Dün­ler­de, ka­pı­la­rın ar­dın­da sık­lık­la giz­le­nen dün­ya­lar vardı. Ka­pa­nan ka­pı­lar, hep birer “büyük sır­rın” iz­le­ri­ni taşır, içeri gi­ren­ler için bi­lin­me­yen bir dün­ya­nın anah­tar­la­rı­nı sunar, dı­şa­rı­da ka­lan­lar ise me­rak­la bek­ler­di. Di­ji­tal çağla bir­lik­te, ka­pı­la­rın ar­dın­da kalan dünya biraz daha açık du­ru­ma geldi, ama bu “açık” olma du­ru­mu­nun da bir be­de­li var mı, var. Dev­le­tin ka­pı­la­rı bir tıkla kar­şı­mı­za gel­di­ğin­de, bunu ger­çek­ten bir ola­nak ola­rak mı gör­me­li­yiz? Yoksa bu, yal­nız­ca dı­şa­rı­da ka­lan­la­rı daha derin bir di­ji­tal uçu­ru­ma sü­rük­le­mek­ten başka bir şey değil mi?
Her şey “Bir tık”la baş­la­ya­bi­lir, de­di­ler. E-dev­let de­di­ği­miz di­ji­tal hiz­met­ler plat­for­mu, dev­let ka­pı­sın­da­ki iş­lem­le­ri par­mak uç­la­rı­mı­za ge­ti­ri­yor. Be­le­di­ye­ye git­mek, vergi bor­cu­nu­zu sor­gu­la­mak, SGK prim­le­ri­ni­zi kont­rol etmek, da­ha­sı emek­li­lik baş­vu­ru­su yap­mak bile bu kadar kolay mı? Bunu di­yen­ler büyük ola­sı­lık­la di­ji­tal okur-ya­zar­lı­ğı olan, hızlı in­ter­net bağ­lan­tı­sıy­la ya­şa­mı­nı sür­dü­ren, tek­no­lo­jiy­le ba­rı­şık bir top­lum ke­si­mi... Ama “Bir tık”la her şeyin hal­lol­du­ğu­nu söy­le­yen­ler, ne yazık ki diğer ta­raf­ta di­ji­tal uçu­ru­mun için­de­ki ke­si­mi gör­mez­den ge­li­yor­lar. Di­ji­tal­leş­miş bir dün­ya­da, tek­no­lo­ji­yi an­la­ma­yan bir köylü ya da in­ter­ne­ti kul­lan­mak­ta zor­la­nan bir yaşlı; bir tık­la­ma ile iş­lem­le­ri­ni nasıl ya­pa­cak? Di­ji­tal­leş­me ku­rum­la­ra ko­lay­lık­la eri­şim sözü ver­dik­çe; ger­çek ya­şam­da ka­pı­lar yal­nız­ca bazı ke­sim­le­re açı­lı­yor, geri ka­la­nıy­sa dı­şa­rı­da bı­ra­kı­lı­yor. Ne acı­dır ki bu dış­lan­ma, e-dev­le­tin sun­du­ğu ola­nak­la­rı bir düş, belki de kabus du­ru­mu­na ge­ti­ri­yor.
E-dev­le­tin “her­kes için ko­lay­lık sağ­la­mak” içe­rik­li savı; ge­nel­lik­le ço­ğun­luk için ger­çek­lik­ten ol­duk­ça uzak bir söy­lem... Çünkü "Di­ji­tal okur-ya­zar­lık" henüz, her an her­ke­sin edin­miş ol­du­ğu bir be­ce­ri değil. Haydi di­ye­lim ki “Di­ji­tal Dev­let” yurt­taş­la­rın iş­lem­le­ri­ni ko­lay­laş­tı­ra­cak. Ama ya te­le­fo­nu­nu nasıl kul­la­na­ca­ğı­nı bil­me­yen çok sa­yı­da­ki 70'lik­ler ne ya­pa­cak ya da in­ter­ne­te eri­şi­mi ol­ma­yan kır­sal­da ya­şa­yan yurt­taş­la­rın du­ru­mu ne ola­cak? Onlar ne ya­pa­cak? Dev­le­tin sun­du­ğu bu “ka­pı­lar,” yal­nız­ca di­ji­tal­le­şen dün­ya­ya ayak uy­du­ra­bi­len­ler için açık, di­ğer­le­ri­ne ise bu "ko­lay­lık" ula­şı­la­ma­yan lüks bir ürü­nün rek­lam kam­pan­ya­sın­dan başka bir şey de­ğil­dir.


E-be­le­di­ye uy­gu­la­ma­la­rı, di­ji­tal dev­ri­min be­le­di­ye hiz­met­le­ri­ne yan­sı­ma­sı ola­rak kar­şı­mı­za çı­kı­yor. Her­ke­se de­ni­yor ki “bir tıkla” be­le­di­ye­niz­le ile­ti­şi­me ge­çe­bi­lir, şi­ka­yet­le­ri­ni­zi bil­di­re­bi­lir, di­lek­çe ve­re­bi­lir, hatta be­le­di­ye baş­ka­nı­na di­rekt ula­şa­bi­lir­si­niz. Ama “her­kes” der­ken, kim­ler­den söz edi­li­yor? E-be­le­di­ye uy­gu­la­ma­sı­nın sun­du­ğu hiz­met­le­re eri­şim; her an eşit­lik­çi mi, adil mi? Her­ke­sin di­ji­tal okur­ya­zar­lı­ğı var mı? Bir köyde, in­ter­net eri­şi­mi ol­ma­yan, akıl­lı te­le­fo­nu ol­ma­yan ya da di­ji­tal plat­form­lar­dan kor­kan bir yurt­ta­şın; be­le­di­ye hiz­met­le­ri­ne nasıl ula­şa­ca­ğı ger­çek­ten be­lir­siz. Bu so­run­la­rın yanı sıra di­ji­tal­leş­miş bir be­le­di­ye­ci­lik, ada­le­tin ve eşit­li­ğin önün­de­ki en­gel­le­ri ger­çek­ten de or­ta­dan kal­dı­ra­cak mı? Yoksa, yal­nız­ca di­ji­tal­le­şen sı­nıf­la­rın ra­hat­ça kul­lan­dı­ğı, di­ğer­le­ri­ney­se “ka­pa­lı” kalan bir dün­ya­ya mı dö­nü­şecek?

E-be­le­di­ye plat­form­la­rı; di­ji­tal­le­şen dün­ya­nın so­run­la­rı­nı göz­ler önüne se­ri­yor: Ne yazık ki her­ke­sin eşit ko­şul­lar­da di­ji­tal ka­tı­lım sağ­la­ma şansı yok. Sis­te­min söz ver­di­ği ko­lay­lık, yal­nız­ca di­ji­tal okur-ya­zar olan ke­sim­ler için ge­çer­li... E-be­le­di­ye hiz­met­le­ri­nin sun­du­ğu “ko­lay­lık”lar; akıl­lı te­le­fon­la­rı ol­ma­yan, in­ter­ne­ti ol­ma­yan ya da di­ji­tal be­ce­ri­le­ri kı­sıt­lı olan in­san­lar için ge­çer­li değil. Bir an için düş­le­yin; in­ter­net ka­fe­de bile zor­la­na­rak in­ter­ne­ti kul­la­nan bi­ri­nin, “E-be­le­di­ye” üze­rin­den iş­lem­le­ri­ni nasıl ger­çek­leş­ti­re­bi­le­ce­ği­ni bir dü­şü­nün. Kı­sa­ca­sı, di­ji­tal­leş­me va­at­le­ri yal­nız­ca di­ji­tal okur-ya­zar­lı­ğı olan­lar için bir ola­nak su­nu­yor. Ger­çek­ten bu sis­tem her­ke­sin eri­şe­bi­le­ce­ği ko­lay­lık­lar su­nu­yor mu, yoksa ba­zı­la­rı­na açık, ba­zı­la­rı­na ka­pa­lı bir alan mı ya­ra­tı­yor?



E-dev­le­tin vaat et­ti­ği şef­faf­lık / açık­lık/ say­dam­lık; ar­dın­da giz­le­nen çok daha derin bir so­ru­nu göz­ler önüne se­ri­yor: Pa­nop­ti­kon.
Bent­ham'ın ileri sür­dü­ğü ve daha sonra da Fo­uca­ult’nun ye­ni­den yo­rum­la­dı­ğı bu kav­ram ki an­la­şı­lır bir dille göz­lem­le­me ve de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı; di­ji­tal dev­let olu­şu­muy­la daha çağ­daş bir bi­çim­de var­lık gös­te­ri­yor. Di­ji­tal dev­let­le; hem dev­let sizi göz­lem­li­yor hem de siz, sü­rek­li iz­len­me du­ru­mun­da­sı­nız. Her işlem, her tık­la­ma, her baş­vu­ru, bir veri du­ru­mu­na ge­li­yor ve sis­te­min “ko­lay­lık­la­rı”yla bir­lik­te her adı­mı­nız iz­le­ni­yor.
E-dev­le­tin sun­du­ğu bu "şef­faf­lık", bir yan­dan size iş­lem­le­ri hız­lan­dı­ran bir ko­lay­lık sağ­lar­ken, diğer yan­dan giz­li­lik hak­kı­nı­zı ihlal edi­yor ve sizi di­ji­tal bir pa­nop­ti­ko­na hap­se­den bir de­ne­tim sis­te­mi­ne dö­nü­şü­yor. E-dev­le­tin ka­pı­la­rı açık­ken, as­lın­da en büyük engel, ken­di­ni­zi sü­rek­li gö­ze­tim al­tın­da his­se­di­yor ol­ma­nız­dır.
Sonuç ola­rak; e-dev­let ve e-be­le­di­ye gibi di­ji­tal­leş­miş uy­gu­la­ma­lar, bize pek çok ko­lay­lık vaat edi­yor. Ancak bu va­at­ler; bir yanda di­ji­tal okur­ya­zar olan­la­rı “di­ji­tal mut­lu­lu­ğa” ta­şır­ken, diğer ta­raf­tan di­ji­tal­le­şe­me­yen ke­sim­le­ri dı­şa­rı­da bı­ra­kı­yor. Di­ji­tal okur-ya­zar­lık ba­zı­la­rı için bir ba­kı­ma lüks du­ru­mu­na gel­di­ğin­den, di­ji­tal­le­şen dün­ya­da ne yazık ki her­kes eşit ko­şul­lar­da yer ala­mı­yor. Ka­pı­la­rın ger­çek­ten açık ol­ma­sı, yal­nız­ca di­ji­tal­le­şen ve tek­no­lo­jiy­le ba­rı­şık olan bir kesim için ge­çer­li­dir. Di­ğer­le­ri, bu di­ji­tal ka­pı­la­rın ar­ka­sın­da yal­nız­ca dış­lan­mış­lık ve izo­las­yon­la kar­şı­la­şı­yor.
Di­ji­tal dün­ya­da­ki ka­pı­lar ne kadar açı­lır­sa açıl­sın; bu açı­lış­lar, her­kes için ge­çer­li bir ola­nak sun­mu­yor. Hangi ka­pı­nın açı­la­ca­ğı­nı, kimin dı­şa­rı­da ka­la­ca­ğı­nı be­lir­le­yen, yal­nız­ca di­ji­tal okur-ya­zar­lık ve tek­no­lo­ji­ye eri­şim ola­nak­la­rı­dır. Bu ka­pı­la­rın ar­ka­sın­da ka­lan­lar, di­ji­tal uçu­ru­mu de­rin­leş­ti­ri­yor. Do­la­yı­sıy­la ka­pı­la­rın ger­çek­ten “açık” olup ol­ma­dı­ğı­nı sor­gu­la­mak, di­ji­tal­leş­me­nin sun­du­ğu eşit­lik va­at­le­ri­nin ne kadar ger­çek ol­du­ğu­nu gör­mek açı­sın­dan ol­duk­ça önem­li­dir.
Unu­tul­ma­ma­lı­dır ki bu ül­ke­de; henüz ban­ka­ma­tik kart­la­rı­nı bile kul­la­na­ma­yan yurt­taş­lar var. Bu du­rum­da Be­le­di­ye­ler; dikiş, nakış, el be­ce­ri­le­ri kurs­la­rı­nın ya­nın­da "di­ji­tal okur-ya­zar­lık" kurs­la­rı da aç­ma­lı­dır­lar, yurt­taş­lar ara­sın­da var olan bu hak­sız­lı­ğı or­ta­dan kal­dır­ma ama­cıy­la...