Mantık ne zaman iflas eder? Hiç kuşkusuz, öncelikle iflas edebilecek bir mantığın olması gerekir. Yaşam gereklilikleriyle örtüşen, doğru algılarla düşünme biçimidir ki; yaşamla test edilir. Olgun ve bilinçli bireyler bu yaşamsal olumlulukları çevrelerine de iletirler. Bu bilimin yaşamda devreye girişidir!
Kültür, insanlığın mirasıyla oluşan, onaylanarak içselleştirilip yaşama uyarlanan doğrular ve yararlılar toplamıdır. Kültür doğal ortamında, yerelden yola çıkarak evrensele erişme halidir. Paylaşılması, onaylandığı anlamına gelir.
Felsefe, düşünme alışkanlığı olup, düşünme zahmetine katlananlar için; yaşama ilişkin sorunlara çözümler üreten bir insani yaklaşımdır. Bir kısım insanlar bunu tercih edince, bundan bütün insanlık yararlanır. Dahası, bu pozitif yaklaşım, doğadaşlarımızın(İnsan, hayvan, bitki, hava, su ve doğa) da yararına olur!
İyileri sadece kendi yaşamı ile ilişkilendiren, doğruyu sadece kendi bildiği ile sınırlayan; güzeli, bir biçimde sahip olunması gereken olarak algılayanlar, yaşama düşen bir leke olmaktan öteye gidemez!
İnanmak bir uzlaşma arayışıdır; mevcut inançları(aktarma yoluyla benimsetilen) sürdürmek ise, kolaycılıktır. Değişimlerin ve potansiyel değişimlerin canına okuyan bu kolaycılıktır. Bunun için, kolaycı yaklaşımlar hiç masum değildir! Çünkü yaşamın her alanını etkileyerek, insanları tutsak alırlar. Tutsaklıktan çıkış, soru sormakla başlar. Buna karşın, gerçekliklerle uyuşan kalıcı yanıtlar bulmak kolay değildir. Aslında bu sözünü ettiğimiz şey; yaşama bilimsel olarak yaklaşmaktır. Bu yaklaşımın içinde mantı, felsefe ve kültür vardır!
Sensizliğimi taşırım yokluğunda…
Dökülür baharda yaprağı umutlarımın!
Olmazlıkların öncülüdür yokluk!
Sönmeler karartır baharın şafağını!

Bu dörtlük bayramlık olsun. Tüm okurların bayramlarını kutlarken; gerçekten kutlanabilecek bayramlara erişmelerini dilerim…