Zirveye tırmanmak, güzeli hissetmek, doğayla haşır neşir olmak… Her köşesi çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili.. Bir de Bafa Gölü var… Önce biraz tarihinden bahsetmek gerekirse; Büyük Menderes eskiden Latmos Körfezinde denize dökülüyormuş. Bugün göl kıyısında yıkıntıları bulunan tarihi Herakleia ya da diğer adıyla Herakleia Latmos kenti de bu körfezin doğu kıyısında yer alıyormuş. Nehrin taşıdığı alüvyonların birikmesiyle Latmos Körfezi önce tuzlu göl haline gelmiş ve doğal set gerisinde toplanan fazla sularla düzeyi yükselince, kuzeydeki sığ Çerçen Koyu'nu kaplayarak alanını genişletmiş. Fazla suyunu batı ucundaki bir gideğenle Büyük Menderes Nehri'ne akıtarak yavaş yavaş bir tatlı su gölüne dönüşmüş.Göl 1978 yılına kadar bir ailenin mülküyken bu tarihte hazineye devredilmiştir.
Ege Bölgesi'nin en büyük gölü olan Bafa Gölü, yaklaşık 60 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahiptir. Doğal güzellikleriyle dikkat çeken Bafa Gölü, Büyük Menderes Nehri deltasının güneydoğu bölgesinde, Menteşe Dağlarının içine doğru sokulmuş sığ bir tatlı su gölüdür. Bafa’ya geldiğinizde, Latmos, yani Beşparmak Dağı’na doğru bu muhteşem yuvarlak kayaların arasından geçen, göl manzaraları çok güzel yürüyüş rotaları var. İşaretleri takip ederek kendiniz gezebiliyorsunuz. Tamamen Herakleia Antik Kenti kalıntılarının üzerine kurulmuş olan Kapıkırı Köyü’nü gezdiğinizde evlerin bir çoğunda yapı malzemesi olarak antik sütunlar, taşlar göreceksiniz. Biraz yürüyüş, biraz bu mistik tarihi eserleri keşif, sahilde oturmak, sandal gezisi, cafede bir çay derken zaman geçiveriyor. Dönem dönem sular çekiliyor ve gölden ağır bir koku geliyor. Bu sebeple gideceğiniz dönemi iyi araştırmanızı öneririm. Yanı başımızdaki bu güzelliğe sahip çıkıp doğasını koruyabilmemiz dileğiyle.
Bir sonraki gezi yazımda buluşmak üzere. Sevgiler
