Kavramları karıştırmak ve siyasi çıkarlarımızdan yana yontmak yönünde üzerimize yok…

Dünden bugüne insanoğlu bazı kavramlara  “kutsiyetler” yüklemiş…

“Şehit” kavramı da bu kutsiyetlerden biri…

Bu kavram, çoğu ülkelerde asırlardır iktidar olmanın da siyasi malzemesi olarak kullanılıyor… Şehit kavramı, din bağlantılı veya dinlere bulaştırılmış bir kutsiyet olarak egemen güçlerin; kendi çıkarları ve iktidarlarının devamını sağlamalarının da bir yolu gibidir… Asıl olan “yaşamaya” kutsiyetler yüklenmesi gerekirken; ölüme kutsiyetler yüklemek bir ölçüde de savaşların yolunu açmış olmuyor mu? Barış yerine savaş kutsanıyor bu durumda…

Şehit kavramı, İslamiyet, Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerinin yanında çok sayıda din ve öğretilerde de kendine yer buluyor…

“Şehit” kavramı Arapça’dan dilimize geçmiştir. TDK sözlüğündeki anlamı: “Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse” olarak tanımlanıyor.

Bir amaç uğruna ideolojilerini gerçekleştirmeye çalışan ve bu uğurda devrim yapmaya çalışırken ölenlere de “Devrim şehitleri” deniliyor günümüzde…

Bunun yanında mesleğini yaparken ölenlere de “Basın şehidi, eğitim şehidi vb isimler de verilmektedir…

Diğer taraftan, Dünyayı kana bulayan, Yahudilere soykırım uygulayan ve bu uğurda ölen A.Hitler’in askerlerine de şehit (Martyrer) deniliyordu. Şeriat düzeni kurmak için savaşan ve günümüzde terörist örgüt olarak adlandırılan IŞID de ölülerine şehit diyor…

***

Tarihsel süreçlerde yapılan savaşlarda; kimlerle, neden niçin savaştığını bilmeyen askerlerin ya taraf değiştirdiği ya da savaşı terk ettikleri çok durumlar olmuştur… Çanakkale Savaşı’nda çoğunluğu Anzaklar ve Müslüman Hintliler olmak üzere niçin savaştıklarını bilmeyen 16 sömürge ülkesinden asker vardı… Hintli Müslümanların, Kurtuluş Savaşımızda bize maddi destekte bulunmaları Çanakkale’de yaptıklarından vicdan azabı duymalarındandır.

Diğer taraftan dinî, ahlakî, insanî, felsefî veya politik nedenlerle askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeyi reddedenlerin “Vicdani ret hakkı” çoğu ülkede kabul görmektedir…

Ayrıca bedel ödeyerek askere gitmeyen zenginlerin yanında günümüzde de çoğu ülkede paralı askerliğe geçişler olmuştur. Tarihsel süreç içinde Avşar Ağıtlarında da kendini bulduğu gibi:

Yemen Yolu Çukurdandır
Karavana Bakırdandır
Zenginimiz Bedel Verir
Askerimiz Fakirdendir

***

Ülkelerin çoğunda Şehit ateşi daha çok yoksul evlerine düşüyor… Annelerin yüreği de hep yanıyor oğullarına…

             !

Ağlıyor Kürt’ün anası

Ağlıyor Arap’ın anası

Dağın öte yüzünde…

Ve ağlıyor Türk’ün anası

Dağın bu yüzünde…

Şehit olan oğullarına…

Ve terörist denilen diğer oğullarına da…

Üç dilde yakıyorlar ağıtlarını

Düşerken emperyalistlerin bombaları

Ayrım yapmıyor gözyaşları…

Gözyaşlarının rengi aynı…(E.Ş)

***

Gelelim küfür konusuna…

Bir Milletvekili bir şehidin yakınına küfretmiş. Öncelikle kurulan bu cümle, niyet bakımından doğru bir cümle değil… Şehidi ve yakınını ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Sanki Milletvekili şehide küfretmiş gibi bir algı yaratılıyor… Bu da iyi niyetli bir durum değil… Cümlenin ve haberin doğrusu şöyle olmalıydı. Milletvekili bir vatandaşa küfretti… Anlaşılan o ki; Şehit hassasiyeti ve kutsallığı kullanılarak siyaset yapılmaya çalışılıyor… Küfür eden önemli konumdaki bir milletvekili değil de herhangi bir vatandaş olsaydı “şehit yakınına küfredildi” denmezdi… Küfür kötü bir şey elbette… İnsanlar baskı altında olduklarında sinirlendiklerinde, öfkelerini kontrol etmede zorlanırlar ve refleks olarak küfrederler…

Diğer taraftan yaratılan bu tehlikeli algıyla,  yapılan her küfür bir şehide edilmiş gibi bir sonucu da doğurabilir… Aşağı yukarı herkes, bir şehit yakınıdır… Bu durumda kişilere edilmiş her küfür aynı zamanda şehitlere edilmiş gibi olur ki; bu doğru bir şey değildir…

***

Kavramları karıştırmakta ve kötü niyetli olarak kullanmakta üzerimize yok… Bazı kutsiyet yüklenmiş kavramları da kendi tekelimizde görme yanlışı yapıyoruz… Siyasi gücü kullananlar da kendilerine özgü yeni kutsiyetler bile yaratmaya çalışıyorlar… Yaşadığımız süreçte bunun çok örneklerini gördük…

Siyasi çıkarlar uğruna bu ülkenin hassasiyetleriyle oynamayın… Küçük bir konuyu da büyütmeyin… Küfür eden, yargıda hesabını verir olur biter…