İnanmak, bir çocuğun gözlerinde henüz kirlenmemiş bir sabaha uyanmaktır. Bir tohumun çatlayışında, bir nehrin kıyıya dokunuşunda adaleti aramaktır.

Umutlar çimlenince dalgalar yeşerir. Filizlenir baharlı bedenler sürgünde…

Ve gülümser kanatları martıların;

Bulut sevdasını maviliklerin yüreğine yazar.

İnanmak, kör bir bağlılık değil, gören bir sorumluluktur. Sorgulayan, düşünen, yeniden kuran bir iradedir.

Bahar akarlarında ve gül uykularındayken;

Kokulu renklerini giyinmededir goncalar…

Alevli bir su özgürlüğünde akarken denize,

Kardeşlikle buluşur dostluk ve çağlar birlikteliğe.

Çünkü inanç, eğer hakikatin izini sürmüyorsa, yalnızca yankı olur karanlıkta. Ama eğer vicdanla yoğrulmuşsa, bir halkın uyanışı olur sabaha.

Yüreğinizdeki renkler yansısın yaşamınıza,

Dokunduklarınız duysun mutluluğun sıcağını.

Paylaşabilecekleriniz olsun kendiniz için istedikleriniz;

Sürgüne dursun filizler, yeşeren umutların baharı olsun!

Ve biz, yanlışların külleri arasından doğrunun kıvılcımını ararken, şunu biliriz: İnanmak, ancak umutla birleştiğinde yaşatır insanı. Umut, her şey olma potansiyeli olan bir gelecek olabilir…