Sait Faik şiir için şöyle der: “Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. İnsanı insana ancak şiir sevdirir. Yoksa cinayetler alır yürür. İnsan, insan yüzüne bakamaz olur.Şiir, insanı insana yaklaştıran şeydir.” Paul Valery’ye göre: “Şiir, çığlıkların, gözyaşlarının iç çekişlerin belirsiz olarak anlatmağa uğraştıkları şeyi veya şeyleri konuşulan dilin gerçekleriyle anlatmak ve bir yeni varlığa sahip kılmak çabasıdır” diye tarif eder. Şiiri tarif etmek kolay değildir. Ne kadar şair varsa o kadar da şiir tarifi vardır derler. Seyit Kemal Karaalioğlu’na göre: “Şiir, bizi bulunduğumuz bir ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilen yazı, ses uyumu, vezin, kafiye gibi güzellik öğeleriyle süslenmiş olup güzel hayaller taşıyan sanatlı sözlerdir.”
İşte ilahiyatçı şair Mehmet Işılak’ın “Hicrandan Vuslata” adını taşıyan bu şiir kitabında yukarıda anlattığım şiirin bütün özelliklerini görmek mümkündür. Şairin daha önce de Şair Değilim ve İşte Hayat adlı şiir kitapları da yayınlanmıştı. Şairin önceki kitaplarını da okumuş o kitaplardan şiirler alarak kültür sanat sayfasını yürüttüğüm yerel gazetelerde de yayınlamıştım. Şair Mehmet Işılak’ın bu yeni kitabını baştan sonuna kadar dikkatle okuyunca şiir yolunda bir hayli yol aldığını, tekamül ettiğini, her geçen gün daha iyiye, daha güzele gittiğini, şiirlerini ince eleyip, sık dokuduğunu, kelimeler üzerinde günlerce haftalarca çalıştığını nihayetinde en güzelini bulduğunda yayın aşamasına geçtiği görülüyor. Türkiye genelinde ve Aydın ilimizde yapılan şiir yarışmalarında Şair Mehmet Işılak’ın birincilik, ikincilik, üçüncülük ve mansiyon olarak bir hayli de ödül aldığını biliyoruz.
Hicrandan Vuslata adını taşıyan şiir kitabı 136 sayfadan oluşuyor. Kitabın içinde çok değişik konuların işlendiği, yelpazesinin gayet geniş olduğunu gördüm. Allah, Peygamber Efendimiz, Türkiye, Vatan, Bayrak, Aydın ve Aydın’ın ilçeleri Köşk, Buharkent, Nazilli; Şehitlerimiz, Ormanlarımız, Çevremiz, Aşk, Sevgi, Kadın, Erkek, İlmi ve Milli Konular, Sosyal İçerikli Konular, İnsanlık, Ölüm, Birlik, Beraberlik, Kardeşlik, Efeler ve Efelik, Sigara, Yalnızlık, Okumak ve Kitap konuları ustalıkla ele alınmış ve işlenmiş. Kitap dağdaki çobandan üniversitedeki profesöre kadar herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış, bazı İslami terimler kullanılsa da şiirin dipnotunda kelimenin anlamı verilerek okuyucuya büyük kolaylık sağlanmıştır.
Şair Mehmet Işılak şiirlerini hece ve serbest vezinle yazıyor. Hece şiirleri serbest şiirlerinden daha ağır basıyor. Hece şiirleri 4+3, 4+4, 5+5, 6+5 ve 7+7 duraklı olanları daha fazla, bunun dışında 15 li ve 13 lü heceli şiirlere de seyrek de olsa rastlanıyor. Hece şiirlerinde çapraz kafiyeler de var. Şiirleri zengin ve tunç kafiye yönünden oldukça zengin. Ara sıra da cinaslı kafiyeleri de görmek mümkün. Şair aruz veznine şiirlerinde yer vermemiştir. Şiirlerinde redif, vezin ayrımını da oldukça dikkat etmiş. Vezinle redifi birbirine karıştırmadan şiirde teknik ustalığını da göstermiştir.
Şair Mehmet Işılak Türk Milletinin birlik ve beraberliğini birçok şiirinde yinelemiş ve bu birliğin gerçekleşmesi için okuyucularına kuvvetli mesajlar vermiştir. Örneğin:
“Engelleri aşalım
Seller gibi taşalım
Tek BİRliğe koşalım
Büyüyelim el ele!
…………………..
Toprağımız anaya
Elindeki kınaya
Altaylar’dan Tuna’ya
Türk Dünyası el ele!
Aydın’da tek yayınevi olarak bilinen Cemrem Yayıncılıkta basılan kitabın kapağı karton kapak ve dört renkli olup aynı zamanda selefonludur. Şair Mehmet Işılak’a Türk Dünyasına, Türk Edebiyatına, Türk Kültürüne kazandırdığı böyle değerli bir eserinden dolayı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
-------------------- ŞİİR KÖŞESİ ---------------------
SAKARYA
Viyana bozgunuyla gün gün geri çekilen
Türkün Batı’ya karşı duruşudur Sakarya
İşgallerle yurdunun üzerine dikilen
Emperyalizmi yere vuruşudur Sakarya.
Dayanınca başkente Küçük Asya Ordusu
Süngü tak emri ile çaldı hücum borusu
Şahlandı kalbimizde atların en dorusu
Erlerin şehadete yarışıdır Sakarya.
Anadolu otağı, şehitlerin yatağı
Al kanlara boyandı yurdum baştan aşağı
Şahittir Türbetepe, Mangal Dağı, Çal Dağı
Suların kan kırmızı akışıdır Sakarya.
Kadınlar özgürlüğe sefer etti günlerce
Mermi çekti cepheye kağnılarla binlerce
Toprağın yüreğini gece gündüz dinlerce
Meclisin gemileri yakışıdır Sakarya
Askeri, kudretini milletinden alarak
Gözü kapalı düşman hatlarına dalarak
Baş koyup savunduğu sathı vatan bilerek
Düvelin defterini dürüşüdür Sakarya.
Sakarya tarihte bir kilometre taşıdır
Türklüğün ölüm kalım, varoluş savaşıdır
Millî Mücadele’de mutluluk gözyaşıdır
Kutlu yolun sonunu görüşüdür Sakarya.
Dünya tanık olmadı böylesi bir savaşa
Milletiyle birlikte Mustafa Kemal Paşa
Emsalsiz destan yazıp kanıyla dağa taşa
Ağustos’ta zafere erişidir Sakarya.
Salih ERDEM – AYDIN
------------------------------------------
ANMAYACAĞIM
Bu aşkın külünü savurdum yele
Artık hayatımı yaşayacağım
Gözyaşım dönmüştü seninle sele
Adını bir daha anmayacağım.
Yaşanmış geçmişe bakmayacağım
Bu aşkın peşinden akmayacağım
Küllenmiş ateşi yakmayacağım
Adını bir daha anmayacağım.
Acıyorum senle geçen yıllara
Hasretle düştüğüm uzun yollara
İnanmam artık sen çıkan fallara
Adını bir daha anmayacağım.
Uğruna nelerden vazgeçmiştim ben
Kalbime yepyeni aşk ekmiştim ben
Ömrüm için tek seni seçmiştim ben
Adını bir daha anmayacağım,
Yeşil gözlerine kurban olurdum
Dünyaya seninle meydan okurdum
Çok çektirdin bana inan yoruldum
Adını bir daha anmayacağım.
Emin ÇELİMLİ – ÇİVRİL
---------------------------------------
GÖZLERİNDE KAYBETTİM SEVDAMI
Gözlerinde kaybettiğim sevdamı ararım
Bulmayacağımı bile bile sevdiğim
Hal hatırını arzu ile sorarım
Cevabını vermeyeceğini bile bile sevdiğim.
Yanarım yanarım tütmez dumanım
Hiç yüzüm gülmez mi sevdiğim
Ayrılığın hasretin ile beklerim
Ağlarım, yanarım garibim sevdiğim.
Özlemle seni beklemek muradım
Mansur un darında neyi aradım
Dolaştım dünyayı adım adım
Ağlarım yanarım garibim sevdiğim.
Ayrılık ateşin yüreğimi yakar oldu
Garip gönlüm yollarına bakar oldu
Gül sineler burnum da tüter oldu
Ağlarım yanarım garibim sevdiğim.
Hüseyin ZEYBEK – DİDİM