Tarihi eserler geçmişin sessiz şahitleridir. 
Ve aynı zamanda da bulunduğu kentinde hafızasıdır 


 

(Hitit Güneş Kursu =  Hititler’in sembolü haline gelmesine rağmen, aslında Anadolu’nun uygarlığı olan Hattilere ait bir eserdir. Hatti kralları öldükleri zaman güneş kursu ve benzeri sembollerle gömülmekteydi)
Yukarıda ki eserden yola çıkarak, Anadolu’da ki Güneşin anlamı üzerinde duralım. Güneşin Anlamı: Güneş, tüm insanlık tarihinin belki de en eski ve en genel kutsal semboldür. İlkel insan önce onu merak etmiş, önce parlak ışığa yoğunlanmış, kendini ve üzerinde yaşadığı gezeğeni anlamaya önce Güneşten başlamıştır. Dünyanın neredeyse tamamında insanlar Güneşe belli anlamlar yüklemişlerdir. Şüphesiz yaratıcı Anadolu insanı da Güneşe anlam vermek için uğraşmıştır. Anadolu’nun kurucu kültürü Hititler (Etiler) için Güneş çok derin anlamlar barındıran bir semboldür. 


Hititlerde ARİNNA ilinin koruyucu tanrıçası VUREŞEMU bir Güneş tanrıçasıdır. Hititlerin Güneş tanrısı ise İSTANUS’tur. İstanus’un diğer adı da Utu’dur. Güneş Hititlere komşu Eski Anadolu uygarlıkların da da dinsel anlamlar taşıyan bir semboldür. Örneğin Luvilerin Güneş tanrısı Şimeğe, Hurrilerin Mitra, Urartuların ise Ardini adlarını taşımaktadır. Hititlerde Güneş, bir tanrı olarak sanat ürünlerinde bile üstte, en doğal biçimiyle gösterilmiştir. İnsan biçimli Güneş tanrısının başının üstünde gene Güneş vardır. Işınlarını saçan Güneş. Hititler, Güneşe yükledikleri anlamı sembolleştirmişlerdir. Güneşi simgeleyen “SİTTARİS” adını verikleri ünlü Güneş Kursu’nu yapmışlardır. 
Güneş Kursu, ATATÜRK’ün emriyle ALACAHÖYÜK’te 1935 yılında başlayan kazılar sonunda açığa çıkartılmıştır. Güneş Kursu, Hititlerden önce Anadolu’da yaşayan Hattilere aittir. Hititlerin Anadolu’ya gelmelerinden yaklaşık 300 yıl önce yapılmış ve kullanılmıştır. Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, Hatti Kavmi’nin ise Anadolu’da Türkçe’nin de içinde bulunduğu Asyanik dili konuşan en eski kavim olduğunu dile getirmiştir. 
Hattilerden Hititlere geçen Güneş Kursu( Sittaris)  hakkında genel kabul gören iki görüş vardır. Bu görüşlerin birine göre bu, günleri ve ayları gösteren özel bir takvimken; diğer bir görüşe göre Sittar, kutsal anlamı olan bir semboldür. 
Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, Güneş Kursu hakkında şunları yazmaktadır: 4250 sene önce dini merasimlerde ya da diğer merasimlerde standart olarak kullanılırdı. Güneş Kursu’nu oluşturan yuvarlak, dünya ya da güneşi temsil ediyordu. Altta, iki adet boynuza benzer çıkıntı var ama boynuz değil; ne olduğunu kesin olarak henüz bilinmiyor. Üzerinde yer alan çıkıntılar ise doğanın çoğalmasını üremeyi temsil ediyor. Kuşlar da aynı şekilde yine doğanın çoğalmasını, doğada ki hürriyeti anlatıyor. Bunun Güneş Kursu olduğu benzer bir eserin güneş şeklinde ve ışınları yayar biçimde ele geçmesiyle anlaşıldı ve dolayısıyla bunların hepsine Güneş Kursu dendi.  
GÜNEŞ KURSU(SİTTARİS) şekil yönünden incelenecek olursa, 12 bölümlü bir kasnağın içinde sekiz dik üçgenden ve dört kareden oluşmaktadır. Karelerin çevresinde en alttaki ile yirmi dört biçim ( biri dörtgen, ötekiler üçgen) vardır. Böylece 32 dilüçgen,4 kare,1 bozuk dikdörtgen, 23 üçgen(karelerin içindekilerden ayrı) olmak üzere 60 biçimli bir bütün oluşuyor. Sittaris’in 12 bölümlü olması(kursun çevresindekiler 12 dilim) yılın 12’ye ayrılmasıyla ilgilidir. 
“Eski çağda Güneşin yeryüzü çevresinde döndüğüne inanılırdı. Sittaris’in kasnak biçiminde oluşu kasnağın çevresinde yine küçük kasnakların dizilişi Güneşin gökyüzünde dönüşü ile bağlantılıdır. Ayrıca 12 sayısının kutsallığı sorunu Sümerlerde ortaya çıkmıştır.  Hititlerden öcedir. Bu yüzden Sittaris ile 12 sayısı, güneş, 12 ay arasında inançlara dayanan çok eski bir ilişki olsa gerek. Nitekim Yazılıkaya’da bulunan bir kaya kabartmasında 12 Hitit tanrısının arka arkaya dizildiği görülür. Bu 12 tanrı daha sonra ki çağlarda yine Anadolu’da oluşan bir inancın biçimlendirdiği Olimpos Sağı’nda da görülür. Olimpos’un 12 büyük tanrısı vardır. Bunların başında Güneş’i yansıtan Zeus bulunur. Bu inanç, bu 12 yüce tanrı anlayışı Yunan- Roma uluslarına da geçmiştir. 12 sayısı ile ilgili oluşumlar arasında en önemlisi gök katlarının (burçlarının) varlığıdır. Bilindiği gibi gök katlarının 12 olduğu eskiçağlarda ortaya atılmıştı.”
Hitit kralları Güneş doğarken güneşe döner ve günlük ayinlerini yaparlardı. And içilirken Güneşe karşı dönülürdü, Htitler Arinna şehrinin Güneş tanrıçasına yalvarır, yakarır, içli sözlerle dua ederlerdi. Anadolu’nun yakın tarihinde de Alevli yurttaşlarımız bu geleneği uzunca süre sürdürmüşler ve Güneşe ve Ay’a şükür duaları yapmışlardır. 
Güneş Hititler için olduğu kadar Eski Türkler için de önemlidir. Eski Türkler Güneş ile ilgili duygu ve düşüncelerini sık sık dile getirmişlerdir. Eski Türkler Güneşe KÜN derlerdi. Sümerler ise KUN ifadesini kullanırlardı. Türkler Gök Tanrı’nın Güneşle özdeş olduğuna inanırlardı. Bu nedenle Türk hakanları Gök Tanrı’dan “Kut” almakla beraber Kök Türk hakanlarının doğan Güneşe taptıkları ve Güneşle ateşe benzetildikleri bilinmektedir.