(***Didim Belediye Başkan Adaylarına ve Didim Seçmenlerine***)

Bir yere ait olmak, yani oralı olmak…

Nerelisiniz diye sorduklarında, gururla oralıyım dediğiniz yer…

İnsanın yaşadıkça, benzediği yer... Şair Edip Cansever’in “İnsan yaşadığı yere benzer dediği gibi”...Emek verdiğin, yürek verdiğin ve sahip çıktığın yer…

İnsanın kendisini bir yere ait hissetmesi insani bir ihtiyaçtır…

Özgür bir istekle yaşayacağınız yeri seçebilirsiniz ve yaşadıkça da oralı olursunuz ve süreç içinde oraya sahip çıkma duygularınız da gelişir…

1967 yılında Belediyelik olan Didim; ikliminin, doğasının, tarihsel dokularının, denizinin, kumsalının güzelliği yanı sıra ekonomik yaşam için de avantajlı oluşu ile öne çıkınca; ülkemizin her köşesinden ve de Dünya’nın 70 den fazla ülkesinden göç olarak “”yüzbin’in üzerinde bir nüfusa ulaşmıştır…

Bir yeri seçmek, o yere ait olmaktır der “Gündüz Vassaf…” Yerleşmek için Didim’i seçenleri de Didimli olarak düşünmeliyiz…

Didim’i seçerek geldik ama tam anlamıyla Didimli olabildik mi? Yoksa Didim’de emaneten mi yaşıyor gibiyiz? Didim ilçemizde çok sayıda kurulan hemşericilik derneklerini düşündükçe; Didim’de yaşayan önemli bir kesimin aklının geldikleri yerde kaldığını söyleyebiliriz. Bu durum; Didim’e ve Didimlilik duygusuna, yoğunlaşamamayı da beraberinde getiriyor… Duygu ve düşünceleriyle geldikleri yerlerde kalanlar; bu duygu ve düşüncelerini Didim’de kurdukları hemşericilik dernekleriyle tatmin ederken, Didimli olmayı unutuyorlar. Didim’i sahiplenme, Didim’in geleceğini, Didim’in en başta çevre sorunu olmak üzere çok çeşitli sorunlarına ilgisiz kalmaya doğru da yönleniyorlar…

Ayrıca Didim’i önemli bir rant kapısı olarak gören kesimler de; Didim’de kazandıklarını Didim’de bırakmama gibi bir alışkanlıklarıyla; Didim’i sadece bir kazanç kapısı gibi görüyorlar.

Didim’de yaşayıp da Didim’in koylarını, dağlarını, tepelerini, önemli tarihsel yerlerini görmemiş önemli sayıda insan var. Bu ve bu gibi durumlar Didim’i sahiplenme, Didimli olma duygularını zayıflatıyor ve önemli bir kesimi hemşericilik dernekleri aracılığıyla aşiretsel bir yapıyla kendi içine doğru itiyor…

İranlılar “Halını nereye seriyorsan oralısın” derler. Aynı anlamda Japonlar da; nerede yaşamayı seçmişsen orası senin için güzeldir der.

Atalarımız da doğduğun yer değil, doyduğun yer der.

Didim’in genç bir ilçe olması ve son 25 yılda çok göç alması nedeniyle; Didimlilik duygusunun hemen gelişmesini beklemek çok zor elbette… Bu süreç ancak, üç dört kuşak sonra kendini gösterebilir…

Elbette geldiğimiz yerlerden getirdiğimiz kültürel farklılıklar önemlidir ve yaşamımızın renkleridir ama bu yapılarımızı biraz törpüleyerek, başka gruplara dikte etmeyerek yaşayabiliriz… Ayrıca hemşericilik derneklerinin Didimlilik duygusunu olumsuz yönde etkilediğini de düşünenlerdenim…

Haydi gelin, Didimlilik duygusuyla; Didim’e zarar veren ve verecek olan Balık çiftliklerine, deniz patlıcanları avına, Manastır koyuna set çeker gibi betonlaşma girişimine, estetikten yoksun çarpık betonlaşmalara, yeşil doğal dokulara zarar verenlere, Altınkum Vakıfların Park-bahçe değil de Beton yığını olması planlarına ve diğer birçok çevre sorunlarına karşı hep birlikte olalım…Yerel Seçimde bu anlayışta olan Didimlilik ortak paydasıyla; Didim’i çevreci, sosyal, Didim’de yaşayan halkı önceleyerek kucaklayan siyasal partilerin adaylarına destek verelim…

Didimlilik duygusu bizi güçlü yapar…