Köpek evcil bir hayvan; evcilleşme tarihsel seyri içinde insanoğlundan ne denli kopmaz bir parça olduğunu sayısız nitelikleriyle göstermiştir.
Hayvancılıkla uğraşanların vazgeçilmez yardımcısıdır.  Kümesteki tavuklardan tutun, arazide özellikle küçükbaş hayvanları korumada yardımı tartışılmaz.  Buna evi hırsızlardan ya da yabancılardan uzak tutmağı da ekleyin, “Dikkat köpek var!” tabelası bunun ispatı.
Sadıktır, sadakatını ona verdiğiniz talimatlarda yüzde yüz uyumuyla gösterir.  Köpeklerde sahibine bağlılık korkudan değil, sahibine duyduğu ölçüsüzce sevgiden kaynakldır.  Sahibini gördüğünde onun üzerine atılarak kucaklamasında sınırsız sevgiyi görürsünüz.
Köpekler hanelerdeki çocukların vazgeçilmez oyun arkadaşıdır.  Günümüzde moda en pahalı oyuncaklar, onun çocukla olan ilişkisinin  asla yerini tutamaz.  Küçükler, köpeklerle ilişkisinde karşılıksız sevgiyi, arkadaşlığı, diğer canlılara olması gereken yakınlığı öğrenir.
Apartmanlaşmayla birlikte diğer doğasal varlıklar gibi köpekler de hayatımızdan hızla silinmeye başladı.  Çünkü kat yaşamıyla köpeklerin yaşamımızdaki yerini yok ettik.  Bazıları birlikteliği devam ettirme çabası içinde.  Faydasız; köpeğin özgür yaşamıyla kat hayatı birbiriyle bağdaşmaz.  Çoğunlukla tasmalama yoluna gidiliyor, köle ayağındaki zincirler gibi!
Bir çeşit hayvan hapishanesi olan barınaklar da çözüm değil.  Barınaklar hem var olan sayıyı kapsamıyor , hem de “bakım” bakım değil, çoğunluğunda içler acısı.  Gerçekte asıl sorun şu: Köpekler bir arada değil, insanlarla birlikte olmak istiyor.  İnsan için de öyle; kendisiyle birlikteliği olmayana üvey gözüyle bakıyor.
Şimdilerde köpeklerin saldırısı konuşuluyor.  Gerçekte insan-köpek birlikteliğinin sonlanmaya başlamasıyla köpeklerin yeniden yabanileşme süreci de başlamış oluyor.  Adı üstünde “evcil”; bu özellik insanla birlikte ve de onun yaşamında yer alma anlamında.  Ne yapıp edip bu “birlikteliği” yeniden oluşturmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.