CHP’li Yılmaz,  ülkede açlığın ve yoksulluğun sıradan bir hale geldiğini ifade ederek, Halkın yüzde 80’i yoksulluk, sefalet içinde yaşamaya mahkum edilmiş durumdadır. Bu somut tablo varken bunun sebebinin küresel bir ekonomik kriz olarak tanımlamak sadece ona bağlamak halkı kandırmaktan başka bir şey değildir.3 sene önce Hedef 2023 deyip şahlanma dönemi olacak denilirken, bugün ekonomi yönetimi iflas etmiş durumdadır. Bunun tek sebebi vardır kaynakların doğru kullanılmaması ve sermayeye aktarılan paralardır.” dedi.

CHP’li Yılmaz’ın yayınladığı basın metninin devamında ise şu ifadeler yer aldı:

Ülkede üretim yok, tarım bitmiş durumdadır. Üretimin ve tarımın bitmiş olmasının sebebi  ekonomik kriz değil; siyasi iktidarın sosyal ve ekonomik politikalarının iflas etmiş olmasıdır. Ekonomik kriz bir sonuçtur. Her şeyi algı üzerinden kurgulamak, sıcak parayı piyasaya sürmek var olan kamu iktisadi kuruluşları, fabrikaları satıp nakit üretmek geçici bir refah sağlamak dışında başka bir şey değildir. Üstelik ekonomik kriz varken tasarrufu sadece halktan beklemek, siyasi iktidarın lüks yaşam ve harcamalar konusunda geri adım atmaması, seçimde akıtılan paralar krizi faturasını halka mal etme zihniyetidir. Yapılan fahiş zamlar için 2 yıl idare edin denmesi de bu zihniyetin devam ettiğinin göstergesidir.

Gabar’da petrol ve Karadeniz’de doğal gaz bulduk deyip aylarca reklamını yaptıktan sonra akaryakıta rekor zam bindirmek ülkemize ait bir özellik olduğu herkesin malumudur. Son bir aydır akaryakıt ve doğalgazda ÖTV artışı, hemen her şeyin KDV oranlarının artırılması, TL’nin döviz karşısında değer yitirmesi ile hızlanan zam fırtınası zincirleme bir şekilde temel tüketim dahil A’dan Z’ye  tüm ürünlere yansımaya devam ediyor. Dolayısıyla tüm emekçilerin satın alma gücü, reel ücreti hızla buharlaşıyor.

TÜİK çalışma prensibini kaybetmiş iktidar tarafından kendine verilen görevi yapmaya devam etmektedir. Pazarda, çarşıda, markette, mutfakta gerçek anlamda hissettiğimiz, yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını elinden geldiğince düşük göstermeye devam etmektedir. İktidarın TÜİK vasıtası ile enflasyonu düşük gösterme, böylece milyonlarca kamu çalışanının ve emeklinin maaş-ücret artışlarını da mümkün olduğunca düşük tutma politikası TÜİK üzerinden şekillenmektedir..

 Sadece ev kiralarına baksak geldiğimiz ekonomik krizin boyutlarını görmüş oluruz. Örneğin tüm veriler kiraların son dört yılda altı kata yakın arttığını göstermektedir. Bugün özellikle büyükşehirlerde kira tutarları asgari ücreti aşmıştır. Ortalama maaş alan bir kamu emekçisi maaşının %70’ini kiraya ayırmak zorunda kalmaktadır.

Açıklanan TÜİK verilerine göre ise kira-konut enflasyonu aylık sadece %6,03 artmıştır. Oysa gerçekte sadece son bir ay içinde gıdadan, kiraya, ulaşımdan sağlığa tüm ana harcama gruplarında yaşanan zam sağanağı TÜİK enflasyon verilerini katlamaktadır.

Son bir ayda ;

 akaryakıt ürünleri %45,

 toplu ulaşım %58,

 harçlar ve vergiler %40,

ekmek %40,

damacana su-pet su %30,

gıda ürünleri, meyve ve sebze ortalama %25 zamlanmıştır.

Bu zamlar yetmezmiş gibi TBMM’den geçirilen 1 Trilyon 120 Milyar TL’lik ek bütçenin yükü dolaylı vergiler ve gelir vergisi ile yine halkın, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılmıştır. Halkımız bu ağır yükün altında ezilmektedir.

Bu yüksek zamlar, hayatın birçok alanında olduğu gibi, eğitim alanını ve bu alandaki veli, öğrenci, eğitimci ve bir bütün olarak eğitim çalışanlarını derinden etkiliyor.

Anne ve babaların çocukları için; servis ücreti, kırtasiye masrafları, harçlıklar, yardımcı kaynak alımı, beslenme, okul kıyafeti, kayıt ücreti gibi burada yazılamayan daha birçok eğitim kalemi altındaki harcamalar, sabit gelirlileri borçlanmaya itmektedir.

Üniversitelerde çok sayıda öğrenci ev kiraları ve yurt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalmıştır. “Ailesinin yaşadığı il dışında üniversiteye giren asgari ücretli ya da ortalama gelire sahip bir ailenin çocukları için barınma sorunu bütün sorunların önüne geçmiş durumdadır. Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için yeni yurtlar yaptırmak, mevcut öğrenci yurtlarının fiziki ve altyapı koşullarını iyileştirmek için kaynak ayırmayan iktidar, yıllardır arka bahçesi olarak gördüğü tarikat-cemaat yurtları söz konusu olduğunda kamu kaynaklarını kullanmaktan geri durmamaktadır.

Didim’deki okullarımız da eğitim ve öğretime hazır değildir. Birçok okulumuzun binası yıkılmış ve henüz yapılmamış durumdayken birçok okulumuz da tadilattadır. Bu okullarda okuyan öğrencilerimiz farklı okullara taşınmış durumdadır. Tadilatlar okulların kapalı olduğu dönemde yapılmamış  ve bu durum öğretmen, öğrenci ve velilerimizi mağdur etmiştir. AKP Aydın Milletvekillerine buradan sormak isteriz. Bu okulların tadilatları neden okullar kapalıyken yapılmadı?

 Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gidiyor,  birçok öğrenci de  okulda yemek yemeden günü tamamlıyor  ve eve dönüyor. Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat süreleri kısalmakta, algılamaları azalmakta, zaman zaman öğrenme güçlüğü ve davranış bozuklukları gelişebilmekte ve benzeri nedenlerden dolayı okul başarıları düşebilmektedir. Buna rağmen okullarda ücretsiz yemek için bütçe ayırmayan AKP hükümeti Emine Erdoğan öncülüğünde başlatılan “Okulumda Sağlıklı Besleniyorum” programı kapsamında çocukların nasıl dengeli besleneceğine dair videolar yayınlıyor. Yani çocuklarımızın karnını öğünle değil öğütle doyurmaya çalışıyor.

ÇEDES projesi, iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. AKP  laikliği ve laik yaşamı doğrudan hedef almaktadır. Laiklik konusundaki duyarlılığımızı, laik eğitim ve laik yaşam düşümüzü  kamuoyu ile buradan paylaşıyoruz ve siyasal iktidarın ÇEDES projesini iptal etmesi gerektiğini buradan belirtiyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler Aydın ilimizden yaktığımız ışıkla emek ve demokrasiye inanmış sendika ve sivil toplum örgütleri başta olmak üzere tüm bileşenlerin gücüyle halkımızın yanında kararlılıkla mücadele ederek Saraya ve sarayın uzantıları olan Aydın AKP Milletvekillerine başına vura vura haykırmaya devam edeceğiz.

HABER: ERGUN KORKMAZ 

Kağıt fabrikasındaki yangın söndürülemiyor Kağıt fabrikasındaki yangın söndürülemiyor

Editör: Ergun Korkmaz