerleri seçimi doğa olaylarının afete dönüşmesini birinci derecede etkilemektedir. Afetlerle mücadele hususunda 99 depreminden sonra belli ölçekte gelişmeler olmasına rağmen doğa olaylarının can ve mal kaybına yol açmasını engellemek adına çok da ileriye gidebilmiş değiliz. Doğa olayları açısından, vatandaşlarımızın düşünmesi gereken  depremlerin oluşundan ziyade,  yaşam alanlarının daha güvenli hale getirilebilmesi ile ilgili gerek kamu idaresinde ve gerek yerel idareden çabalarına arttırılması ve yapılması gerekenlerin bir an önce hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamak yönünde baskı yapmak olmalıdır. Kentlerimizde doğal afetlere karşı can ve mal güvenliğmizden emin olunan bir yaşam güven ortamı sağlanmalıdır. Herhangi bir doğa olayı karşısında, yaşadığı yerden ve kent yapılaşmasından emin ise vatandaşımız ve doğa olayının afete dönüşme riskinden herhangi bir endişe duymaz ise kamu güvenliği sağlanmış demektir.Kamu ve yerel idareleri vatandaşlarımızın herhangi bir doğa olayından endişe duymayacağı şekilde önlemler alması gerekiyor ki vatandaşlarımız her doğa olayında bunu sürekli dile getirmesinler. Gelişmiş bir ülke olmanın nihai hedefi bu olmalıdır.

Aydın’da 300 bin sazan suyla  bu­luş­tu Aydın’da 300 bin sazan suyla bu­luş­tu


 Doğa olaylarının afetlere dönüşmemesi hususnda alınan önlemlerden biri olan Yapı denetim sistemi yapıların kontrolü için yeterli mi ? yapı denetim sisteminde jeoloji mühendisleri görev almamasının etkilkerinden bahsedebilirmisiniz?
 Özellikle yapı denetim sisteminde jeoloji mühendisinin İskam edilmemesi, yer bilimlerinin göz ardı edilmesi, doğa olaylarının neredeyse tamamının yer kaynaklı olmasına rağmen zemin ve yer bina ilişkisini sağlanmadan sadece binayı denetleyen bir sistemle afetleri afetlere karşı önlem alabileceğimizi düşünmek gerçekten çok büyük bir hatadır.  Bu hatanın bedelini çeşitli afetlerde ülkemiz sürekli ödüyor. yer seçimi ve bina yer/ zemin ilişkisinin en güzel ve acı örneklerinden bir tanesi izmir depremi esnasında Seferihisar'a yaklaşık 17 kilometrelik bir mesafede deprem Odak noktası olması rağmen Seferihisar'da bir kişi Tsunami de vefat etmiş,  ama 60-70 kilometre uzaklıkta Bayraklı'da binalar yıkıldı, insanlarımız öldü.


 Seferihisar sağlam sağlıklı bir zemine oturmuş,  yapı genel itibariyle  düşük katlı yapılaşma olmasına rağmen, İzmir bayraklıda kötü bir zemine ve sağlıklı olmayan yüksek katta bir yapılaşma söz konusu olmasının acı tecrübelerini yaşadık.  Zemin ne bina ilişkisi kurulmadan yapılan denetlemelerin hiçbirinin faydası olmadığını hala kamu idaresi kabul etmiyor. Daha ağır bir ifadeyle Zemin de bina kontrolünün beraber yapılmadığı, zemine uygun bina yapılmadoğı, yapı denetim sisteminde Jeoloji Mühendisliği aktif olarak bulunup görev yapmadığını  sistemde hiçbir yeni bina güvenlidir diyemeyiz. Bunun bedelini ödüyorüz.
 Yerel idare için konuşursak özellikle siyasi kurumlar olmaları,  norm kadroların yeterli olmaması, ekonomik durumları sebebiyle gerekli kontrollerin ve iyileştirme çalışmalarının yapılamadığı/ yapılmadığını görüyoruz.  Yeni yapılarda gerekli kontrol iyileştirmeleri yapılmaması sıvılaşma alanlarında heyelan alanları gibi kentimizi de ilgilendiren sorunlu  alanlarda yeni yapıların dahi güvenli olduğunu söyleyemeyiz. Geçmiş yıllarda doğa olaylarının ciddi anlamda can ve mal kayıplarına sebebiyet verdiği, depremler, su baskınları ve taşkınlarda yüzlerce vatandaşımızında öldüğünü gördük. 
Son olarak jeolojojik zemin etüdlerinden itibaren belediye , yapı denetim firmaları ortak çalışma ve etkin kontrol mekanizmasının yerbilimleri jeoloji mühendisliği disiplini ile zemin yer- bina kontrol mekanizması şeklinde yürütülmesi kamu güvenliği açısından çok geç kalmış bir gerekliliktir.


 Devam etmek gerekirse tüm anlattıklarımızdan gerek belediyelerimizde gerek kamu idaresinde yapı denetim sisteminde yer biliminin olmaması Jeoloji mühendislerinin istihdamının olmamasından dolayı afetle mücadelede depremler başta olmak ülkemiz yeterlidir diyemeyiz. Özellikle yapılaşmalarımızın, şehir merkezlerinin birçoğunun aktif fay hatları üzerinde olması, bir deprem/fay yasamızın olmaması Jeoloji Mühendisliği disiplinin yer bilimlerinin tüm dünyada afetlerle mücadelede ana disiplin olarak kabul edilmesine rağmen Türkiye'de ötelenmesi özellikle beton lobisi ve bazı meslek odalarının etkilerinden dolayı bu işi bir çıkar bir iş kapısı olarak görülmelerinden dolayı afetlerle mücadelede etkin olarak mücadele edilememektedir. Her platformda dile getirmemize rağmen maalesef sistemi Sadece yapıyı denetlemekle kısıtlı bırakıyoruz Halbuki asıl sorunumuz zemine uygun yapı yapabilmek bunu idrak edebilmiş değiliz. 99 Eğer milatsa yıl 2022 hala bu konuyu tartışıyoruz Aslında tartışılması gereken bir konu olmamasına  rağmen ve bu durumun sonucu olarak yeni yapılar dahil olmak üzere sadece yapıyı denetlediğimiz için güvenlidir diyemeyiz. Sistemin bütün olarak denetleyebilmemiz gerekiyor bu noktada ciddi bir eksikliğimiz var.


Diğer bir konu vatandaş olarak neler yapılabilir buna bakmak gerekirse bu da çok sorulan sorulardan bir tanesi vatandaşlarımız, eğer yeni bir yapı satın alacaksa özellikle zemin kontrol hizmetlerinden yeterince faydalanıp faydalanmadığını, buna uygun yapılaşmanın yapılıp yapılmadığını, zemin probleminin var olup olmadığını, yapı kontrolünün doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığını ve herhangi bir afette yapısının zarar görüp görmeme ihtimalini mutlaka uzman bir mühendis ya da  uzman kontrol firmasından bu hizmeti alabilir. Vatandaşlarımızın bireysel çabaları bazı durumlarda  yeterli olamıyabiliyor. Yapılaşma alanlarımız, yapılaşmaya çok elverişli olmayabiliyor, heyelan bölgesi, sıvılaşma görülebilen alanlar olabiliyor ya da başkaca sıkıntılar hasıl olabiliyor. 
Eski bir  bir yapıda oturan vatandaşlarımızsa özellikle afet anında yapı  dayanımının ne olacağı ile ilgili piyasada uzman kuruluşlar ve firmalardan destek almalıdırlar. Yapılarından karot örnekleri, zemin etüd ve statik analizler yaptırarak zemin ettiklerine göre statik yapının uygunluğunu ve taşıyıcı dayanımını test ettirmek suretiyle herhangi bir afet anında nelerin yaşayabileceğini öğrenebilirler.
 Ülkemizin geldiği noktada özellikle vatandaşlarımızın alım gücü düşünüldüğünde afet karşısında yapılarımızn durumunu öğrenmenin ve bunun durum sonucu doğuracağı etkilere karşı gerekli önlemlerin alınması açısından  yeterli sonuç doğurmayacağını düşünüyoruz. Bu noktada vatandaşlarımız önlem almak adına yapabileceği çalışmalara rağmen, devletimizin özellikle ranta dayalı değil, ihtiyaca dayalı kamu güvenliğine dayalı geniş çaplı kentsel dönüşüm projeleri yaparak zamana bağlı olarak vatandaşlarımızın sıkıntılarını gidermelidirler.Güvenli alanlarda şehirleşmelerin belki orta ve uzak vadede olmak üzere planlanıp yapılması yanlış alanlarda yapılan şehirleşmenin doğru alanlara doğru kaydırılması gerekmektedir.
Bu çalışmalar uzun zaman almasına rağmen planlanarak zamana yayılarak  peyderpey vatandaşlarımız  daha güvenli bir çevrede hayatlarını idame etsinler.


 Vatandaşlarımızın yapacağı bir konu daha var Özellikle depremler başta olmak üzere sel felaketleri Kaya düşmesi heyelan Çığ ve her türlü felaketlere karşı yerel idare ve kamu idaresini düşünce tarzları ne olursa olsun görev ve sorumlulukların tam yapmaya davet etmelidirler.kamu idaresini doğa olaylarının afete dönüşmemesi hususnda vatandaşlarımızın yanın da olmaya ve gerekli çalışmaları yapmaya davet etmelidirler. afetler olduktan sonra acı ve kayıpları geri döndürebilmek mümkün olmamaktadır.
Jeoloji mühendisleri odası Aydın il temsilciliği olarak  Yapı denen firmalarında jeoloji mühendisi hizmeti alınması ile ilgili bir çalışma yaptık, aydın dahilinde yapı denetim firmalarımızın birçoğunda şu an hizmet satın alınıyor.Belediyelerimize jeoloji mühendisi görevlendirilmesi ile ilgili çalışmalar yaptık ve çoğu belediyelerimizde mühendisi görevi yapıyor. Fakat yeterli olmadığını düşünüyoruz. Krumların işbirliği içerisinde belli yasal çerçeve alt yapı niçerisinde eşgüdüm halinde çalışabilmelidirler.
 Eski yapılarımızın durumu bunların yenilenmesi yeni alanlara taşınması insanlarımızın zarar görmeden gelecekte yeni ve güvenli yaşam alanlarında yaşamlarını idame edebilmelerini temin etmek zorundayız.Sadece yapıyı denetleyerek afetlerle mücadele edebileceğimize inanmyoruz.Bu çokdoğru değil bu noktada vatandaşımız sorumluluk alıp bu konuda gerekiyorsa hesapta sorabilmelidirler.Çünkü biz ana ve vurucu kelime olarak deprem sonrası ya da afet sonrası hatırlanmak istemiyoruz can ve mal kaybı olmadan afet başımıza gelmeden afetlerle mücadele etmek istiyoruz.
 Bu mümkünken ve tüm modern ülkelerde böyle yapılırken, biz afetten sonra devletimizin yanımızda olmasını öncelik görmüyor,afet gerçekleşmeden önlemlerin alınması ve sağlıklı kontrol mekanizmaların kurulması gerekmektedir. Öceliğimiz herzaman vatandaşlarımızın ve kamu  güvenliğinin yanında olmalıdır.Teşekkür ederim.