Gençliğini çaldılar evlatlarımızın… 

Yarınsız bıraktılar gelecekleri! 

İstenmeyen ve beklenmeyen olay ve şeyler, öfkeye neden olur. Öfke, algıya bağlı bir tepki biçimidir. Bu tepki birliktelikleri yıkabileceği gibi, yeni birlikteliklerin oluşmasına da neden olabilir. Öfke aykırılıklara karşı oluşan bir tepkidir. Aykırılık beklentiye ters düşen, bilerek ve isteyerek yapılan şeylerdir. Halk için değil, halka rağmen yapılan şeylerdir. Sözünde durmamak, verdiği sözü tutmamak, öfkeye neden olan aykırılıklardandır. “Söz” birliktelikleri başlatır veya yok edebilir. Yoksulluk ve öfke aynı tabanda ardışık olarak yayılıyor. 

Birgün Gazetesinde çıkan bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum. İktidar cephesinin oy kaybı ile ilgili iki ayrı araştırma şirketine ait: 

“Daha önce AKP’ye oy verip bugün başka bir partiye oy vereceğini ya da oy kullanmayacağını söyleyen seçmeninin tutumuna ilişkin MAK tarafından son paylaşılan verilerde, yurttaşa sorulan “Neden AKP’ye oy vermek istemediği” sorusuna katılımcıların yüzde 49’u “Kızdırdılar”, yüzde 33’ü “Üzdüler”, yüzde 11’iyse “Küstürdüler” yanıtını verdi.” 

“Muhalefetin ekonomi stratejilerinde seçmene umut vermesi ve eğer biz iktidar olursak ekonomiyi düzeltiriz mesajını vermesi gerekiyor.” AKP’nin anketlerde yaşadığı oy kaybını değerlendiren Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Ertan Aksoy ise, “AKP seçmeninin erimesinde, ekonomideki çöküşün topluma yansıması tetikleyici. Ancak tek sebep bu değil. Bununla birlikte muhalefetin yeni dönemde ısrarla iktidarın yarattığı yapay gündemler yerine seçmenin gerçek gündemlerine bağlı kalması etkilidir. İktidarın bütün çabasına rağmen onların istediği konuların tartışılmasında öte kendi gündemine bağlı kalması belirleyici. Özellikle 2019’dan sonra yerel yönetimler ve genel merkezin yürüttüğü siyaset sayesinde toplumun önemli bir kısmı artık muhalefetinin yönetebileceğine dair daha büyük bir inanca sahip” ifadelerini kullandı. “ 

Küçük bir azınlık(hanedanı çağrıştıran), onun çıkarlarını koruyan küçük azınlığın yüzlerce katı başka bir azınlık(!) Bu azınlıkların karşısında çığ gibi yayılan her geçen gün daha da kitleselleşen büyük bir çoğunluk var. Bu çoğunluğun öfkesi kabarıyor… Devlet olanaklarını kullanan azınlığın taban tutma olasılığı, yok denecek kadar az. 

Hiç bilmeden(liyakatsiz)yönetme zorbalığına soyunanlarla, neyi nasıl yapacağını bilenler arasında bir tercih yapılacak. Yol ayrımındayız artık. Kısacası, kendisi için yönetemezlik ile halk ile halk için yönetim karşı karşıya! 

 

Altay Öktem’in Küçük Düşün Türkiye başlıklı “sitem” yazısından alıntıyla noktalayalım: 

“Devlet malı denizse, üşüşmüşlerse başına
Cemaatleriyle, yandaşlarıyla, vakıflarıyla
Götürüyorlarsa deveyi hamutuyla
Komşuda pişiyor binde bir ihtimal de olsa
Ucundan kıyısından bana da düşer deme
Dön de bak etrafına, götürdükleri senin malın aslında
Kurbanın olayım küçük düşün Türkiye
Kurbanın olayım bir kere de
Dürüst olmayı dene” 

Yoksullaştırılan kitlenin 6 milyon 600 bin küsurluk hanesi(Yaklaşık 25 milyon kişi ve 16 milyon seçmen), bir biçimde yardım alıyor. Ne yazık ki, bu yardımı AKP’nin yaptığını sananlar var. Oysa o yardımlar o vatandaşların hakkı ve onu tüm Türkiye’de toplanan vergilerden yani sonuçta bizlerden alıyorlar. Bu gerçeği kavramak bile yetecek… Yani yardımın kesilmesi diye bir şey söz konusu olamaz; aksine yardım daha da artırılarak ve yandaş gözetilmeden tüm ihtiyaç sahibi olan vatandaşlara verilecektir!