Her zamanki satıcıdan süt aldım.  18 TL’ye aldığım süt için 27 TL istendiğini duyunca elimde olmayarak irkilmişim  Satıcı şaşkınlığımı farketmiş olacak ki, açıklama yaptı; “Yeni zamla böyle oldu” ve sonra ekledi:
-Bu böyle kalmayacak, yeni bir zam yolda.
-Sebebi...?
-Maliyetler çok yüksek, bu durumda bile üretici zararda.
-Peki,siz aracılar?
-Bizler az çok durumu kurtarıyoruz, yükün nerdeyse tamamı siz tüketicilerin sırtına biniyor.
Gündemde asgari ücret, memur ve emekli maaşlarıyla ilgili artış var.  Herkesin dilinde rakamlar; ücretli kesimler yüksek bir artış verilmesinde hemfikir.
Yanlış bir noktada diretiliyor.  Diyelim ki, yüksek bir artış sağlandı.  Maaş ve ücretlerdeki yüksek artışlar maliyetlere yansıyacak.  Sonuç yüksek enflasyon; ücretlilere verilen artışlar tez zamanda kar gibi eriyecek.  Yoksulluk daha da belleri bükecek.
Tartışılması gereken “serbest piyasa” dedikleri “kontrol edilemeyen serbest soygun sistemi”dir.  
Özelleştirmelerle yurt-içi üretim iğdiş edilmiş; üretim-tüketim zinciri dış-alıma ve de iktdarın semirttiği üç-beş süpermarketin eline teslim edilmiş.  Sürekli döviz ihtiyacı uluslararası faiz lobilerinin sermaye piyasasına egemen olmasına yol açmış.  Kazancımız; faiz lobilerine, yap-işlet-devret yöntemiyle hazineyi haraca bağlamış üç-beş yandaş müteahite, iktidarın tepelerindeki ve yüksek bürokratların ihtişamlı harcamalarına gidiyor.  O da yetmiyor, sürekli dış borçlanmalarla arabanın devrilmemesi yolunda gayret ediliyor.
Halkı yoksulluğa mahkum eden; kolay yoldan Dolar milyarderleri yaratan, “devletin malı deniz...” anlayışının eksiksiz uygulandığı  “düzen” denilen düzensizlik tartışılmalıdır.  Cumhuriyet’in ekonomik kaleleri olan fabrikaların tekrar kurulması, “Nereden buldun kanunu”nun çıkarılmasıyla yağmalanan kamu servetinin yerine konulması, gelir dağılımını adilce düzenleyen yasaların çıkarılması talep edilmelidir.
Yüksek ücretler talep etmek kalıcı olmaz; kangrenleşmiş yoksulluğu ve sömürüyü daha da ağırlaştırır.  Köktenci ve devrimci çözümleri konuşmanın tam zamanıdır.