Kitap kavramı Arapçadan Türkçe’ye alınmıştır. Bir araya getirilmiş el yazması veya basılı yaprakların tümü. Düzyazı veya şiir olarak hazırlanmış yapıt olabilir. Bazan bir yapıt bölümlerin her biri ayrı bir kitap olarak basılır.
Dijital gelişmeyle basılı kitabı olmayan öğrenci öğrenebiliyor. Her bilgi internette arama motoruyla bulunuyor. Buna rağmen bilhassa basılmış tarih kitaplarını arşivlerde iyi korumak, geleceğe ışık olması bakımından şart olmuştur.
Kitap okuyan insan, insan olma yönünde gayret gösterir. Dünyada en zor sanat insan olma sanatıdır.
Deniz kenarında, plajda okuyana az rastlanır. Bu nedenle yıllar önce bir komşunun okuduğu kitapla ilgilendim. Ne olacak hocam zaman öldürüyoruz, demişti. Bu sözü hiç unutamıyorum. Zaman kıymetlidir, öldürülmez.
Okuyan, okuduklarından ders çıkaran, neden, niçin ve nasıl sorularını sorup, cevabını araştıran demektir. Bir çocukta var olan yetenekler okuma, görme ve deneme ile geliştirilir.
Düşünce, okuma ile son şeklini alınca insan bilinçli olarak iyi ile kötüyü seçip ona göre karar verir. Bu nedenle iktidarı elinde tutanlar, okuyan yazan insanları sevmez. Çünkü bunlar her şeye evet demez, idare edilmesi güçtür.
Okulu iyi bir diploma ile bitiren insan, kendini yetiştirmeye devam ederse güvenle yere basar, dik durur ve yürüyüşünden belli olur.
Okula gitme şansı olmadığı halde okuma yazmayı öğrenmiş, kendisini çok okuyarak yetiştirmiş insanlar vardır.
Böyle insanlara hayat üniversitesini bitirmiş denir. Bugün Türkiye’de seksen yaşında olanların ana babaları çoğu bu sıralamaya girer. Terör nedeniyle Adıyaman’dan Didim’e göçmek zorunda kalan kendilerini yetiştirmiş, mantıklı karar veren ev yapı usta ve işçiler tanıdım, onlarda bu gruba girer.
İyi kitap okuyan merhametli ve adaletli olur, yardımsever ve insanları etnik veya dini inanışına göre değerlendirmez. İnsanları iyi ve kötü diye ayırım yapar.
Edebiyat eleştirmenin meslek olduğu ülkede iyi kitap seçme kolay olur. Eleştirmenler okuyucuya seçerken öncülük ederler.
İslâm, Yahudi, Hristiyan dinlerin kutsal kitapları vardır. Din uzmanlarının anlattığına göre imanda birleştirici kurallar daha fazladır. O halde diyalog insan olmayı gösterir. Kutsal kitaplar hakkında herkesin anlayabileceği açıklamalı kitaplar yazılmalıdır.
Protestan mezhebine bağlı hastane odaları dolap çekmecelerinde Almanca böyle kitap bulunuyor.
İsveç ve Danimarka’da cami ve elçilikler önünde yakılan Kuranı Kerim İslâm Organizesi, Die Organisation für islamische Zusammenarbeit (OIC), tarafından sert dille eleştirildi.
Eleştirme ve kınama doğrudur, şiddete şiddetle karşı koymak yanlıştır. İslâm ülkeleri sağ duyulu davranmalı.
BATI, Avrupa ülkelerinin de düşünce özgürlüğü diyerek, bu çirkin olayı kapatmaya, örtmeye çalışmaları da hatalıdır. İzin veren gösterilerle görevli devlet daireleridir. Kanunları, kuralları yapan ve koyan insandır, zamana ve olaylara uymuyorsa değiştirilmelidir.
Kutsal kitabı yakan Irak’tan gelen sığınmacı, kendisine ve ailesine İslâm adına terör yapanlar, şiddet uygulayanlara karşı nefretini kitap yakarak gösteriyor. O halde tedavi edilmelidir.
İslâm ülkeleri dini siyasi amaçla kötüye kullananları eleştirmeli, kınamalıdır. Kutsal kitabı olan her üç dinde kız çocuklarına okumayı menetme, kadına şiddet uygulamaya izin vermez. Bir kadını okutmak, bir aileyi okutmak anlamına gelir. Bir insanı kurtarmak, insanlığı kurtarmak demektir.
Kutsal kitabın yakılmasıyla ilgili Alman medyasında kısaca geçildi. Ciddi Alman gazeteleri eleştiri ve kınama yazdı. Fikir özgürlüğü sınırsız değildir.
Bir Müslüman, Tevrat ve İncil yakacağım, diyerek, gerçekten izin aldı. Fakat ben dikkat çekmek istedim, yakmaya elim varmaz, dedi ve böyle çirkin bir şiddete baş vurmadı.
Kitap yakma deyince, Almanya tarihi utançla anılır. 1933 yılında Milliyetçi Sosyalist Hitler rejimi, Yahudi dinine mensup yazarların kitaplarını, bir şölen halinde yaktı. Kitabı yakanlar 1942 yılından savaşın sona ermesine kadar gaz ocaklarında Yahudileri yok etme amacıyla, fabrika usulü altı milyon insanı öldürdü.
İki Almanya’nın birleşmesinden sonra Türk ailelerin evleri kundaklandı. Bugün yıl 2023, sığınmacı yurtları yakılıyor. Sağ popülistler, sözünü beğenmedikleri siyasetçilerin arabalarını yakıyorlar.
Avrupa’da karanlık Orta Çağa geri dönmemek için demokrasiye sahip çıkanlar, daha sesli ve etkili olmak zorundadır.
Zaman alır, ama tarih doğruyu buldurur. 1933 yılında yakılan kitaplar, bugün dünyada en fazla okunan kitaplardır. Yakılan alanda anı levhası, bir daha tekrar edilmemesi için uyarı görevini yerine getiriyor.
Kitap yakan, insanı da yakar!
Sevgili okuyucularım, bu satırları yazarken etrafım kütüphane gibi. Kitap kutsal olsun olmasın asla yakılmamalıdır. Nefret, düşmanlık insan ruhunu hasta yapar. Nefret, kin, düşmanlık duyguları ruh hastalığı sayılmalı ve zorunlu tedavi edilmeli. Kitap, ev, araba, sığınmacı yurtları yakan ve alkışlayanlar akıl hastanelerine konmalıdır.
Gezegenimizde tüm ülkelerde toplum, aile ve okul nasıl ve neden bu safhaya gelindi, diye kendini sorgulamalı. Küresel ticaret mümkün olduğuna göre, etik ve sosyal konularda da birlik olunmalı, küresel kültür geliştirmeli.
Ruh sağlığıyla kalın!
Bu konuda okuduğum makalelerden birkaç örnek:
Livia Gerter, Koranverbrennung: Hetze ist keine Religionskritik, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 3.8.2023
Julia Wäschenbach, Sorge vor Instrumentalisierung, Tagesschau ARD Stockholm, 3.8.2023
Pauline Voss, Koranverbrennungen in Schweden: Die Meinungsfreiheit hat Grenzen, Neue Züricher Zeitung, 18.07.2023