Bana nezaketin maliyetini hesaplattıran ahir zaman.

Nezaketin bile maliyeti değişkenlik gösterirken, doğru zamanda doğru soruyu sormanın etkisi ve gücü hiç değişmeyecek.

Sosyal medyada bir X kullanıcısı, bir gün ChatGPT gibi yapay zekâ robotlarının “Lütfen” veya “Teşekkür ederim” demesinin elektrik maliyetini ne kadar arttığını sordu. OpenAI CEO’su Sam Altman da bu ifadelerin milyon dolar maliyeti olduğunu belirten bir cevap vererek, kullanıcıların ChatGPT’ye ‘lütfen’ ve ‘teşekkür ederim’ gibi nezaket ifadeleri kullanmasının ya da görünüşte çok basit olan “Rica ederim” ya da “Her zaman buradayım” gibi nezaket içeren yanıtlar, şirketin operasyonel maliyetlerine milyonlarca dolarlık ek yük getirdiğini açıkladı.

Yapay zekâ robotlarının biz insanlara kullandığı nezaket ifadeleri sohbetin doğallığını artırırken, teknik olarak her defasında bu cevapların yeniden üretilmesi gerekiyormuş. Önceden programlanamayan bu kısa ifadeler, doğal bir konuşma akışının korunabilmesi için fazladan işlemci gücüne ihtiyaç duyuyor.

Bir yapay zekâ modeline yazılan her ekstra kelime (mesela “lütfen”, “teşekkürler”, “rica ederim” gibi nazik ifadeler), modelin işlem yapacağı token sayısını artırıyor. Token dediğimiz şeyi de yapay zekânın anladığı “kelime parçacıkları” gibi düşünmeli. Token sayısı arttıkça hem hesaplama yükü hem de elektrik tüketimi artıyor. Kendi kullandığım ChatGPT’ye bu maliyeti sordum. 2024 tarifelerine göre GPT-4 için 1000 token işlemek yaklaşık 0.03 dolar civarında bir maliyete denk geliyormuş.

Hesapladım. Diyelim ki 1 milyon kişi mesajına fazladan sadece “lütfen” ekliyor. 1 milyon kişi × 2 token = 2 milyon token ekstra. 2 milyon token / 1000 = 2000 birim. 2000 × 0.03 dolar = 60 dolar.
Yani; 1 milyon kişi ekstra “lütfen” yazarsa, toplamda sadece 60 dolar gibi bir ek maliyet çıkıyormuş.

OpenAI CEO’su Sam Altman, bu tarz nezaket yanıtlarının hem kullanıcı deneyimi açısından hem de teknolojik bağlamda önemini vurgularken, oluşan maliyete rağmen sistemin sürdürülebilirliğini korumanın bir maliyetli olduğunu ifade ediyor.

Microsoft’un WorkLab ekibi  “Model nezaketi fark ettiğinde, daha nazik yanıtlar verme olasılığı artar. Üretken yapay zekâ, kullanıcıdan gelen girdilerdeki profesyonellik, netlik ve detay seviyesini yansıtır” ifadelerine yer verdi yayımladığı bir notta.

2024’ün sonlarında ABD’de yapılan bir ankete göre, kullanıcıların yüzde 67’si sohbet botlarına karşı nazik davrandığını ifade ederken, yüzde 55’i bunu “doğru olanı yapmak” adına yaptığını söylerken, yüzde 12’si ise olası bir yapay zekâ isyanı durumunda algoritmanın kendilerini hatırlamasını umarak kibar davrandığını belirtti.

Olası bir yapay zekâ isyanı durumunda, hatırlanmak için nezaket gösterdiklerini itiraf eden yani korktuğu için nazik ve kibar davranmak zorunda hisseden yüzde 12’ye takıldım ben de.

Zira bu çok gerçek, bu hal biz insan ilişkilerinde de böyle. Aslında nazik, kibar hatta anlayışlı olduğunu düşündüğümüz bazılarındaki nezaketin örtük korkaklık, çaresizlik ya da başka bir sebeple oluştuğunu biz insanlar iyi biliyoruz. “ Şeyy ama ben çok alkollüydüm, özür dilerim, ya da “özür dilerim çok öfkeliydim” diye başlayan cümlelerle, eşsiz acı tecrübelerle edindik de söylüyoruz biz bunları.  Ama elbette yapay zekanın bunu öğrenmesi zaman alacaktır.

Bildiğiniz gibi Oxford Sözlüğü her yıl “Yılın Kelimesi“ni seçerken, dildeki önemli değişimleri ve toplumsal, kültürel olayları göz önünde bulundurarak seçim yapıyor. Çok severek takip ettiğim bir seçimdir.

Oxford Sözlüğü, 2022 yılında da “Goblin Mode”u yılın kelimesi seçmişti. Özellikle yaşanan pandemi salgını sonrası insanlar, “hep mükemmel görünmeliyiz” baskısından sıkılınca “goblin mode” bir çeşit isyan gibi popülerleşmişti. Örneklemem gerekirse,  eşofmanla bütün gün yatakta yatıp cips gibi sağlıksız şeyler yemek, telefonu uçak moduna alıp 3 gün kimseye mesaj atmamak?  “goblin mode” demek. Yani bir anlamda “rahatına bak kanka kasmaya gerek yok haliydi “goblin mode”

Oxford Sözlüğü, 2023 yılında “Rizz” kelimesini yılın kelimesi seçti. Şimdi bana ne demek bu Rizz? Derseniz daha çok flört anlamında, sosyal medya kullanıcıları ve Z kuşağı arasında yaygın olarak kullanılan bir tabir olan “rizz”  “tarz, cazibe veya çekicilik” yoluyla karşıdaki kişiyi etkileme yeteneğini ifade ediyor. Yani bir tür internet argosu olan  bir anlamda “şeytan tüyü”

Şimdi yazıya güneşteki patlamalardan başlamış gibi oldum ama bana göre her yıl yılın kelimesini tanımalıyız. Toplumun yaşadıklarımızın aynası oluyor bu seçilen kelimeler.

Türk Dil Kurumu (TDK) da eksik kalır mı? O da her yıl yılın kelimesini seçiyor. 2022’de “Metaverse”  2023 yılında” Yapay Zekâ” seçilmiş. Yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasında Merhamet, Yabancılaşma, Algoritma, Yozlaşma, Yapay Zekâ, Dijital Yorgunluk arasından seçilen 2024 yılının kelimesi de “kalabalık yalnızlık” olmuş.

Oksimoron ifadelerden birisi olan kalabalık yalnızlık için yaptığı açıklamada diyor ki TDK “Hayatın giderek artan hızı, artan insan hareketliliğiyle birlikte toplumsal bağların zayıflamasıyla bağ kurmakta zorlanan bireyler, kendilerini kalabalıklar içinde yalnız hissetmektedirler. Bireyin çevresinde insan sayısının fazla olması, kendisinin yalnızlık hissetmediği anlamına gelmemektedir. Aynı ev içinde aile bireylerinin olması, aynı yemek masasında yalnız hissetmeyi engellememektedir.”

Yaşadığımız hızlı dijitalleşme, her şeyi Google’a sormak yani gogıllamak ya da robotlarla sohbet etmeye başlamak, düzenli sosyal medya paylaşımları ile duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak bizleri sanal olarak kalabalıklaştırsa da duygusal ve sosyal anlamda tüm Dünya’da yalnızlık hissinin arttığı bir dönemdeyiz.

İşin aslı lütfen demenin bile maliyetini hesaplayan yazılımcılar bizlerden saha çok sosyalleşmemizi, daha çok paylaşmamızı isterken, maliyet önemli değil lütfen demeyi ihmal etmeyin derken aslında yapay zekayı daha çok eğitmemizi, insanlaştırmamızı bekliyorlar. Haliyle süreçte robotlar daha çok insanlaşırken çok da farkındalar ki biz insanlar da çoktan robotlaştık. Senin bazı düşüncelerine çoktandır algoritma karar veriyor. Uzun zamandır gündemsiz, Hastag listesiz ve Like’sız sen sen değilsin.

Hata yapmak, özür dilemek ve tüm kusurlar biz insanlar içindir. Sen robot değilsin. Biz insanlar  “Lütfen” i tüm maliyetlerine rağmen savunmak zorundayız. Konuştuğumuz bir robot da olsa robot gibi bir insan da olsa her türlü maliyetine rağmen Lütfen demeye devam edeceğiz.  Belki de doğru cevabı almaktan daha bile önemlidir doğru soruyu sormak.

Hiç unutmayalım ki “Doğru sorular sormak bizi insanlaştırır.”