Sol elim, tembel elim

Bir türlü okumayı, yazmayı öğrenemedin

Ne denli eğilimliysen de

Yeteneksiz, yetersiz kalmaya

Birazcık da tembelliğe dalmaya

Bak, uyarmadı deme

Değiştireceğim seni

Kıracağım direncini…

Sol elim, tembel elim

Durmayacaksın öyle bir yanda

Çolakmışçasına

Yenilmeyeceksin sağın çalımına…

“Sol” oluşundan utanma,

“Hak yolu böyleymiş” diyenlere kanma

Hak böyle olsaydı,

Yaratılmazdın be sol elim…

Bu ülkenin SOL ELİ, SOL KANADI; CHP sensin be şekerim!

Ancak parti, kendini neden bu kadar pasifize etmeye, etkisizleştirmeye ve giderek marjinalleştirmeye hevesli görünüyor? Anlayabilen, açıklayabilen varsa; beri gelsin!

Bugünlerde ülke gündeminin merkezine oturtuldun; sanki başka hiçbir temel sorun yokmuş da yalnızca sen kalmışsın ortalıkta tartışılan tek odak noktası sen oldun be CHP ! Partinin iç sorunlarının çözülmesiyle ülkenin tüm dertlerinin ve kaygılarının iyileştirileceği beklentisi yaratılıyor. Oysa 29 Ekim 1923 Cumhuriyeti'nin en önemli miraslarından biri olan CHP'nin mevcut durumu, kamuoyunda derin kaygı uyandırıyor.

Kamusal alandaki tartışmalara bakıldığında:

  • Temel ekonomik sorunlar (ekmek, elektrik, doğal gaz, mazot zamları) ve emekçinin geçim kavgası...

  • Amerika'nın uluslararası alanda Türkiye'ye yönelik sergilediği baskıcı tutumlar ve dış politika gerilimleri...

  • %99'u Müslüman olan bir ülkede Papa'nın ağırlanması gibi tartışmalı protokol konuları...

Bu önemli ulusal konuların, partinin öncelikli gündem maddesi durumuna gelmemesi, CHP'nin tüm enerjisini yalnızca İMAMOĞLU sorunsalına harcaması da başlı başına bir eleştiri konusudur.

CHP'nin Sol Kimliği ve Tarihsel Yaklaşımlarını İrdelersek...

Mart 2014 seçimlerinde MUSTAFA SARIGÜL'ün söylemini dinlerken, akıllara şu soru düşüyordu:

- CHP, NE KADAR SOL OLABİLDİ VE OLABİLİR Kİ?

O günlerde yerel yönetim seçimleri nedeniyle İstanbul'un Eyüp Sultan ilçesinde konuşan SARIGÜL'ün, "CHP'li aday, önce Allah'ın sonra halkın emrinde olmalı" içerikli söylemi oldukça ilgi çekiciydi.

Bu söylem, Eyüp'teki seçmen kitlesine yönelik bir strateji olarak, yöntem ve içerik açısından iktidar partisinin dilini taklit ettiğini düşündürmekteydi. Bu durum, partinin kendi kimliğinden ne kadar uzaklaştığının bir göstergesi olarak algılanmıştı. O dönem, bu taklitçi yaklaşım sorgulanmıştı ve daha sonra süreç şöyle işlemişti:

  • Deniz Baykal döneminde partinin çarşaf ve türban gibi konulara yaklaşımı, laiklik ilkesi çerçevesinde eleştirilmişti.

  • II. İnönü-Erdal döneminde de sol söylemlerin yanında, inanç içerikli oylar için Alevi ve tarikatlara yönelik yaklaşımların, aydınlık düşünceye engel oluşturup oluşturmadığı ve laiklik ilkesiyle çelişip çelişmediği tartışılmıştı.

  • Bülent Ecevit'li CHP'nin 1980 öncesindeki aydınlıkçı görünümüne rağmen, daha sonra DSP kimliği altında, Fethullah Gülen Cemaati ile kurduğu yakın ilişkiler ve işbirlikleri, partinin duruşu açısından önemli eleştirilere neden olmuştu.

  • İsmet Paşa döneminde "Milli Şef" uygulamaları ve dönemin Cumhuriyet gazetelerinin incelenmesiyle görülecek olan, Faşizm dönemindeki liderlik modelleriyle ilişkilendirilen uygulamalar, partinin tarihsel duruşunu sorgulatmıştı.

  • 27 Mayıs 1960 sonrasında İsmet Paşa'nın Sol söylemi tanımlarken kullandığı, "Ortanın Solu, Peygamberin Yolu" ifadesi, partinin ideolojik konumlanışı hakkında tarihsel bir ipucu vermekteydi.

Tarihsel geçmişi incelendiğinde, CHP'nin bazı dönemlerdeki politikalarının, AKP'nin mevcut söylemlerinin bir aynası ve dahası aynısı olduğu yorumunu yapmak olanaklıdır.

Hiç kuşkusuz CHP'nin tarihsel sicili incelendiğinde, bünyesindeki Sol kimliğin ve duruşun nerede konumlandığı sorusunun yanıtı henüz verilmemiştir. Parti; Sol değerleri temsil ettiğini gösterirken, politikalarında Sağ söylemlere yakınlaştıkça, sağ siyasetin gerçek temsilcileri de CHP'yi sürekli eleştiri konusu yapmaktadır.

Partinin, delege imzaları, kurultay ve liderlik çekişmesi gibi iç sorunlarını çözememesi; ülkenin temel sorunları varken CHP'nin sürekli gündemin ilk sırasına oturmasına neden olmaktadır. Muhalefet yapma çabasının, yalnızca yerel yönetimler üzerindeki çekişmelere indirgenmesi de eleştirilen bir diğer noktadır.

Kuşkusuz CHP'nin izlediği bu yol; ilk seçimlere parti başarısızlığı olarak yansıma riski taşımaktadır.

Ülkenin Atatürk'ten kalan önemli bir mirası olan CHP'nin, iç çekişmeler ve yanlış politikalar nedeniyle tarihin sayfalarına karışması olasılığı, kamuoyunda endişe yaratmaktadır. Partinin, gerçek Sol duruşunu kırıp koparmadan bir an önce gerekli beceri ve kararlılığı göstermesi beklenmektedir.