Tarih Arapçadan Türkçe’ye giren bir kavramdır. Toplumların, ulusların uygarlıklarını, savaşlarını, iç ve dış sorunlarını inceleyen bilimdir.

Tarihçi bilim insanları araştırır, arşivlerden ve yaşayan zamanın şahitlerinden topladığı bilgileri tarih kitaplarında yazar. Tarih öğretmenleri okullarda ders verir, ki öğrenciler anlasın. Hangi meslekten olursa olsun, tarihi anlayan bugün gelişen olayların çıkış sebeplerini kavrar.

Hür Üniversitesi nezdinde tamamlama tahsili yaparken, bir meslektaşım Tarih dersini branş olarak seçemedi, çünkü o tarihte Alman vatandaşlığı yoktu. Almanya’da vatandaşlık kanun reformunun konuşulduğu bugünde, bu bilgi gençlere faydalı olabilir.

Şu anda ilgi ile okuduğum (Berlin als Kongreßstadt 1878), Kongre şehri Berlin,1878, kitabını Iselin Gundermann, arşivlerden ve eski gazetelerden derleyerek yazmış.

Kitabın konusu bugün 2024 yılında, tam 146 yıl sonra güncellik niteliği taşıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşı ancak geriye dönerek tarihe bakışla anlamak mümkündür.

Anlamak zorundayız, çünkü yakın bir ülkede çıkan savaş önce çevresine Avrupa’ya zarar verir. Silah ticareti çocuklarımızın geleceğini kısıtlıyor.

İki Almanya’nın birleşmesi sonunda Avrupa ile Rusya ilişkileri iyi olduğunda, bilhassa Sol Parti Avrupa’da askeri birlik kurulmasını önermişti. Bu birliğe Rusya dahil edilecekti.

Rusya-Ukrayna savaş öncesi İstanbul’da yapılan toplantıda Ukrayna Cumhurbaşkanı Selenskij biz NATO’ya üye olmak istemiyoruz, deseydi, belki savaş önlenebilirdi.

Kırım yarımadası Rusya için Karadeniz’e açılan bir kapıdır. Bu, tarihte her fırsatta ön plâna çıkmıştır.

Yüz yılda dört defa Rusya Osmanlı İmparatorluğu’na savaş açmıştı. 1812 Bükreş antlaşmasıyla sona eren savaş altı yıl sürmüştü. Rusya İmparatorluğu Basarabya’ı almıştı.

1828-1829 Adrianopel sözleşmesinde yine Rusya kazanmıştı. 1699 Karlofça antlaşmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu sürekli toprak kaybediyor. 1853-1856 Kırım savaşı sonunda Paris antlaşmasında, Rusya’nın ilerlemesi durduruldu. İngiltere Krallığı ve Fransa Karadeniz ve Boğazlarda söz sahibi olmak istiyorlardı.

24 Nisan 1877 Zar Alexander II. manifestosunda savaş nedenini, Balkan ülkelerinde Hristiyan dini kardeşlerin hakkını, hürriyetini koruma ihtiyacını öne sürüyordu. Halbuki o tarihte Rusya’da gazeteler, esas amacın Karadeniz’e açılma ve İstanbul ve Çanakkale boğazları geçişinde söz sahibi olma olduğunu açıkça yazıyorlardı.

Almanya İmparatorluğu savaş esnasında ve sonunda taraf tutmadı. Bu nedenle Rusya ve İngiltere antlaşmanın Berlin’de yapılmasını kabul ettiler.

 İngiltere Osmanlı ile kongreden önce gizli bir anlaşma yaptı. Kıbrıs’ta söz sahibi olursa kongrede Osmanlıyı destekleyeceklerdi. Ama kongrede verdikleri sözü tutmadılar.

Berlin Kongre sonunda İngiliz prensesi annesi kraliçe Victoria’ya kutlama mektubu yazıyor. Artık Kıbrıs’tan Hindistan’a geçiş kolay olacaktır. Anne sen de benim gibi sevinebilirsin.

Kongre 13 Haziran – 13 Temmuz 1878 arası bir ay sürüyor. Ama hazırlıkları Almanya İmparatoru Wilhelm I. iki defa suikasta uğradığı aya rastlıyor. İmparatorluğun Başbakan’ı Otto von Bismarck nezdinde emniyet birimleri çok sıkı önlem alıyorlar.

Kongrenin Alman düzenine göre muntazam yürümesi için her türlü hazırlık yapılıyor. Katılımcıların ve kongrenin resimleri çiziliyor. Daha önce İstanbul’da gördükleri örnek alınarak büfe için bir firmaya görev veriliyor.

Öncesi, esnası ve sonrası bir kitap halinde yazılırken, tarih kitaplarında sadece nerede, ne zaman ve kaybedilen topraklar yazılır. Öğrenciye ezberlemek kalır, sonra da unutulur. Bu nedenle tarih bilgilerine ilgi gösterilmez.

Osmanlı İmparatorluğuna kongrede temsil edenlerin kaybeden taraf olduğu için söz hakkı yoktur. Taraflar kıyasıya paylaşma iddiası ağırlıklı olarak İngiltere, Rusya ve Avusturya arasında geçer.

Savaş sonu anlaşmalarda pay alma hakkı olduğu halde alamadığını düşünen ülke, gelecek savaşı çıkaracaktır. Nitekim kongreden eli boş dönen İtalya 1902 yılında Trablusgarp’ı işgal etmiştir.

Kongrede yapılan toplantılar rapor halinde elle yazılmıştır. Bu nedenle çok sayıda sekreter çalışmıştır.

Berlin o tarihte bir milyon nüfusa yakın metropol sayılan bir şehirdir. Tren istasyonları çevre kent ve köylere bağlıdır.

Şehir içinde taşıma, ulaşım at arabalarıyla mümkündür. İstasyonların birbirine bağlanması daha sonraki yıllarda mümkün olmuştur. Anadolu’dan at kestanesi ağaçların (Rosskastanien) gelişi daha önceki tarihe rastlar.

Bugün bildiğimiz hayvanat bahçesinde (ZOO), toplantı aralarında akşam konserleri verilir. Her ülkenin bestelerinden müzik çalınırken, Osmanlı delegesi için Mozart’ın Türk marşı çalınır. Türk gibi hileci, kurnaz sözü getürkt kelimesi de o zamandan sözlüğe geçtiği sanılıyor.

Her ülkeden üç delege katılıyor. Delegelerin birisi Berlin’de bulunan ülkeleri temsil eden büyük elçilerdir. Bunlar toplantılarda söz sahibi olan, katılanlar. Fakat otellerde ekip olarak kalıyorlar. En kalabalık ekip İngiltere’dir.

Bahsettiğim, kaynak olarak kullandığım bu kitapta, ülkeleri temsil eden delegeler hakkında etraflı bilgi veriliyor. Kongreden önce karar gücünü elinde tutan İngiltere, Rusya, Avusturya, Fransa ve organize eden Almanya’da, Osmanlı İmparatorluğunu temsil edecekler merakla bekleniyor.

Osmanlı delege sözcüsü Alexander Karathedory Paşa Bizans kökenli, Yunan asıllı çok iyi yetişmiş, çok yabancı dil bilen bir diplomattır. Bilgi, hal ve davranışıyla sevgi saygı görmüş. Zaman zaman katılımcılar kaybeden tarafta olduğu için üzüntü duymuşlar. Devletin en üst kademelerinde deneyimi vardır.                                                                      

İkinci temsil eden görevli Sadullah Bey, Berlin’de büyük elçiydi. Hakkında bu kitapta yazıldığı gibi Türkleri hor görme, aşağılama hissediliyor. Tarihçilerimiz araştırabilir. Sadullah Bey’in bu kongrede notları var mıdır, kendisi nasıl hissetmiştir?

Üçüncü temsil eden Mehmet Ali Paşa’nın hayatı macera romanı gibidir. Alman asıllı Karl Detroit Magdeburg şehrinde liseyi bitirdikten sonra Hamburg’da gemide çalışır. O zamanki adı ile Konstantinopel/ İstanbul’da kaptanı kötü davrandığı için Padişah’a sığınır. Padişah onu korur, askeri akademide yetişmesini sağlar. Kariyer yapması daha kolay olsun diye adını değiştirir, Müslüman dinini kabul eder. Mehmet Ali Paşa Osmanlı İmparatorluğu askeri durumunu en iyi bilen bir paşadır. Kongrede ona da iyi davranılmaz. Bu tarihten altı ay sonra Bosna’da bir suikastta öldürülür.

Bugün Almanya’da Türk adı ile okulda kötü not alan öğrenciler, iş ve ev bulmada zorluk çekenlerle bir paralellik kurulabilir.

Kitapta ülkeler bugünkü adıyla geçiyor. Türkiye’yi temsil edenler kongreye katılanlara, bilhassa konserlerde hanımların işine yarayan yelpaze getirirler. Yirmi çubuğun birleşmesinden meydana gelen yelpazelere, anı olarak katılımcılar imzalarını yazarlar. Yelpaze mizah dergi ve gazetelerde konu olarak işlenir.

Kongre dili Fransızcadır, Almanya İmparatorluğu Başbakanı Bismarck kongrenin başkanı olarak U şeklindeki masa düzeninin ortasında yer alır. Osmanlı İmparatorluğu herhalde O harfi değil T harfiyle sol en uçta yerini alır. Sanat, müzik olumlu olursa Osmanlı olumsuz durumlarda Türkiye diye adı yazılır ve söylenir.

Bu kongrede Osmanlılar Avrupa güçlü ülkelerin her sözüne, gücüne evet demek, boyun eğme durumuna düşmüştür. Hasta adam zoraki hayatta kalmıştır.

Zayıf, hasta ve yaralı bir hayvan saldırıya uğrar, diğer hayvanlara yem olur. Bir insan da zayıf düşünce dostu, düşmanı tanır. Bir ülke zayıf düşünce paylaşma yarışı başlar. Kaybeden Osmanlı İmparatorluğu, kazananlar ise İngiltere, Rusya ve Avusturya olur.

Berlin Kongresi tarihinde bugüne paralel olan durumlar var. Bu nedenle tarihçilerimiz kaybedilen toprakları saymadan başka, kongre önce ve sonrası politikaları yazarlarsa, bugüne ders çıkarılmış olur.

1856 yılında Paris sözleşmesiyle sona eren Kırım savaşının detaylarını araştırmak ilginç olacaktır. Paris antlaşması Berlin Kongresine zemin hazırlamıştır.

Tarih, bugün ders almak için öğrenilmelidir. Geçmişte yapılan hatalar, geleceğin sorun ve savaşlarını hazırlar.

Hoşça kalın!

Kaynak kitap:

Iselin Gundermann, Berlin als Kongreßstadt 1878, Haude und Spenersche Verlagbuchhandlung, Berlin 1978

ISBN: 3-7759-0196-5

Osmanlı İmparatorluğu’nun kaybettiği topraklar, Kazanan Avusturya, İngiltere ve diğer ülkeleri okumak için kaynak:

Türk Tarihi 2, Osmanlı Devleti 1300 – 1600 Milliyet, İstanbul, sayfa 161-163, Rus Harbi ve Berlin Kongresi