Dünlerde sansür; kitapları yasaklamak, gazeteleri kapatmak, karşıt görüşlüleri susturmakla eşanlamlıydı. Bugünse sansür hâlâ var, hem de her yerde, ama biçim değiştirdi. Artık bilgiye ulaşamamak değil, bilgiye ulaşmanın kendisinin bizi körleştirdiği bir çağdayız.
Çünkü sorun sansür değil, saptırmadır. Bilginin engellenmesi değil, dikkatin başka yöne çekilmesidir.
ABD'de yaşayan Türk Bilim Kadını Porf.Dr. Zeynep Tüfekçi’nin çok yerinde saptamasıyla, yaşadığımız çağın krizi bir “bilgi krizi” değil, apaçık bir “dikkat krizi”dir. Bilgiye erişim tarih boyunca hiç bu kadar kolay olmamıştı. Ama hiçbir an da bu kadar savruk, dağınık, yönsüz bir dikkat dağınıklığına kurban edilmemişti.
Acaba gündem mi belirliyoruz, gündem mi oluyoruz?
İşte buna Algoritmalar karar veriyor dijital çağda... Hangi haber ön planda olacak, hangi konu görünmez kalacak? Dünlerde gazete manşetleri neye dikkat çekerdi diye sorardık, bugünlerde Instagram Reels algoritması neye “maruz kalacağımızı” belirliyor.
Bir yangın mı çıktı? Hiç kuşkusuz iki gün sonra görünmez olur. Bir kadın mı öldürüldü? Trend olduysa konuşulur. Olmadıysa sessizlik...
Çünkü artık gündemler, dayanışmayla değil, viralleşme potansiyeliyle ölçülüyor.
Ve ne yazık ki, dikkatimiz sirkleştikçe (ipteki cambaza baktırılırken hepimiz), gerçeklik buharlaşıyor.
Dahası günümüzde yaşamakta olduğumuz düzen bir bakıma duygu sömürüsü ekonomisidir.
Çünkü dijital platformlar dikkatle besleniyor. Öfkeyle, linçle, çarpıcılıkla...
Sakin, derinlikli, dikkat gerektiren içerikler geriye düşüyor.
Toplum, öfkesini bile algoritmanın belirlediği yönde kusuyor. Daha açık bir anlatımla biz düşünmüyoruz. Algoritmaların yönlendirmesiyle düşündürülüyoruz. Biz seçmiyoruz. Seçtiriliyoruz.
O yüzden bir konu hakkında üç gün boyunca “hashtag” açıyoruz; dördüncü gün yeni sansasyonla eski acıyı unutuyoruz.
Sonuç: Dikkat Dağınıklığı, Sivil Dağınıklık
Toplumsal hareketlerin ortak zemini, ortak dikkat noktalarıdır. Bir araya geliş, ancak aynı olguya, olaya ya da oluşuma dikkat çekilince gerçekleşebilir.
Ama şimdi herkesin ekranı ayrı, algoritması ayrı.
Birbirimizi bulamıyoruz.
Birbirimizi duyamıyoruz.
Birbirimize “bakamıyoruz”
Prof. Dr. Zeynep Tüfekçi bu yüzden haklı olarak uyarıyor:
“Sorun, bilgiye ulaşamamak değil; neye odaklanacağımızı bilememek.”
Peki Çözüm?
Çözüm, dijital orucu değil.
Çözüm, teknolojiyi şeytanlaştırmak da değil.
Çözüm; eleştirel dijital bilinçtir.
Çözüm; etik dijital yurttaşlıktır.
Çözüm; odaklanmayı yeniden öğrenmektir.
Çünkü dikkat yalnızca bireysel bir erdem değil, toplumsal bir inşa gücüdür.
Ne yazık ki günümüzde göz var, ama dikkat yok
Çünkü görüyoruz ama anlamıyoruz.
İzliyoruz ama katılmıyoruz.
Paylaşıyoruz ama düşünmüyoruz.
Ne yazık ki her yeni ekran, bizi biraz daha eski sorularımızdan uzaklaştırıyor.
O yüzden diyorum ki:
Geleceğin savaşımı bilgiyle değil, dikkatle kazanılacak.