İstenmeyen ve beklenmeyen olaylar karşısında oluşan kontrolsüz tepkiye öfke deriz. Öfke kontrolsüz olduğu zaman bazı istenmeyen olumsuz olaylara neden olabilir. Öfke anında kontrol mekanizması devreye sokulabilirse, birtakım zararlar önlenebilir. Kontrol edilemeyen öfke öfkelenen kişiye veya karşısındakilere zarar verebilir.

Öfkenin yaşamsal ve evrensel bir duygu olduğu unutulmamalıdır. Öfkenin olası nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; korku, çaresizlik, güçsüzlük algısı, düş kırıklığı, istem ve beklentilerin karşılanmaması, saygısızlık ve haksızlık algısı bireyin öfkelenmesine neden olabilir. Bu arada aşılamayan fiziki sorunlar sürekli öfke oluşumuna neden olabilir. Güvenlikten yoksun olmak da öfkeye neden olabilir. Öfke üretkenliğe, yaratıcılığa, öngörebilir lige, farklılıkları yadsımaya neden olabilir.

İstenmeyen ve beklenmeyen olay ve şeyler, öfkeye neden olur. Öfke, algıya bağlı bir tepki biçimidir. Bu tepki birliktelikleri yıkabileceği gibi, yeni birlikteliklerin oluşmasına da neden olabilir. Öfke aykırılıklara karşı oluşan bir tepkidir. Aykırılık beklentiye ters düşen, bilerek ve isteyerek yapılan şeylerdir. Halk için değil, halka rağmen yapılan şeylerdir. Sözünde durmamak, verdiği sözü tutmamak, yetkili ve sorumluların yalanları, öfkeye neden olan aykırılıklardandır. “Söz” birliktelikleri başlatır veya yok edebilir.

Öfke en alt basamakta kişiden kişiye, kişiden topluma, kurumlara, otoriteye ve yönetenlere karşı olabilir. Bu noktada üzerinde duracağımız toplumsal öfkedir. Toplumsal öfke yaşam koşullarıyla, ekonomik durumla ve sosyal statü ile ilişkili olabilir. Yönetimlerin sorun çözüme biçimine ilişkin tercihleri de toplumsal öfkeye neden olabilir. Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, kayırmalar ve ötekileştirmeler toplumsal öfkeyi tetikler. Neden-sonuç ilişkisi kuramayan bireylerin öfkesi kırık bir hat izleyebilir. Adam kişisel çıkarı için ülkeyi yağmalarken; ormanları, suları ve doğayı yok ettiğinde; halk doğayı ve haklarını savunabilir. Bu süreçte güvenlik güçleri devreye sokularak halkın tepkisi önlenmeye çalışılırsa, “kırık öfke” yağmacıya değil de güvenlik güçlerine yönelebilir(!)Fiyat artırmalarını ve pahalılığını bakkaldan, kasaptan ve pazarcıdan bilmek böyle bir sapmadır.

Yığınların öfkesi, demokratik olmayan yönetimlerin korkulu rüyasıdır. Halk gücünü doğrudan doğruya ve kendisinden yana kullanırsa, çözüm kaçınılmaz olurken, süreç kısalır. Sonuç alıcı bir toplumsal adım atılmış olur. Toplumsal öfkenin örgütlü biçimde harekete geçirilmesi sonucunda yönetenler değiştirilirse (yasal yol ve yöntemlerle); bu bir darbe olur. Eğer yönetenlerle birlikte sistem değiştirilirse bu da ihtilal olur. Her iki değişimin temelinde de bir toplumsal öfkenin olduğunu söyleyebiliriz. Öfkenin sonuç alıcı bir biçimde oluşturulmasının olmazsa olmazı bilinçli örgütlülüktür. Sınıf içi güç odaklarının paylaşım temelli hareketleri sonucundaki değişimler için darbeden söz edilir. Aynı olay sınıflar arası bir mücadeleye sahne olduğunda varılacak olan sonuç ihtilaldir.

Üstteki saptamalarla darbe ile ihtilal arasındaki farklılığı vurgulamaya çalıştık. Darbe toplumdaki güç odaklarının, erki ele geçirmeyi amaçlayan ve yeniden paylaşım temelli bir mücadeledir. Bu mücadelede en ilgisiz yığınlar dolgu malzemesi muamelesi görürler. Bu süreçte görev zaiyatı hesaba katılmaz. Darbelere dayanak olan erk ’in önemi, paylaşım yetkisinin ele geçirilmesi ile ilgilidir.

Darbelerde öfkenin ve şiddetin payı tartışılamaz. Ancak her darbede güç kullanmak gibi bir zorunluluk yoktur. Kurumlar aracılığıyla ve yasal görünümlü düzenlemelerle de darbe yapılabilir. Yöneten klik yeni paylaşım olanaklarına kavuşuyor ise ve bu eylem tasarlanarak gerçekleştirilmiş ise, bu bir darbedir. Paylaşımdan daha çok pay almak bir darbe çıktısıdır. Halkın gücü halkın yararına değil de egemenlerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanıldığında; sonuçları itibarıyla halka karşı kullanılmış olur(!) Darbede halkın gücü halkı baskılamak amacıyla kullanılabilir. Eğer emekçiler örgütsüz ve sınıf bilincinden yoksun ise, bu zokayı hep yutar(!) Sistem içi çıkar mücadelelerinde yığınlar, kullanılabilir elemanlar konumundadır. Darbeciler, kurmay heyeti dışında yığınlardan oluşur.

Devlet: Ortak yaşama iradesini özgürce beyan eden iradi katılımlı bireylerin istem ve iradesini dikkate alan örgütlü yapı devleti oluşturur. Devlet, demokratik kurumları aracılığıyla toplumsal yaşamı ortak değerler çerçevesinde düzenler. Özgür bireyler devlet yapısı içinde hak ve yetkileri olan katılımcılardır. Ortak değerlerin belirleyeni, kuruluş ilkeleridir. Yaşamı ve geleceği güvenceye alan kuruluş ilkelerinin yaşama uyarlanmasında iradi olarak çağdaşlığın gerektirdiği değişim ve dönüşümler, mevcutlara ilave edilir…