Şu günlerde yeni başlayan eğitim ve öğretim döneminin geçmişten günümüze uzanan eğitim ve öğretimin ülkemizde ki tarihsel sürecine bakalım. 
    SIBYAN OKULLARI 
Sıbyan Arapça bir kelime olup Sabi (çocuk) kelimesinin çoğuludur. Sıbyan Mektebi çocuklar için açılmış okul demektir. Sıbyan Mekteplerinin tarihçesi Osmanlı Devleti ile sınırlı değildir. Okul mimarilerini Türklerin geliştirildiği kabul edilse bile birçok eski uygarlıkta benzer işlevi yerine getiren mekteplerin mevcudiyetine rastlanmıştır. Özellikle Selçuklu döneminde Osmanlı dönemindekine benzer Sıbyan Mektebi modelleri sıkça gözlenmiştir. İslam aleminde genellikle medrese eğitiminin bir başlangıcı olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı devletinde kendisine uygun bir gelişme sahası bulan vakıf sistemi birçok kurumu etkilemiş ve onları şekillendirmiştir. 
           Sıbyan mektebi, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilköğretim kurumlarına verilen genel ad. Çoğunlukla cami ve mescitlerin yanında yapılırdı. İsteyen hayırseverler de sıbyan mektebi açtırabilirdi ve yönetimini vakıf eliyle sağlayabilirdi. Sıbyan Mektepleri de Fatih Sultan Mehmet dönemiyle İstanbul’a girmiştir. Sıbyan Mekteplerine Fatih döneminde sadece yetim ve fakir çocuklarının alınması şart koşulmuştur. Bu mektepleri ilk defa İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet, meşhur cami ve medreselerini tesis ettiği zaman bunların yakınında ve caminin batı tarafında bir de sıbyan mektebi yaptırmıştır. Sıbyan mektepleri beş ile 10 yaşındaki erkek ve kız çocuklarına dini bilgiler vermek ve okuma yazmayı öğretmeyi amaçlamaktadır. Sıbyan mektepleri, hemen her mahallede bir tane bulunduğundan halk arasında mahalle mektebi adıyla anıldığı gibi, çoğu taşla yapılmış binalardan olduğu için Taş Mektep ismi de verilirdi.  Bu mektepler genellikle camilere bitişik büyük bir odadan ibaretti. Bunları yaptıranlar, başta Osmanlı Padişahları ve kadın sultanlar olmak üzere, derece derece zengin olan bütün hayırsever kişilerdi. Bu kişiler camilerini, medrese ve imaretlerini, mescitlerini yaptırırken yanlarına bir de sıbyan mektebi yaptırmayı, o hayrın ayrılmaz bir gereği saymışlardır.
     1824, 1838, 1845 ve daha sonraki tarihlerde sıbyan okullarını ıslah etmek için aynı çizgide çalışmalar yapıldığını görmekteyiz. 1868 yılında İstanbul’da bir “Daru’l-Muallimin-i Sıbyan”ın açılmasıyla ilkokullara yetiştirilecek öğretmen konusunda önemli bir adım atılmıştır. Sıbyan Mekteplerinin ders programları başlangıçta Kur’an okutmak ve namazla ilgili bilgilerin verilmesinden oluşmaktaydı. Daha sonraları bu programlara yazı dersleri de konulmuştur. 
        1869 Maarif-i Umûmiye Nizamnâmesi’nden sonra devlet, ilköğretim alanında mütereddit de olsa, şu siyaseti takip etmiştir;
        a) Yapılacak yenilikleri kolayca uygulamak için, sıbyan okulları dışında İptidâî okulları açmak, 
        b) Sıbyan okullarını tedricen ve muhafazakar zümrelerin dikkatini çekmeden usûl-ü cedid üzere (yeni usûl) ders veren duruma getirmek.
        II. Abdülhamid devrinde hazırlanmış bulunan 1876 Kanun-i Esasi Anayasası’na göre ilköğretim kız ve erkek çocuklarına mecburi hale getirilmiştir. Böylece kız ve erkek çocukların eşit şekilde eğitim imkanlarından yararlanması hukuken temin edilmiştir. 1879’da Ma’ârif teşkilatında yapılan değişiklikte Ma’ârif Nezâreti bünyesinde “Mekatib-i Sıbyaniye Dairesi”nin kurulması, artık devletin ilköğretim meselesini ciddi olarak ele aldığını göstermektedir. Yine bu dönemde, ilköğretim iki kısma ayrılmıştır. Birincisi “mekatib-i sıbyaniye” olup bu okullar, usûl-ü atîka denilen eski, yani geleneksel eğitime devam ediyordu.
         Sıbyan Mekteplerinin öğretim elemanları bir hoca ve onun yardımcısı olan kalfadan oluşmaktaydı. Ayrıca bir temizlikçi HADEME (BEVVAB) ve bir MUBASSIR (çocukları evine götürüp getiren ve kavga etmelerinin önüne geçen görevli) görev yapardı.  
    Hoca ve kalfalar mahallenin en şerefli ve haysiyetli kişilerinden seçilirdi.  Osmanlı Sıbyan mektebinde eğitim ve öğretimi veren kişi gücü yerinde, zekâca üstün yaşlılardan seçilirdi. Bundaki gaye belli bir olgunluğa erişmiş kişinin kültür birikimini çocuklara aktarırken yaşlılığın getirdiği hissiyatıyla daha yakın ilişkinin rahatlıkla kurulabilmesi idi. Bu psikoloji ve fizyoloji talebe ile çok daha iyi manevi irtibat sağlanmasına imkân veriyordu. Böylelikle Sıbyan Mektebini bitiren talebe yaşından çok daha ileri bir olgunluk ve hayat bilgisi edinmiş oluyordu. 
    Sıbyan Mektebine başlama yaşı 4 yıl, 4 ay, 4 gün idi. Osmanlı bu yaş ölçüsünü uğurlu saymıştır. Mektebe başlama merasimle olur, mezuniyette de merasim ve mevlit yapılırdı. Yedi yaşına gelene kadar mahallenin çocukları bu mektebe devam ederlerdi. Eğitime Kur’an öğrenmekle başlanır, daha sonra yazı dersleri, aritmetik gibi dersler verilmeye başlanırdı. Okumayı ve çalışmayı teşvik amacıyla çalışkan öğrencilere cildi süslü cüz veya kitap hediye edilirdi. 
    
    CUMHURİYETİN EĞİTİM MÜCİZESİ
“Cumhuriyet’in yokluk ve yoksulluk günlerinde yaratılan başarı öyküsü…

    Cumhuriyet ilan edildiğinde 40 bin köyün 35 bininde okul yoktur. Okulu olan köylerde de ilköğretim ancak üç yıl sürelidir. 1939 Eğitim Şûrası’nda köy ilkokulları 5 yıla çıkarılmıştır “
    03 Mart 1924’te çıkarılan 430 sayılı Eğitim Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat ) Kanunu’yla çok başlı eğitime son verilmiştir. Aynı gün çıkarılan 431 sayılı kanun’la da Şeriye ve Evkaf Nezareti kaldırılmıştır.  “3 Mart Kanunları” ile eğitimin ulusallaşması ve laikleşmesi amaçlanmıştır.  Eğitim ve Öğretim Birliği Kanunu’yla sadece mektep – medrese ikiliğine son verilmemiş, aynı zamanda yabancı okullar ile cemaat okullarının tamamı denetim altına alınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı Türkçe, tarih ve edebiyat derslerini tüm yabancı ve azınlık okullarına zorunlu ders olarak okutmuştur.
     Not: Şerriye ve Evkaf Vekaleti Türk Hükümet sisteminde ilk yıllarda yer alan sonradan kaldırılmış bir bakanlıktır. Vekalet adındaki "Evkaf" kelimesi vakıflar anlamına gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğunda 1826 yılında kurulan bu nazırlık Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında da varlığını devam ettirmiştir. Cumhuriyetin ilanından önceki İcra vekilleri heyetlerinde ve Cumhuriyetin kurulmasından sonraki ilk hükümette bu adda bir bakanlık olmuştur. Fakat 03 Mart 1924 tarihinde 429 sayılı yasa ile bu bakanlık kaldırılmıştır. Vakıflar yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü yönetimine, din işleri de Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmiş, aynı tarihte çıkarılan bir başka yasa ile eğitim birleştirilmiş ve o güne kadar Şerriye ve Evkaf Vekaletinin denetiminde olan ve İslami usule göre eğitim verilen eğitim kurumları da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine aktarılmıştır.  6 Mart tarihinde kurulan 2. Türkiye Hükûmetinde Şerriye ve Evkaf vekaleti yoktur.
    Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedisi
    Atatürk önem verdiği eğitim işlerini en önemli ellere bıraktı. Özellikle genç Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati döneminde Rüştü Uzel,Nafi Atuf Kansu, Cevat Dursunoğlu ve İsmail Hakkı Tonguç gibi isimler çok önemli görevlere getirilmişlerdir. 1924’te Columbia Üniversitesi’nden ünlü eğitimci ve felsefeci Prof. Jonh Dewey, 1925te Alman Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Eğitim Danışmanı Prof. Kühne, 1927’de Belçika’dan ünlü eğitimci Omar Buyse davet edilerek, kendilerine Cumhuriyet’in eğitim işleri ilgili birer rapor hazırlatmıştır. Bu rapor doğrultusunda eğitim reforumuna başlanmıştır.
    1926’dan itibaren eğitim her bakımdan parasız hale getirilmiştir. 1927’de kız erkek öğrencilerin bir arada okuduğu karma eğitime geçilmiştir. 1928’de harf devrimi yapılarak Türkçe’nin yapısına uymadığından okuma –yazmayı zorlaştıran Arap harfleri yerine Etrüsk- Latin kökenli yeni Türk harfleri kabul edilmiştir. Bu harfleri halka öğretmek için 1929’da Millet Mektepleri açılmıştır. 
Genç Cumhuriyet öncelikle öğretmen ve okul ihtiyacını karşılamak istemiştir. Bir taraftan özellikle köylerde okullaşmaya gidilirken diğer taraftan ülkenin dört bir yanına açılan Millet Mektepleri, Halk Evleri ve Halk Odaları okul olarak kulanılmıştır. Buralarda halka hem okuma-yazma öğretilmiş, hemde her konuda pratik bilgiler verilmi, hem de bilim, sanat, spor, sağlık konularında eğitim verilmiştir. 
    Millet Mektepleri okulsuz köyler için Gezici Dershaneler açmıştır. Ayrıca seyyar Muallimler (öğretmenler) uygulamasını başlatmıştır. Lar öğleden önce 12-16 yaş arasında ki çocukları, öğleden sonra da 16-45 yaş arasında ki yetişkinleri eğitmekle görevlendirilmiştir. Bunlar orta öğretimi bitirenler arasından bir sınavla seçilmişlerdir. Görev yerlerine giderken kullanılmak üzere defter, kalem, kitap vs. gibi malzemeleri de yanlarında götürmüşlerdir. 
    1933’de Mesleki Teknik Öğretmen Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 1935’de köy çocuklarına okuma –yazma dışında pratik bilgiler vermek için köy okulları açılmıştır. 1937’de askerliğini çavuş olarak yapan yetenekli gençlerden köy eğitmenleri yetiştirilmiş ve okulu, öğretmeni olmayan köylere gönderilmişlerdir.  
Cumhuriyetin eğitim seferberliği sonrasında kahvelerin yerini Halkevi kütüphaneleri, köy okuma odaları almaya başlamıştır. Buralarda halka açık okuma saatleri düzenlenmiştir. Buralara gelemeyenlerinde kitaplardan yararlanılabilmesi için kentlerin değişik yerlerine kitap sergileri açılmış ve gezici kütüphaneler kurularak köylere, mahallelere kitap götürülmüştür. 1938 itibariyle Türkiye’de Kütüphanesi ve okuma odası olmayan il ve ilçe sayısı oldukça azılmıştır. 
        Cumhuriyet ilan edildiğinde 40 köyün 35 bininde okul yoktur. Okulu olan köylerde de ilköğretim ancak üç yıl sürelidir. 1939 Eğitim Şûrası’nda köy ilkokulları 5 yıla çıkarılmıştır. Cumhuriyet ilan edildiğinde tüm Türkiye’de 4894 ilkokul vardır. Bu ilkokullarda toplam 341.941 ilkokullu öğrenci vardı. Bu öğrencilerin 273.107’si erkek 62.954’ü kız öğrencidir.  Toplam öğrenci sayısının sadece  %18’ini kızlar oluşturmaktaydı. Tüm ülkede sadece 72 ortaokul, bu okullarda 5905 öğrenci var. Tüm ülkede 23 lise var. Bu liselerde 1241 öğrenci var. Mesleki ve Teknik eğitimde 64 okulda 6547 öğrenci öğretim görmektedir.
 Ortaokullarda 543, liselerde 230 kız öğrenci okuyor.  Öğretmenlerin üçte biri öğretmenlik eğitimi görmemiş. Türklerin okullarının ve öğrencilerin azınlığına karşın yabancıların çok sayıda nitelikli okulu var. 
    Bu nedenle genç Cumhuriyet daha Kurtuluş Savaşı yangını sönmeden 1922’de okullar yapmaya, basımevi kütüphaneler kurmaya başlamıştır. 1923’de 4894 olan ilkokul sayısı  1938’de 10.596’ya çıkarılmış  ve %217  oranında bir atış sağlanmıştır. 1923’te 72 olan ortaokul sayısı 283’e çıkarılmış ve % 93 artış sağlanmıştır. 23 olan lise ise 82’ye çıkarılmış ve % 357 artışa sağlanmıştır. 
    1923-1938 arasında ki 15 yılda ilkokulda okuyan öğrenci sayısı 341.000 binden 950.000 bine çıkmıştır. Ortaokulda okuyan öğrenci sayısı 5905’ten 95.000 bine, lisede okuyan öğrenci sayısı 1241’den 25.000 bine çıkmıştır. Öğrenci artış oranları ilkokulda  %283, ortaokulda %1609, lisede % 2015 olmuştur.  Orta öğretimde ki artış yükseköğretime yansımıştır. 1923’te tüm ülkede biri Darülfünun olmak üzere toplam 9 yüksekokul vardı. Bu sayı 1938’de %222 artışla 20’ye çıkmıştır. 3.000 bin olan öğrenci sayısı %433 artışla 13.000 bine çıkmıştır. Cumhuriyetin ilk 15 yılında okullaşma oranının erkeklerde %41’den %81’e kızlarda %23’den %54’e çıkma başarısını göstermiştir. 
    Öğrenci artışı 1923- 1938 arasında özellikle köylerde daha fazla olmuştur. Köy okullarında 1923 -1938 arasında ki 15 yılda 10.454’lük bir artma görülmüştür. Köy okullarının açılması ve Köy Eğitmenleri Projesi’nin hayata geçirilmesiyle köy çocuklarının eğitimi hızlanmıştır. 1923’te 40 bin köyün yalnız 5000’de okul varken 1938’e kadar  14 bin köye okul yapılmıştır.  1934’den itibaren çok sayıda kız-sanat ve yapı enstitüler, ticaret okulları açılmıştır. 1934-1935’te Kız Teknik, 1937-1938’de Erkek Teknik Yüksek öğretmen okulları açılmıştır. 1927’den 1933e kadar 5 yeni sanat okulu açılmıştır. Daha sonra sanat okulları Kız Enstitülerine dönüştürülmüştür. İlk Kız Enstitüsü 1928’de Ankara’da açılmıştır. 
    193-1938 öğretim yılında 29 olan kız ve erkek meslek okullarının sayısı, 1937-1938 öğretim yılında 50’ye çıkmıştır.  Bu yıllara ait öğrenci sayısı 3.028’den 14.759’a yükselmiştir.     Diğer taraftan kız meslek okullarına 1930-1931 yılında 717 öğrenci devam ederken 1937-1938 öğretim yılında 10.130’a yükselmiştir.  
Genç Cumhuriyet kurucu liderinin öncülüğünde eğitimde mucizeler yaratmıştır.   
 

Faydalanılan Kaynaklar
    Bütün Dünya Dergisi  sayı 192297 tarih 01.07.2014
    Akl-Kemal 5.cilt (Sinan Meydan)
1921  Maarif Kongresi (Zeki Saruhan Ankara basım  2009)
Türkiye’de Eğitim M.Nuri Odamanoğlu 1923-1960 basım Ankara 1964