Buralarda; Iğdır ilinde yaşayanlar O’na “temiz şehir” diyorlar.
Caddelerinde ve de hiçbir alanında çöpe rastlanmayan bir ünü var.
Geniş caddeleri, görkemli taş yapılarından hayranlıkla söz ediliyor.
Bir de –çoğunluk-yoksul halkı dikkati çekiyor.
Nahçivan, bu kentin adı.  Iğdır’a 150 km uzaklıkta, Azerbaycan’a bağlı Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Nahçivan.
Azerbaycan’ın kurucusu ve “Ata”sı Haydar Aliyev’in memleketi.
Iğdır’da ikametim sırasında pandemi nedeniyle gidememiştim, geçtiğimiz hafta bir tur marifetiyle gidip görmek nasip oldu.
Çok iyi oldu.
Nahçivan hakkında az bile söylemişler;gidip görmek lazım.
Göreceli olarak ülkemin gelişmiş bir bölgesinden bir gurup yurttaşı Nahçivan’a götüreceksiniz; kentin tamamında cetvelle çizilmiş gibi geniş caddelerini, göz kamaştıran taş yapılarını,bu yapıların en az iki-üç katı ağaçlandırılmış çiçeklendirilmiş çimlendirilmiş ve üzerinde bir tek çöp olmayan yeşil alanlarını göstererek, “İşte şehir dediğin böyle olur” derseniz çarpıcı bir örnekleme yapmış olursunuz.
Ağacıyla, yeşiliyle, temizliğiyle öne çıkan yalnızca kentin içi değil.  Nahçivan Gümrüğü’nden kent merkezine olan 70 km ve şehirden Ashab-ı Kef’e (Yedi Uyuyanlar Mağarası) olan 20 km mesafede ben ve eşim boşuna bir poşet ya da bir çöp cinsi aradık.  Yol boyunca çoğunlukla dut ve iğde ağaçları çok bakımlı ve eşit mesafede öbek öbek işçiler bu gönül açıcı çevrenin yaratıcıları.  Öyle bir temiz ve bakımlı çevre var ki, sanırsınız bu bölgenin insanları tüm işini gücünü bırakmışlar, yalnızca çevreyle ilgileniyorlar.
Yeşil alanlarda envai çeşit güller var, ancak kimsenin onlardan kopardığını görmedim.  Geçtiğimiz hafta Gülhane Parkı’nda türbanlı bayanların o güzelim laleleri vücutlarıyla ezip öylece poz verdiklerini hatırlayıp ülkem insanı adına hüzünlendim.  Yine düşündüm; bu güzelim yeşil alanları kazara bizim rantçılar sahiplense , buraları kısa zamanda Anadolu kentlerine benzetirler.
Ülke yeraltı zenginliğinin çarpık bölüşümünün yol açtığı yoksul Nahçivanlılar her türlü yoksunluğa karşın kentlerine sahip çıkıyorlar, ona gözleri gibi bakıyorlar.  Çünkü yüzyıllık sosyalizm deneyi onlara kamucu bir bilinç kazandırmış.  Çevreyi ve insanı ön planda tutan sosyalizmle, rantı baş tacı eden kapitalizmin arasındaki fark Nahçivan örneğinde pek açık gözleniyor.