Beklenti yaşama tutunma gücü verir, bu yarım bardağı dolu görme iyimserliğidir. Bu gibi iyimser beklentilerin yaşama katkıları yadsınamaz. İstem ve beklentiler, yaşam için verilen sınavlardır. Ve tünelin ucundaki umuttur ışık! Dahası, direnme ve dayanma gücüdür umut. Umudun olmazsa olmazı zamandır. Bu zamana biz ömür diyoruz.
Yıldızlı bir gökyüzü örtünmek geceyle,
Al yeşil çarşaflarda düş çoğaltarak…
Ve gönlünün yarasına sararak sevdasını;
Omuz omuza kurtuluşun kavgasını çoğaltarak!
Ömür sadece beklemelerle geçirilirse, ona ihanet edilmiş olur. Çünkü yaşamak sadece beklemek değildir. Yaşam, yaşam sürdürme gerekleri yerine getirildiğinde anlamlı olur. Yaşamın tüm gerekleri yerine getirilirken, bir yandan da umut yeşertilir…Yani umut yaşamın bir parçasıdır. Ya da yaşam umutların serasıdır. Bunun anlamlı kılınabilmesi, umudun olabilirlikler setinde olması ile ilgilidir. Olabilirlik setinde yer almayan istem ve beklentiler umut olmaktan çıkar ve sadece boşa geçirilen bir zaman kaybı olur. Ayağı yere basmayan umut, hayal olmaktan öteye gitmez!
Bir sarmaşık dokunur yüreğin bam teline,
Filizlere seğirir dal sürgünleri barış yeşili…
Çiçeğe durur güneşe belenen kuşun kanadı;
Düşlere kucak açan sürgünler hep yollardadır!
Zenginleri varsıl kılan fakirler, fakirleri yaşama çivileyen inançlardır(!) Umut bir inanç çıktısı olduğunda; kayıplar kaçınılmazdır! Bu söylemi açımlayan dizeler şöyle; “Umudun gözleri soldu, /Bakışları söndü ansızın; /Daha yaşama doymadan, / Dönülmezi ile buluştu ayrılıkların! Bu yaklaşımı vurgulayan Lord Jacop Roothschild şöyle diyor; “Fakirler bir gün cennetin olmadığını öğrenirlerse, dünyayı yönetemeyiz!”
Bir topal dize sürüklerken umutları,
Vurgun yemiş düşlerin sonbaharıdır.
Sararan yaprağın çözülen rengindeki ayrılık,
İşkencecinin bakışlarına bulaşan, kurbanın kanıdır!
Umudun olabilir olanı dost, olmayacak olanı yaşamın düşmanıdır! Üst gelir düzeyinde olanlar her istediklerini yapma olanağına sahip olduklarından, umuda ve hayal kurma gereği duymaz. Orta gelir düzeyinde olanlar, aksak erişimler nedeniyle şikayetçidirler. İstemleri nedeniyle beklentileri var. Yoksullar araştırmayan, soru sormayan şükredicilerdir. Soruları az olduğu için gerçekleri de az olur(!) Bu nedenle hep umutlara yaslanırlar(!)
Kaybolur başkalarına benzemenin yok oluşlarında…
Hiçbir şey yapamaz umudun yaşama yaptığı ihaneti!
Geriye giden adımların ileriye götürmeyeceği bilinirken;
Gerçeklerle yüzleşmek, gerçeği yaşamak için gereklidir!
Egemenler kesinlikle sahiplendikleri veya el koydukları maddi değerlere tapınırken; orta gelir düzeyinde olanlar, beklentilerini gerçekleştirecek olan liderlere gerek duyarlar. En altta yer alan yoksullar bir yaratıcıya inanırlar. Bu dünyada bir sınava tabi tutulduklarını ve öteki dünyada bunun mükafatını göreceklerine inandırılmışlar(!)…
Arzunun sıradağları çözülür kavuşmalara,
Ve inanılmazın can yürüyüşü kılcallarda…
Yeşile durur umut yaprakta ve kırmızıya evrilir çiçekle.
Bulut sönümleri buluşur denizin kahkahalarıyla!
“Umut fakirin ekmeğidir!” demişler. Olumlu gibi yansıtılan tekil örnekler, yığınsal umutların kaynağıdır. Piyango bileti alamayan yoksular, büyük ikramiyenin kendilerine çıkabileceğini umut ederler(!)…