Her distopyanın bir gölgesi vardır.
Ama bazı distopyalar başka bir distopyanın gölgesinde kalır.

Ve ne yazık ki, Fahrenheit 451 distopik romanı da yıllardır Orwell’in 1984’ünün gölgesinde tutsak kalmıştır .

George Orwell'in 1984 adlı romanı; Büyük Birader’in gözetimi altında yaşamayı anlatırken, hepimizi diken üstünde oturtan bir gelecek görseli sunar ve evet, Orwell haklıdır. Ama Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’i daha sessiz, daha sinsi bir tehdide gözler önüne serer; gönüllü aptallaşma durumunu...

Orwell 1984 adlı distopyasında bizi gözetimle korkutur. Ama Bradbury’nin Fahrenheit 451 distopyası; bizi kendi umursamazlığımızla yüzleştirir.

Orwell totaliter devletin propaganda makinesini anlatır; Bradbury ise toplumun, bilgiyle bağını isteyerek koparmasını…

Orwell’in evreninde kitaplar sansürlenir, Bradbury’nin evreninde ise önemsizleştirilir.

İşte bu nedenle Fahrenheit 451 daha derin bir yaradır çünkü o distopyada;

Kitaplar yakılmadan önce unutulur.

Düşünce suç sayılmadan önce alay konusu olur.

Zihinler, zorla değil, eğlenceyle susturulur.

Bu distopik roman; neden daha az bilinir?

Çünkü Fahrenheit 451, radikal bir korku pompalamaz.
Onun dehşeti, kütüphanenin rafından sessizce çekilen bir kitabın yokluğundadır.
Bradbury bizden çığlık çığlığa bağırmamızı değil, utanmamızı ister.
Çünkü o bilir ki gerçek kıyamet, alevlerde değil; ilgisizlikte başlar.

Ben bu kitabı yalnızca okuyan değil, belleğime de kazıyanlardan ve o kitabın sayfalarındaki her kıvılcımda, her alevde şunu hatırlarım:

“Ben kitapları koruyorum; çünkü yarın, geçmişi anımsayan biri olmak zorunda kalabilirim.”

Fahrenheit 451 distopyası bugünün TikTok çağında daha da değerlidir.

Bradbury bu kitabında şunu haykırmıştı:

“Kitapları itfaiyeciler yakmaz yalnızca...
Siz okumasanız da, onlar yanar!”

Bugün distopya denince; ilk akla gelen Orwell... Evet, o bizi gözetimle uyardı.

Ama Bradbury başka bir şey yaptı; o bize kendi cehaletimizin yangınını gösterdi.

Şimdi, onun romanını Orwell’in gölgesinden çıkarmak, yalnızca bir edebi adalet değil,

düşünsel bir onarımdır, kitapların değerini anımsamak bağlamında da iyi bir uyarandır Fahrenheit 451 distopyası...

Ve son bir söz:

Çok iyi anımsıyorum; 13 Eylül 1980 döneminde, bu ülkede de kitaplar yakılmıştı.