Böyle okucuyla konuşan bir kitabı ilk defa okudum. Çetin Gültekin Hanau katliamında ırkçı bir NAZİ katil tarafından

19 Şubat 2020 tarihinde vurularak öldürülen kardeşi Gökhan Gültekin için yazdığı kitaptan bahsediyorum.

Sanki Çetin karşımda ve bana bu belgesel romanı anlatıyor.

Kardeşi Gökhan otuz yedi yaşına gelene kadar toplum ilgi gösterilseydi, bu kısa ömrünü zorluklarla geçirmeyecekti.

Bu kitap okunarak toplum ve gençler ders çıkarsın, unutulmasın, Gökhan’ın Kitabı geleceğe yol göstersin. Nereden geldiğini, bilmeyen, nereye gideceğini de bilemez geçmişte

alınan yol, geleceğe yol gösterir. Bu nedenle bu kitap Türkçe’ye de çevrilip, Türkiye’de de okunmalı. Ki Almanya’ya gelmenin, yurt dışına gitmenin trend olduğu bir zamanda gençler hangi Almanya, hangi Avrupa/BATI diye sormadan, bilgi edinmeden yollara düşmemeli.

Dede Gültekin Kars şehrine bağlı Eleşkirt kentinde vefat edince baba İmam Hatip Okulu’nda öğrenci iken, tahsilini yarıda bırakıp, ailede babasının görevini üstlenmek zorunda kalır. Çok çocuklu aileyi geçindirmek kolay değildir. Almanya’ya konuk işçi olarak gelmek sorunu biraz daha kolay çözme şansı verir.

Anne genç yaşta evlenmiştir. Almanya’da dil bilmediği için akraba ve tanıdık ailelerle zamanı geçer. İki oğlu ve eşi için iyi, becerikli bir ev hanımıdır.

Kardeşi Gökhan’ın doğumu, varlığı Çetin’e masal gibi gelir. Artık bir amacı vardır, abi olarak kardeşini korumaktır.

Gökhan on beş yaşında okuldan ayrılmış, bir meslek öğrenimi görmemiştir. Nedeni kitapta yazılmamış, ama çok önemli. Bir genç ailesi çok arzu ettiği halde neden okula gitmek istemez, mutlaka araştırılması gerekirdi.

Gökhan çok iyi niyetli, paylaşmayı seven bir insandır. Bu güzel karakteri kötüye kullanan arkadaş çevresinin kurbanı olur.

Yakın dost sandığı bir arkadaşı tarafından bıçaklanır. Yine bir arkadaşını korumak isterken, kendisi yirmi kişilik bir grup tarafından baygın düşene kadar dövülür. Sonra yeni ehliyet alan bir otobüs şoförü fren yerine gaza basınca kazada telefon kulübesinden sıkışıp, ilk yardım ekibi tarafından ağır yaralı olarak kurtarılır.

Her üç yaralanma tedavi, fizik terapileri aile için de kolay değildir. Maddi, manevi negatif neticeleri vardır.

Yaşama sıkı sıkı bağlanması, aile sevgi ve dayanışma, dini inancıyla mümkün olur. Başına gelenleri Tanrı’dan gelen sınav olarak algılar. Bu inanç yaşama sarılmasını ve beş defa tekrar ayağa kalkmasını sağlar.

 Baba konuk işçi davranışını evde de yürütür. Çocuklarına örnek olur. Devletten sosyal yardım almayı düşünmez. Çetin kurduğu yük taşıma firmasında kardeşine iş verir.

İşleri iyi gitmeyince emekli babanın temizlik işlerinde çalışmasına dayanamayan Gökhan yine kötü arkadaş yüzünden, uyuşturucu maddesi satma suçundan iki defa hapse girer. Ailesinin yardımı ve ruhsal tedavi sayesinde, özel hayatında da mutluluğa eriştiği yılda ırkçı bir katil tarafından vurularak öldürülür.

Çetin, ailesinin ve kardeşinin hayatını olduğu gibi anlatıyor. Bu kitap örnek olmalı, gelecek nesilleri korumalı.

“Sevdiklerinin anılarında / hafızalarında yaşayan insan ölümsüzüdür, o sadece uzaktadır. Ancak unutulan ölmüştür.”      İmmanuel Kant

Gökhan adı, dini ve görünüşü nedeniyle zaten zor iş bulacaktı. Okula neden devam etmediği araştırılmalıydı. O halde gençlerin meslek öğrenmesi, okullarda iyi bir atmosfer sağlanması ile mümkündür.

Aile maddi sıkıntıya düşünce sosyal yardıma baş vurmalıydı. Ukrayna’dan, Afrika’dan gelen sığınmacılara bile sosyal yardım yapılıyor. Konuk işçiler bu ülkeye çok emek verdi, zor pis ve sağlığa zararlı işlerde çalıştı. Aile geçici bir süre sosyal yardım alsaydı, genç kötü yolda para kazanma zorunda kalmayacaktı. Diplomasız iş bulamıyordu.

Irkçı katil Hanau’da dokuz genci öldürünce, çoğunluğu temsil eden Alman halkı sokağa dökülmeliydi.

Irkçılık demokrasiyi öldüren zehirdir. Tarihten gelen sömürgecilik, köle ticareti, Almanya’nın soykırım kara leke zihniyetini kökten yok etmek oldukça zor görünüyor.

Sözün gücünü makalelerimde sık sık dile getiriyorum. Politikacılar zehirli konuşur ve basın, medya sürekli siyah sınıfı problem olarak gösteriyor, Naziler bu söz ve etkileri silahla kendinden saymadığı insanları, gençleri öldürüyor.

On yıl boyunca NSU olaylarında on Türk esnaf öldürüldü, bir günde Hanau’da dokuz göçmen gencin hayatına kıyıldı. 1980 yılından itibaren, ama iki Almanya’nın birleşmesi 1990 yılından sonra yüzlerce insan göç kökenli olduğu için ırkçı saldırılara uğrayarak öldürüldü. İltica, sığınmacı yurtları ve aileler yakıldı. Almanya orta sınıf seyirci kaldı, emniyet birimleri yavaş ve iyi çalışmadı. Olayların çoğu aydınlatılmadı.

Ne oldu da Almanya Ocak ayı 2024 yılında ayağa kalktı, uyanmaya başladı?

Yüz binlerce insan sağa, faşizme karşı sokaklara döküldü, kayda geçsin.

Almanya’nın başkenti Berlin’e yakın Potsdam kentinde bir villada 25 Kasım 2023 tarihinde aşırı sağcı ırkçılar gizli bir toplantı yaptı. Toplantının tek konusu, ülkede yaşayan sığınmacıların, Alman vatandaşı olup da asimile olmayanların, göçmen kökenlilerin toptan sınır dışı edilmesiydi. Hatta ikinci bir vatanı olmayanların Afrika’ya sürgün edilmelidir konusunda plânlar yaptıkları ortaya çıktı.

Federal Almanya Meclisinde milletvekilleri olan, sağcı parti Almanya için Alternatif (AfD), bu toplantıya katılmıştı. Sığınmacı ve göçmenleri destekleyen Alman vatandaşları da sürgün edilecekti. Toplantının Berlin-Wannsee’ye yakın bir villada, Yahudi dinine mensup olanları fabrika usulü öldürme plânı yapıldığı villaya yakın olması manidar idi. Hitler zihniyeti yeniden hortluyordu, demokrasi yok edilme plânıydı. Öldürülen altı milyon Yahudi Alman vatandaşıydılar (1939-1945).

İşte Almanya bu ortamda ayağa kalktığı Ocak 2024 tarihinde Çetin Gültekin ve Mutlu Koçak’ın yazdığı bu kitap (Geboren, aufgewachsen und ermordet in Deutschland) Almanya’da doğdu, büyüdü ve öldürüldü, başlığıyla yayınlandı.

Çetin Gültekin Hanau’da doğdu. Endüstri makineci mesleği, serbest iş yapıyordu. Yük taşımacılık yaptığı firmayı kendisi kurmuştu. 19.02.2020 tarihinden beri ırkçılığa karşı mücadele veriyor. Olayın aydınlanması için çaba gösteriyor.

Mutlu Koçak 1991 yılında dünyaya geliyor. İnformatik satıcı mesleği yanında Sosyoloji ve Siyasal Bilim okudu. Mesleğinden kalan boş zamanlarında gönüllü olarak gençlere yardım ediyor. Çetin Gültekin’i, kitabı tanıtma amaçlı toplantılara katılarak destekliyor.

Bu köşede yazdığım kitap, bazı belgesel romanların tanıtımı neticesinde, Maksim Gorki Tiyatrosu’nda oyunları gösteriliyor, Gün Tank’ın “İyimserler” (Optimistinnen) romanı gibi. Bu kitap da çok ilgi çekecektir.

“Mein Leben ist so krass, daraus kann nur ein Buch oder ein Film werden.”

“Kısa ömrüm çok acı bir dramdır. Bu öykü üzerine bir kitap yazılır veya bir film çevrilebilir.”    Gökhan Gültekin

Sevgili Çetin, öğrencim olabilirdin. Bu nedenle sen diye hitap ediyorum. Sözün bittiği yerdeyiz, sana cesaretini kırmadan yaşama devam etmeni diliyorum. Gülmeyi seven Gökhan senin de gülmeni, artık mutlu olarak mücadeleye devam etmeni isterdi.

Mutlu’yu kardeş olarak kazanman senin için büyük bir şans ve zenginliktir.

Hatırlamak, böyle gelmiş ama böyle devam edemez, demektir.

Uyanık kalın!

Bu kitap okunmalı, Türkçe’ye de çevrilmeli:

Çetin Gültekin ve Mutlu Koçak, Geboren, aufgewachsen und ermordet in Deutschland, Wilhelm Heyne Verlag, München, 2024

ISBN: 978-3-453-60666-1

www.heyne.de

Gizli toplantı konusunda mutlaka okunması gereken makale:

Ahmet Külahçı, Almanlar Uyanmaya Başladı, Hürriyet 20/21, Ocak 2024, Hürriyet Gazetesi, sayfa 12, Avrupa Gündemi.

Img317