Bir in­sa­nın dünya va­tan­da­şı ola­bil­me­si ya­şa­dı­ğı ül­ke­yi terk et­me­siy­le müm­kün olur. Dü­şün­ce­si ve yap­tı­ğı ey­lem­ler tüm dün­ya­da ilke ola­rak örnek alı­nı­yor­sa, o insan da dünya va­tan­da­şı­dır. Ülke sı­nı­rı­nı aşa­bi­len dü­şü­nen in­san­la­rın hem dostu hem de düş­ma­nı çok olur.
Yer­kü­re­de ya­şa­nan sa­vaş­lar, zo­run­lu göç­ler, Batı ül­ke­le­rin büt­çe­le­ri­nin büyük bir tu­ta­rı­nı si­lah­lan­ma­ya ayır­ma­sı ta­ri­he olan il­gi­yi ar­tır­mış­tır.
Fe­de­ral Al­man­ya Cum­hu­ri­yet’i 8 Mayıs 2025 ta­ri­hin­de İkinci Pay­la­şım Sa­va­şı’nın res­men sona er­me­si­ni kur­tu­luş ola­rak tö­ren­ler­le andı.
Av­ru­pa Nazi Hit­ler re­ji­min­den kur­ta­rıl­mış­tı. Fakat Alman halkı için ce­za­lan­dır­ma za­ma­nı baş­la­mış­tı. Ülke par­ça­lan­mış, işgal edil­miş tüm şe­hir­ler vi­ra­ne olmuş, yı­kıl­mış­tı.
Mil­yon­lar­ca ka­dı­nın te­ca­vü­ze uğ­ra­dı­ğı bir dö­nem­de açlık ve göç­ler baş­lı­yor. Hit­ler re­ji­mi­nin işgal et­ti­ği ül­ke­ler­de on bir mil­yon Alman kö­ken­li aile­ler göçe zor­lan­mış­tır.
Se­çim­le ida­re­yi ele alan hü­kü­met, Alman halkı adına uy­gu­la­dı­ğı kıta sı­nır­la­rı­nı aşan dev­let şid­de­ti, terör ci­na­yet­le­ri sona er­miş­ti. Av­ru­pa kı­ta­sın­da tek­rar hak, hür­ri­yet ve ada­le­ti sağ­la­yan dev­let­le­rin ye­ni­den ku­rul­ma­sı kolay ol­ma­dı. Bugün bu ne­den­le 2025 yılı iti­ba­riy­le hal­kın de­mok­ra­si­yi kay­bet­me kor­ku­su an­la­şı­la­bi­lir.
Hit­ler’in par­ti­si 1930 yı­lın­da se­çim­de çok oy alın­ca ge­le­ce­ği tah­min eden, ön­gö­ren dü­şü­nür­ler 1933 yı­lın­da rejim ida­re­yi ele ge­çi­rin­ce haklı ol­duk­la­rı­nı gör­dü­ler. Uya­ran­lar parti dev­le­ti­nin düş­ma­nı ol­du­lar.
Sos­yal de­mok­rat­la­rın, dü­şü­nen halkı uya­ran Hit­ler re­ji­mi­ni eleş­ti­ren ay­dın­la­rın iki se­çi­mi vardı. Ya ül­ke­yi terk edecek ya ha­pis­ler­de iş­ken­ce gö­re­cek­ti.
Bun­lar­dan biri olan Tho­mas Mann, 1929 yı­lın­da ede­bi­yat Nobel Ödülü al­mış­tı. 1933 yı­lın­da İsviç­re’de okuma et­kin­li­ği yap­mış­tı. Kızı, baba Al­man­ya’ya gelme yoksa tu­tuk­la­na­cak­sın, diye haber gön­der­di. Artık ana­va­ta­nı­nı gön­lün­de ta­şı­yor­du.
Kısa bir süre sonra va­tan­daş­lık­tan çı­ka­rıl­dı, mal var­lı­ğı­na el ko­nul­du. Oğlu, ba­ba­sı­nın Nobel ödü­lün­de al­dı­ğı pa­ray­la alı­nan ara­ba­sı­nı dahi kur­ta­ra­ma­mış­tı.
Se­ya­hat ba­vu­lun­dan başka hiç­bir şeyi yoktu. Sür­gün ha­ya­tı İsviç­re, Fran­sa ve Çe­kos­lo­vak­ya’da dar gel­me­ye baş­la­dı.
1938 yı­lın­da Ame­ri­ka’ya sı­ğın­dı. 2025 yılı 150. Doğum yaş yılı ola­rak anı­lı­yor. Eser­le­ri gün­cel­li­ği­ni kay­bet­me­di.
1875 yı­lın­da doğan, 1955 yı­lın­da vefat eden Tho­mas Mann’ın 43 roman, çok sa­yı­da hi­kâ­ye ve şiir ki­ta­bı ya­yın­lan­dı. Eser­le­ri el­li­den fazla dile çev­ril­miş­tir.
Bi­rin­ci Pay­la­şım Sa­va­şı’nda Alman İmpa­ra­tor­lu­ğu­nun sa­va­şa gir­me­si­ni doğru bu­lu­yor­du. Ya­nıl­dı­ğı­nı an­la­yın­ca İkinci Pay­la­şım Sa­va­şı’nda sa­va­şa karşı koy­ma­yı so­rum­lu­luk ola­rak gö­rü­yor­du.
Ame­ri­ka’ya sı­ğın­mak zo­run­da olan diğer ay­dın­lar­la bir­lik­te dü­şün­ce­le­ri­ni BBC radyo ara­cı­lı­ğıy­la Alman va­tan­daş­la­rı­na du­yur­ma­ya ça­lış­tı.
Alman hal­kı­nı uyar­dı, di­ren­me­le­ri için çağrı yaptı. Rejim bütün medya ve ba­sın­da sa­de­ce po­zi­tif haber ve­ri­yor­du. Halk soh­bet ya­yın­la­rıy­la, spor fa­ali­yet­le­riy­le meş­gul edi­li­yor­du. Bu ne­den­le Alman halkı mil­yon­lar­ca Ya­hu­di inan­cın­da olan in­san­la­rın, Alman ve diğer Av­ru­pa va­tan­daş­la­rın top­la­ma fab­ri­ka­la­rın­da öl­dü­rül­dü­ğü­nü sor­gu­la­mı­yor, savaş mey­dan­la­rın­da ölen as­ker­ler­den ha­ber­dar ol­mu­yor­du. Bilen de korku im­pa­ra­tor­lu­ğun­da ses çı­ka­ra­mı­yor­du.
Tho­mas Mann şehir şehir ge­ze­rek Ame­ri­ka’da sa­va­şa karşı ko­nuş­ma­lar ya­pı­yor. Rad­yo­da Alman hal­kı­na ses­le­ni­yor, duy­ma­dık­la­rı­nı an­la­tı­yor. Ame­ri­ka baş­ka­nı Frank­lin De­la­no Ro­ose­velt’e karşı saygı du­yu­yor.
Radyo ko­nuş­ma­la­rı bu­gü­ne ders verme ni­te­li­ğin­de. Mely Kıyak ön ve son sözü ya­za­rak ki­tap­laş­tır­dı.
Al­man­ya Ame­ri­ka’daki evini satın aldı. Orada okuma ama­cıy­la et­kin­lik­ler­de ede­bi­yat oku­yan üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri burs ala­rak ta­ri­hin bu­gü­ne ışık tut­ma­sı için ça­lı­şı­yor­lar.
İsviç­re’de mü­ze­de bu­lu­nan gün­lük­le­ri de kitap ha­lin­de ya­yın­lan­dı.
Sa­vaş­tan sonra 1952 yı­lın­da Av­ru­pa’ya geri döndü. Ama Al­man­ya’ya değil İsviç­re’ye yer­leş­ti.
Alman halkı Hit­ler re­ji­min­den ken­di­le­ri kur­tul­say­dı, mü­ca­de­le edip di­ren­sey­di Al­man­ya’ya dö­ner­dim, de­me­si bazı çev­re­ler­de hoş gö­rül­me­di. Okuma et­kin­lik­le­rin­de Doğu Batı Al­man­ya ara­sın­da bir ayrım yap­ma­dı.
Alman halkı 1930 yı­lın­da mü­ca­de­le et­me­ye, so­kak­lar­da kar­şıt gös­ter­me­liy­di. Rejim tüm gücü ele ge­çir­di, ya­sa­la­rı parti tü­zü­ğü­ne uy­dur­du. Yani önlem almak için çok geç ka­lın­mış­tı.
Bugün Al­man­ya için Al­ter­na­tif Par­ti­si’nin (AfD) ka­pa­tıl­ma­sı ko­nu­şu­lu­yor. Yine geç ka­lın­ma­sın, İslâm ve göç­men kar­şıt­lı­ğın­dan başka parti prog­ram­la­rı yok.

Tarih ders alın­maz­sa, tek­rar eder.

Ba­rış­la kalın!