Saçmalık olağan olabilir mi? Normal koşullarda bu soruya evet diyenlerin akıl sağlığından şüphe edilir. Ancak toplum bilinçli ve planlı olarak saçmalıklara alıştırılınca, saçmalık olağan gibi gözükebilir. Bu bir çökme, yıkılma ve yok olma halidir(!) Bu istemsiz olgu demokrasinin, laikliğin, hukukun, adaletin yok edilmesi ile olabilir. Meşhur bir kurbağa öyküsü var. Altında ateş yakılan kazanın içindeki kurbağa ağır ağır ısıtılan su içinde haşlandığını anlayamaz. Alışmak, alışılmış yaşamı sürdürmektir. Alıştırılmak istenen nesne, nereye ve nasıl gittiğinin farkına varamaz. Oysa kurbağa olayın farkına varsa, ısıtılmakta olan su içinde bir saniye bile kalmaz. Kurbağa koşulları algıladığı an, bir sıçrayışta kazanın dışına sıçrar. Burada farkındalığın önemi açıkça görülmektedir. Farkındalık, geleceğe müdahale etme olanağı sunar. Farkındalık eğitimle erişilen bir bilinçlilik halidir. 

Ayrıca alıştırmak olgusunun irdelenmesi gerekir. Alıştırılmak bir nevi bakar körlük yaratır. Alıştırılacak olan obje, büyük olasılıkla aklını kullanmayan ve bilimsellikten nasibini almamış olandır(!) Peki, bu noktada aklın ve bilimin yerini ne alır? Öncelikle çarpıtılmış inançlar, olma olasılığı mümkün olmayan söylenceler. Bu tür sözel aktarımlı söylencelerin olmuşluğu veya olabilirliği kanıtlanamaz. Aklını gerektiği gibi kullanmayan fakat inanma ihtiyacı içinde olanlar, aldatılmaya en yakın olanlardır. Bu gibi çeldiricilerin yanı sıra maddi olanaklar sunmak veya vaat etmek de etkili olur. Maddi olanakların, büyük çıkarların kırıntıları olduğu unutulmamalıdır. Manevi değerlerin sahipliği ile yığınları yükümlendirmek. Maddi varlıklara el koyanların varlıklarını sürdürmelerinin güvencesi, manevi değerlerin yığınlarca satın alınmasıdır. Bunların yanı sıra, akılla ve mantıkla bağdaşmayan uyduruk fetvalar üretmektir. Bu tür fetvalar insanları gerçeklikten koparmaktadır. 

Baldızla zina yapmanın nikâha bir zararının olmadığını söylemenin elle tutulur bir yanı yok. Diyanet ile ilgili olarak internete girenler yığınla saçma sorunun sorulduğunu ve bunlara da akılla ve mantıkla bağdaşmayan yanıtların verildiğini görürler. Toplumun eğitimsiz ve bilinçsiz bırakılması, yönetenlerin işini kolaylaştırır gibi gözükse de, ileride yaratabileceği zararların telafisi çok güç olur. Pandemi koşullarında aşı karşıtı olmak nasıl bir mantığın ürünü olabilir ki? 

Baldızla zina saçmalığına dönelim ve yanıtını Berrin Sönmezden alalım:         “Bir kez daha ifade edelim ki zina, Allah'ın açıkça haram kıldığı çirkin bir fiil ve büyük bir günahtır. Bu menfur davranışın aile çevrelerine taşınması, aynı zamanda korkunç bir ahlaki yozlaşma ve toplumsal felakettir. Her mümin tarafından bilinen bu kadar net bir konuda algı operasyonlarıyla zihinleri bulandırmaya çalışmak insanlık dışı bir davranıştır."(Berrin Sönmez, DUVAR)