Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde geçtiğimiz günlerde tarihe geçecek (!) bir oylama yapıldı. İklim Yasası Önerisi oylandı, kabul edildi, alkışlandı. Ne güzel değil mi? Artık hepimiz derin bir nefes alabiliriz, çünkü TBMM kâğıt üstünde dünyayı kurtardı.
Ama ortada çok büyük bir sorun var: O yasanın yazıldığı kağıdın altına baktığınızda, imza mürekkebi kurumadan ne yazık ki zeytinliklerin, yaylaların, meraların, kömür sahalarının altına kazma vuracak kepçenin sesi geliyor kulaklarımıza... Bir yanda YASA, bir yanda da tarım topraklarını, zeytinbağlarını korumak YASAK... Bu ikiyüzlülük, bu çifte standart; nasıl son bulacak?
Bir Temsil Krizi Olarak Oylama
YASA; 592 milletvekilinin görev yaptığı Meclis’te yalnızca 383 kişinin oyuyla geçti. Geriye kalan 209 vekil neredeydi? İklimle savaşım, ödeneklerle savaşım kadar heyecanlı gelmedi o 209 vekile herhalde… İktidar bloğunun "elleri kalkar iner" ve 383 vekilin onayı; yasanın "karbon nötr" vitrinini pırıl, pırıl parlatmaya yeter
Karbon Ticareti: Yeni Rant Sahası
Adına Emisyon Ticaret Sistemi dedikleri şey var ya… O sistem yasa bağlamında dolayısıyla kağıt üstünde karbonu kontrol altına alacak, kirleten ödeyecekmiş. Güzel masal... Ama bu coğrafyada "kirletenin ödemesi," genelde kirlettiğiyle kalıp ödemesini doğaya yaptırmasıyla bilinir, bu umursamazlık, bu sorumsuzluk, bu vurdumduymazlık sonucunda da doğa ölür. Ama kime gam? Yasa diyor ki kirleten öder, öder de ödeyeni henüz hiç görmedik.
Kömür alanları kapatılacak mı? Hayır. Beton ekonomisi duracak mı? Hayır. Birileri karbon kotasını satın alacak, sertifikasını alıp kaldığı yerden toprağı, suyu, zeytini betona boğacak.
Adil Geçişin yüzde 10’luk Makyajı
Diyorlar ki bu yasayla kurulan İklim Başkanlığı gelirlerinin yüzde 10’u Adil Geçiş için ayrılacak. Daha açık bir anlatımla maden alanlarında işsiz kalan köylü, iklim göçmeni çiftçi, kuruyan dereden balık tutamayan balıkçı için fon var! İyi de o yüzde 10 nasıl harcanacak? Kim kontrol edecek? Kim raporlayacak?
Geçmişin "fon hikâyeleri" ortadayken bu yüzde 10, bir yandan "yeşil imaj," bir yandan "siyah beton" üreten ikili rejime yeni bir ortaoyunu sahnesi mi kuracak?
Geri Çekilen Yasa, Geri Dönemeyen Zeytinlik
Anımsayın; yasa Şubat'da verildi, Nisan'da Meclis’e geldi. Tepki görünce geri çekildi. Bu halkın direncinin zaferi miydi? Belki… Ama geri çekilen yalnızca kâğıttı. Kazma, kürek , dozer "görev emri için" hazır ol durumunda bekliyordu. İşte şimdi o kazma, kürek, dozer; asla geri çekilmeyecek. Çünkü zeytinlikler "kamu yararı" bahanesiyle maden alanına, meralar enerji santraline, yaylalar turizm rantına açılacak.
Yasaya Değil, Yaşama Güvenelim
Yasa geçti, peki ya iklim?
TBMM binasının klimaları çalışmaya devam edecek. Konuşmalar bitecek. Eller yine kalkacak, inecek. Ama bu ülkenin zeytin ağaçları, dereleri, yaylaları yine direnecek. Çünkü bu topraklarda gerçek İklim Yasası'nın adı "dayanışma," "direniş" ve "toprağına sahip çıkmaktır."
Bir gün gerçekten bir İklim Yasası çıkacak. İçinde karbon borsası değil, kömür lobisi değil; köylünün, ormanın, kuşun hakkı olacak. O güne kadar savaşımımız sürecek !
Dipnot: Meclis "iklim yasası"nı onayladı diye sevinmeyin; bu yasaya ilişkin iklimin henüz verilmiş bir onayı yok!